Uzun, tatlış ve hafif gerilimli bir bölüm jdjdhxjdbd
Keyifli okumalar 🌸
Kar taneleri usul usul süzülüyordu üstlerinden. Rüzgar olmadığı için her biri düzenle iniyor, bir kartpostal manzarası yaratıyordu. Burnunun tam üstüne konan bir kar tanesiyle Cemile hafifçe güldü ve eldiveninin tersiyle karı sildi. Yanında duran, bedenini arabaya yaslayarak ellerini ceketinin cebine sokmuş olan Kenan derin bir nefes verdi, hafifçe bacağını titretiyordu.
"Kenan abi?" dedi Cemile, tereddütle.
"Efendim?"
"Şey... İyi misin? Biraz durgunsun sanki sabahtan beri."
Kenan burukça gülümsedi. "İyiyim, merak etme." diye mırıldandı, ardından bakışları önüne döndü. "Sadece... Vedalardan pek hoşlanmıyorum sanırım."
"Neden?"
Soruyu sorduğu an Kenan'ın yüzündeki gülümsemenin düşüşünü izleyen Cemile yutkundu. "Boşver abi, sormadım say." dedi hızla. "Kusura bakma-"
"Yok yok, sorun değil." diye başını iki yana salladı Kenan, usulca iç geçirirken. "Bana geçmişteki pek... hoş olmayan vedaları hatırlatıyor, ondan." Gözlerindeki ifadeden anlaşılıyordu hangi anlara döndüğü. Üvey ailesini arkasında bıraktığı, kimsenin onun gidişine üzülmediği veya gözyaşı dökmediği o gün gelmişti aklına. Derin bir nefes alıp gözlerindeki pusu dağıtarak toparlandı Kenan. "Çok önemli bir şey değil." dedi, yine buruk bir tebessümle. "Boşver."
Cemile sustu. Kenan'ın yüreğindeki yaraların en az Veysel'inkiler kadar derin olduğunu biliyordu. Hiç adamakıllı konuşmamışlardı bu konu üzerine; ama ara ara, Kenan'ın bir bakışını yakalıyordu. Geçmişten hatıraları her hafızasında çaktığında o bakış beliriyordu Kenan'ın gözlerinde, ama çok geçmeden silip atıyordu. Zeki bir kadındı Cemile; farkındaydı Kenan abisinin her şeyi ardında bırakmaya, yok saymaya çalıştığının.
Bir yandan da Veysel'e benzetiyordu aslında bu huyunu; çünkü Veysel de bariz ortada olan o sevgisizlik yarasını her daim yok sayardı, sanki her şey yolundaymış gibi davranırdı. Dayanamadığı anlarda gösterirdi o yarayı yalnızca. Bugüne kadar Cemile'den başka kimse onun o yüzünü tam olarak görmemişti... Kenan'ın bile hala tamamen görüp görmediğinden emin değildi Cemile.
"Heh, geldim!"
Veysel'in sesiyle ikisi de düşüncelerinden sıyrıldı. Elinde biletle az ötedeki kapıdan çıkıp abisi ve eşinin yanına gelen Veysel, bileti Cemile'nin eline tutuşturdu. "Sıra vardı Cemile'm, kusura bakma... Arabada bekleseydiniz keşke ya, üşümüşsünüzdür." diye ekledi, ikisine de endişeyle bakarak.
"Yok abicim, iyiyiz merak etme." diye gülümsedi Kenan. Kolundaki saate bir bakış attıktan sonra doğruldu. "Hah, beş dakika kalmış otobüsün kalkmasına."
"Çok hızlı geçmiş vakit ya." dedi Veysel, yüzü asılmıştı. Cemile yapacak bir şeyim yok dercesine hüzünle tebessüm etti cankuşuna, ardından Kenan'a döndü.
"Yengem, dikkat et kendine." Kenan gülerek Cemile'ye sarıldı ve omzuna hafifçe vurdu. "Yeğenime de tabii." diye ekledi muzip bir sesle. Cemile kıkırdayarak geriye çekildi.
"Ederim abi, sen hiç merak etme."
Veysel, abisi ve eşinin vedalaşmasını yüzünde bir gülümsemeyle izledikten sonra Cemile'nin koluna girdi, "Hadi bakalım." diye mırıldandı ve beraber otobüse doğru yürüdüler. Kenan ikilinin vedasına saygı duyarak geride, arabanın yanında kalmıştı.
Otobüsün muavini, son beş dakikanın kaldığını anons ederken; Veysel eşinin yüzünü ellerinin arasına aldı, eldivenden huylanan Cemile hafifçe güldü. Veysel onun gülüşüne baktı sevgi dolu gözlerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedilmiş Bir Oyun • VeyKen (Gönül Dağı)
FanfictionGenel cerrahi bölümünün hocası Veysel Kaya ve yeni cerrahi bölümü başkanı Kenan Acar... Düşmanlıktan arkadaşlığa; Dostluktan kardeşliğe dönen bir hikaye 💫 Kaportacı Veysel'i Doktor Veysel olarak okumaya hazır mısınız?