"Nedir son durum?"
"Stabil hocam, hasta gayet iyi direniyor."
"Güzel." diyen Kenan, Veysel'e birkaç saniyelik bir bakış attı. Sedyenin en kenarında, babasının ayakucuna yakın bir yerde bulunan adamın gözleri ameliyatın yapıldığı bölgeden ayrılmıyordu. Ağzında maske olsa bile yüreğindeki korkuyu gözleri öyle bir yansıtıyordu ki, o mavilerin içindeki duygular kendinde olsa, hislerinin karmaşasında kaybolup gideceğine emindi Kenan. Bu yüzden, hala ayakta kalabilmeyi başaran Veysel'i içten içe takdir etti ve tekrar önüne döndü.
"İç organları neredeyse hasar almadan kurtardık." dedi son kez incelerken. "Birkaç ezik var ama onlar da zamanla kendi kendine iyileşecek türden."
Olduğu yerde doğrulan adam, derin bir nefes aldı. "İyi iş çıkardınız, arkadaşlar." dedi Serdar ve Ömer'e hitaben. İkili birbirlerine bakıp hafifçe sırıttılar. "Hastayı kapatıyoruz."
Bu aşamada Veysel'e baktı yeniden. Normalde ameliyat sonunda hep hastayı kapatma işlemini asistanlara bırakırlardı. Ama şu anda önlerinde yatan kişi Veysel'in babasıydı, bu yüzden işi şansa bırakmak istemeyebilirdi. Yine de Veysel başını hafifçe salladı.
"Serdar, Ömer, siz geçin." dedi kısık, yorgun bir sesle. Saatlerdir diken üstünde durmaktan artık bitkin düşmüştü.
Onun onayını alan Kenan, Ömer'e yanına gelmesi için işaret etti. Elindeki sütur ve ipliği Ömer'e bırakan adam, onun yanından dolaşarak ilerledi. Dikkatli gözleri karşılıklı duran iki asistanının müdahale ettiği bölgeden ayrılmayan Veysel'in yanına geçti ve onun yüzüne baktı.
"Bunu söylemek için biraz erken biliyorum ama, rahatlayabilirsin." dedi usulca. "Baban iyi olacak."
Veysel yavaşça ona çevirdi başını. Mavi gözleri yeniden dolarak yaşlarla parıldadı.
"Toparlanması uzun sürecek." diye fısıldadı, sesi neredeyse duyulmuyordu.
"Biliyorum." dedi Kenan, anlayışla. "Ama en azından, şu an hayatta. Bu yetmez mi?"
Yeniden babasına döndü Veysel. Asistanları oldukça iyi iş çıkarıyor ve büyük bir titizlikle açık kısmı dikiyorlardı.
"Yeter..." dedi fısıltıyla. Hafifçe gülümsedi, yaşlar yanaklarından süzüldü. "Yeter... Nefes alsın da, o yeter."
Kenan gülümsedi, Veysel'in omzunu sıkmak istese de elleri steril olmadığı için vazgeçti. Önüne döndü ve ikili beraber Serdar'la Ömer'in uyum içinde çalışarak dikişleri atmasını izlediler.
Sessizlik içinde geçen yarım saatin ardından, son dikişi atan Serdar başını kaldırdı. "Kes." dedi hemşireye, hemşire de son ipliği kesti. Geri çekilen genç adam, Veysel'in gözlerine bakıp gülümsedi, maskenin üstünden görülen gözleri kısılmıştı. "Bitti hocam."
"Budur be!" dedi Ömer sevinçle. Onun için bile fazlasıyla stresli geçmişti şu son saatler.
Asistanlarına bakan Veysel, yorgun bir şekilde gülümsedi. "Ellerinize sağlık gençler."
"Arkadaşlar, hepimize geçmiş olsun." dedi Kenan, her birine tek tek bakıp tebessüm ederek. "Yoğun bakıma alıyoruz, oradan takibine deva-"
Sesi, monitörün hafifçe ötmesiyle kesildi. Değerlerdeki yükselişi gören Kenan kaşlarını çattı. "Ne oluyor?"
"Hocam, beta blokerlerin etkisi geçiyor galiba." dedi Serdar, bir seruma bir monitöre endişeyle bakarak. "Nabız 120-"
Ani bir ötüşle tansiyon daha da çöktü. Veysel'in az önceye kadar kısmen geçmiş olan korkusu bir kez daha şaha kalkmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/336659971-288-k904289.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedilmiş Bir Oyun • VeyKen (Gönül Dağı)
FanfictionGenel cerrahi bölümünün hocası Veysel Kaya ve yeni cerrahi bölümü başkanı Kenan Acar... Düşmanlıktan arkadaşlığa; Dostluktan kardeşliğe dönen bir hikaye 💫 Kaportacı Veysel'i Doktor Veysel olarak okumaya hazır mısınız?