Bir Hafta Sonra
"Her şey gayet yolunda baba." dedi Veysel, Muammer'in kolundaki serumu çıkarırken. "Tabii bir süre dikkat etmemiz gerekecek ama artık iyisin çok şükür."
Yatakta doğrulmuş olan Muammer, oğluna hafifçe gülümsedikten sonra arkada onları izleyen Kenan'a döndü.
"Kenan Bey oğlum, sen ne diyorsun? Var mı bir sıkıntı?"
Babasının koluna küçük bir yara bandı yapıştırırken, derin bir nefes verdi Veysel. Muammer tabii ki ona güvenmeyip hocasına soracaktı. Şaşırmıyordu artık.
"Veysel'in dediği gibi Muammer amca, hiçbir sorun yok." diye gülümsedi Kenan kibarca. "Zaten bir şey olsaydı fark ederdik ikimiz de. Yine de kendini bir süre zorlamaman lazım."
"Sağolasın, valla hakkın ödenmez. Çok iyiliğin dokundu bize."
Veysel dönüp omzunun üstünden Kenan'a bir bakış attı. Kenan ise "Estağfurullah." deyip yine kibar bir şekilde tebessüm etmekle yetinmişti.
"Oğlum biz çıkabiliyoz mu artık?" Döndü'nün sorusuyla Veysel başını salladı.
"Evet anam, son bir-iki imza kaldı, sonra taburcu ediyoz babamı."
"Çok şükür." dedi Döndü mutlulukla. "E o zaman ben Cemile'mi arayayım da güzel bir kahvaltı hazırlasın hemen."
"Ben de taksi ayarlayayım." diyerek doğruldu Veysel. "Son evrakları da hallederim o sırada."
"Taksiye ne gerek var Veysel? Ben götürürüm sizi." dedi Kenan hemen. Veysel tereddütle baktı ona.
"Hocam ama size zah-"
"O cümleyi tamamla da bakalım, nöbetin 48'ini mi görürsün 72'sini mi, sen karar verirsin." dedi Kenan, hafif bir sırıtmayla.
Veysel istemsizce gülse de hala tereddütlüydü. Kenan iç geçirdi. "Ne yapacağız biz senin bu hallerinle acaba? Götürürüm diyorum oğlum uzatma işte."
"Peki... Siz bilirsiniz." dedi Veysel kabullenmiş bir şekilde. Muammer minnet dolu bir gülümsemeyle baktı Kenan'a.
"Sağol oğlum, Allah razı olsun."
"Ne demek." diye gülümsedi Kenan. Ardından başka bir şey söylemeden ellerini cebine sokup odadan dışarı çıktı.
"Görüyon mu Muammer? Nasıl ilgili çocuk, valla helal olsun." dedi Döndü takdir dolu bir sesle.
"Görüyom görüyom. Esaslı adammış he." diyen Muammer'e kırgınlığını yansıtmamaya çalışan gözlerle baktı Veysel. Halbuki bir hafta boyunca babasının başından neredeyse ayrılmamış, en ufak isteğine koşturmuştu. Ama alkışı, tebriği yine başkası alıyordu.
Alışık olmadığı bir şey değildi tabii. Yine de gönlündeki kırgınlığın asla tamir olmayacağını bilmek, sürekli varlığını hatırlatan bir yara gibi canını yakıyordu.
🌸
Hastaneden Gedelli'ye giden yol; arka koltuktaki Muammer ve Döndü'nün arabayı süren Kenan'la aşırı bir samimiyetle olan sohbeti ve ön koltuktaki Veysel'in garip sessizliğiyle geçmişti. Annesiyle babasının hocasına sürekli merak dolu sorular soruşunu ve Kenan'ın kibarca verdiği neredeyse her cevaba gülüşlerini izleyen Veysel, onlarla en son ne zaman böyle bir diyalog yaşadığını hatırlamaya çalışsa da bulamadı. Ya çok eski zamanlardı, ya da hiç var olmamıştı.
Gedelli'ye Hoşgeldiniz yazısını gören Kenan, kimse fark etmese de heyecanlı bir nefes aldı kendi kendine. Gedelli, araştırmalarında en sona kalan yerdi. İçinden bir ses, ailesini bu kasabada bulacağını söylüyordu. O sesi dinleyerek önce civar kasaba ve köylerin tamamından emin olmuş, Gedelli'yi en sona bırakmıştı. Nereden başlayacağını bilmese de, sadece kasabanın adını görmek bile onda bir umuda neden olmuştu sebepsizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedilmiş Bir Oyun • VeyKen (Gönül Dağı)
FanficGenel cerrahi bölümünün hocası Veysel Kaya ve yeni cerrahi bölümü başkanı Kenan Acar... Düşmanlıktan arkadaşlığa; Dostluktan kardeşliğe dönen bir hikaye 💫 Kaportacı Veysel'i Doktor Veysel olarak okumaya hazır mısınız?