Bölüm 15 - Titreyen Eller

448 29 57
                                    

Hep minnoş hep minnoş nereye kadar :) Biraz da kaos zamanı <3

Hikaye biraz yavaş ilerliyor farkındayım ama damdan düşer gibi bizimkilerin kardeş olduklarını öğrenmelerini istemiyorum. Dizide 45'ten önce araları hep soğuktu, kavgalıydı. Ben gerçekleri bilmeden de biraz yakın olsunlar ve dizide tam göremediğimiz detayları daha güzel görelim istiyorum.

Zaten bu bölüm olaylar başlıyor. Kemerlerinizi bağlayınız lütfen efenim.

Keyifli okumalar <3










"Ömer!" Zehra elindeki dosyayı sertçe Ömer'in kafasına vurdu. "N'apıyorsun ya? Yardım etsene bana!"

Ömer yüzünü buruşturarak ona döndü.

"Of Zehra ya. Manzaramı bozdun."

"Ne manzarasıymış o?" diye kaşlarını kaldırdı Zehra.

Ömer çapkınca sırıtıp kaşlarıyla ileriyi işaret etti. Acilin sonundaki yataklardan birinde genç bir adamın serumunu değiştiren hemşireyi gösteriyordu.

"Sen... Hemşireyi mi kesiyorsun?" dedi Zehra şok içinde.

"E güzel kadın şimdi, yalan yok." dedi Ömer dudaklarında hin dolu bir gülümsemeyle. "Hem yaşıtmışız da."

Zehra'nın yüzünde bir anlığına beliren kıskançlık dolu ifadeyi büyük bir zevkle izledi genç adam. Yutkunan Zehra, ifadesini zor da olsa gizleyerek derin bir nefes aldı.

"İyi." dedi gergin, umursamaz gibi görünen bir sesle. "Sen sapık gibi hemşireyi dikizlemeye devam et. Ben bakarım hastalara senin yerine."

Arkasını döndü ve hızlı adımlarla deskten uzaklaştı. Ömer arkasından kıkır kıkır gülüyordu.

"Ömer Allah seni ne yapmasın." Serdar'ın sesini duyarak arkasına baktı. Elindeki birkaç dosyayı deske bırakan Serdar, dik dik baktı Ömer'e. "Sinirlendirmesene oğlum şu kızı. Sonra bütün hıncını benden çıkarıyor."

"Çok zevkli ama onunla uğraşmak." diye omuz silkti Ömer sırıtarak. Serdar oflayarak ilk dosyayı açıp cebinden kalemini çıkardı.

"Kime anlatıyorsam ben..." dedi gerekli yerlere imzasını atarken. "Bu arada, hasta bakmayı falan düşünür müsün? Doktorsun ya hani."

"Ben yeni iyileştim bir kere." dedi Ömer dudaklarını büzerek. "Hala midem bulanıyor zaten, niye beni yoruyorsunuz?"

"He Ömer, he. Kesin miden bulanıyordur."

Duydukları alaycı sesle ikisinin de başı tam karşılarına çevrildi. Acilin kapısından içeri giren Veysel ve Kenan'ı görür görmez Ömer'in laubali tavrı kayboldu ve neredeyse hazırol'a geçerek doğruldu.

"Saygılar hocam." dedi ciddiyetle. Veysel onun bu haline gülerken, Kenan ellerini cebine sokarak Serdar'a döndü.

"Nedir son durumlar?"

"Hocam iyiyiz şimdilik, Zehra'yla ben çoğu hastayı kontrol edip gönderdik." dedi Serdar, sıkkın bir sesle. Kenan tek kaşını kaldırdı.

"Zehra'yla sen mi?" Ömer'e bir bakış attı. "Ömer, senin elin kolun yok mu oğlum? Sen niye bakmıyorsun hastalara?"

"Niye olacak?" diye güldü Veysel. "Kesin daha hastalıktan yeni kalktım diye bahane edip çekilmiştir kenara. Gerçi burası da pek kenar sayılmaz ama."

"Yok hocam." dedi yanlarına gelen Zehra. Dosyayı açıp kimsenin yüzüne bakmadan hıncını çıkarırcasına imzalarken mırıldandı: "İşini yapan masum hemşireleri dikizlemekle meşgul o. Bozmayın manzarasını, ayıp olur."

Kaybedilmiş Bir Oyun • VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin