"Anne?" Kenan koridorun sonunda gördüğü annesinin ve kardeşinin yanına koşarken hiç olmadığı kadar endişeliydi. "Anne ne oluyor?"
"Bilmiyorum." dedi Cansu, dağılmış bir sesle. Yanındaki Barış ise abisine bakmıyordu bile. "Şirkette fenalaşmış... Doktor daha çıkmadı içeriden."
Kenan başka hiçbir şey söylemedi ve yoğun bakımın kapısından içeri girdi. Babasının makinelere bağlı, yoğun bakımda yatarkenki görüntüsü onu dondururken, yanıbaşındaki doktor dönüp içeri giren adama baktı.
"Kalp krizi, Kenan." dedi yavaşça. "Şimdilik stabil durumu."
Ellerinin titrediğini hissetti Kenan. Doktor ona acıyan bir ifadeyle bakıp yanından geçti ve yoğun bakımdan çıktı. Şimdi içeride kimse kalmamıştı.
Usulca yatağa yaklaştı. Bilinci kapalıydı babasının; ağzında bir oksijen maskesi vardı ve göğsüne elektrotlar bağlanmıştı. Yatağın yanındaki sandalyeye çökercesine oturup titrek bir nefes aldı.
Babasını böyle göreceğini asla düşünemezdi, hayal bile edemezdi.
Hayatı boyunca onu hor gören, evladı gibi sevmeyen, haksızlığa uğratan babası; şu anda onun mesleğine muhtaç bir halde yatıyordu önünde.
Ne düşüneceğini, ne hissedeceğini bilemeden dururken, babasının hırıltılı bir nefes verdiğini duydu. Gözleri kapalı olan adam, inler gibi bir sesle mırıldandı:
"Kenan..."
Fehmi'nin ağzından kendi sesini duyan Kenan hızla ayağa kalktı, yatağa yaklaştı. Fehmi yavaş yavaş kendine geliyordu.
"Kenan..." diye inledi adam bir kez daha. Gözleri usulca aralandı ve bulanık gören gözleri, karşısındaki oğlunu gördü.
"Baba, iyi misin?" diye sordu Kenan endişeyle. "Nasıl hissediyorsun?"
Fehmi gözlerini yavaşça kapatıp açtı, yutkundu ve fısıldadı:
"Yaklaş..."
Kenan yatağın kenarına oturdu, babasının yüzünü inceledi. Sesini bulmak için çabalayan adam, bakışlarını oğluna çevirdi ve zor çıkan sesiyle mırıldandı:
"Oğlum, affet beni... Affet, lütfen..."
Adamın acı dolu tonunu duyan Kenan kaşlarını çattı. "Baba - ne affetmesi? Bir şey yapmadın ki sen bana."
"Yaptım..." diye fısıldadı adam. "Yaptım... Çok, çok kötü şeyler yaptım..."
Bu zamana kadar göstermediği sevgiyi kastettiğini düşünen Kenan, içi acısa da başını iki yana salladı.
"Boşver baba, önemi yok-"
"Var." diye sözünü kesti adam. Biraz daha güçlenmişti şimdi. "Ben öyle bir şey yaptım ki... Beni affetmen çok zor oğlum."
"O ne demek?" diye soran Kenan kalbinin hızlandığını hissetti. Ne için af dileyebilirdi ki babası başka?
"Ben seni... Öz ailenden ayırdım oğlum. Anadolu'nun bir köyünden aldım, getirdim seni... Evladımız ol istedim, bizim de bir çocuğumuz olsun istedim..." Kesik bir nefes aldı Fehmi. "Annenden, babandan ayırdım seni... Çok özür dilerim..."
Duyduğu cümleler Kenan'ın yutkunmasına sebep oldu. Algılayamamıştı, hiçbir kelimeyi anlamamıştı. Ne diyordu bu adam?
"Baba, sen... Sen ilacın etkisinden saçmalıyorsun sanırım." dedi hafif titreyen bir sesle. "Ha? Zihnin bulanık, bir şeyler uyduruyorsun o yüzden-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedilmiş Bir Oyun • VeyKen (Gönül Dağı)
FanficGenel cerrahi bölümünün hocası Veysel Kaya ve yeni cerrahi bölümü başkanı Kenan Acar... Düşmanlıktan arkadaşlığa; Dostluktan kardeşliğe dönen bir hikaye 💫 Kaportacı Veysel'i Doktor Veysel olarak okumaya hazır mısınız?