3. Sen üşütmekte kararlısın sanırım?

1.4K 34 76
                                    

İyi okumalar ✨

Birkaç gün daha geçmiş, ben hâlâ aynı evde, buraya alışmaya başlamıştım.

Bağırmasından sonra bir daha ona soru sormamış, sessizliğimi görüp kendisi birşeyler anlatırdı diye düşünmüştüm. Belki zamanla anlatırdı, beklentimin boşuna olduğunu biliyordum.

Yıldız abla sayesinde buraya çabuk alışa bilmiştim. Her zaman aynı ilgiyle yaklaşmıştı bana.

Yıldız abla buradaki kadının ismiydi. Evli, bir kızı varmış. İsminin Yaren olduğunu söylemişti. Daha altı yaşında ilkokula yeni başlamıştı. Kocası da Taner abi Gökalpa işlerinde yardım ediyor, burada çalışıyordu. Onunla da tanışma fırsatım olmuştu.

Evleri buraya biraz uzakmış, akşam çok geç olmadan eve gider, sabahda kızını okula gönderip buraya gelirmiş.

Kızıyla tanışmayı çok istemiştim, eminim Yıldız abla gibi tatlı biriydi.

Hiç kaçırılmış gibi hissetmiyordum, yeni ortama alışmış, bana kalırsa gitmekte istemezdim. Gitmeme sebebim sadece Yıldız abla olurdu.

Bana herşeyde yardımcı oluyor, bende ona bazı işlerinde yardım ediyordum. Kendisi ne kadar itiraz etsede aldırmıyordum.

Yinede aşağıda fazla zaman geçirmezdim. Yıldız ablayla günlük sohbet dozamı aldıktan sonra odama girer, yemek hariç çıkmazdım oradan.

Gökalp eve geç gelir, geldiği zamanda odasında vakit kaybederdi. İşleri olduğunu söylüyor, bazende yemeğe bile inmezdi. Bu durumda benim işime gelirdi.

Nedensizce etrafımdayken geriliyor, ne yapacağımı şaşırıyordum. Bu son zamanlar yaşadığım duygulardı. Sebebini bilmiyordum, birden düşüncelerim değişmiş, geçen birkaç günlerde farklı hissetmeye başlamıştım. İki gün önce yaşadığım olayı da unutamamış, hareketlerinin sebebini de anlayamıyordum.

Odamda sıkılıp balkona geçmiştim. Bunu daha öncede yaptığım ve hiçbir sorun çıkmadığı için bir sakınca görmedim.

Güneş batıyor, etraf turuncuya boyanıyor, hava kararmaya doğru ilerliyor, hafif soğuk rüzgar esiyordu. Yine bedenimin titremesine aldırmamış, temiz havayı içime çekmeyi seçmiştim.

Balkonda oturup etrafın yeşilliğini izlemek güzel hissettiriyordu. Endişemi, korkumu alıp götürüyordu bu sakinlik. Kendi dünyamda düşüncelere dalıp dalıp geri dönüyordum.

Öyle dalıp gitmişim ki, birinin geldiğini anca omuzlarıma atılan hırkayla farkede bilmiştim. Hızla kafamı arkaya döndermiş, her zamanki sert yüzle karşılaşmıştım.

Hiçbir şey söylemeden hırkayı iyice omuzlarıma örtmüş, ardından karşımdaki sandalyeye geçti. Aynı benim gibi etrafı izlemeye başladı.

Hareketiyle afallamış, şaşkın bakışlarım üzerindeydi. Neydi bu şimdi? Neden beni umursuyormuş gibi davranıyordu? Birden değişen hareketlerini anlamlandıramıyordum.

Keskin çenesi, hafif kısılan ve aynı noktaya sabitlenmiş gözleri, biçimli kaşları, dolgun dudakları.... Süzmemek elde değildi, bakışlarım istem dışı yüzünde geziniyordu... Gözüme fazla ilgi çekici mi görünmeye başlamıştı?

Kafasını bana taraf döndererek "Sen üşütmekte kararlısın sanırım?" demişti hafif alaylı sesi. "Bu soğukta balkondasın." Ardından tekrar önüne döndü.

"Sevdim ben burada oturmayı." Sevmiştim, hemde fazlasıyla. "Kendi sağlığını umursamayacak kadar sevme."

Sesi benimle ilgilenir sözler söylese de yüzü aynı duygusuzluğu barındırıyordu kendinde. Nolurdu sanki şu sert yüz hatları değişse.

Saklı sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin