4. Hiç birşey olmayacak, korkma

1K 32 63
                                    

İyi okumalar ✨

Bir..iki...

İkinci adımda durdu...

"Dilek?" Tanıdık sesin adımı seslenmesiyle derin soluk alarak dizlerim üzerine düşmüş, avuç içimi yere yaslayarak nefesimi düzene sokmaya çalışmıştım.

Kendimi yere bıraktığım için çıkan sesle Gökalp hemen yanıma gelmiş, elini omzuma koyarak "İyi misin?" diye sormuştu, endişeliydi sesi.

"İyiyim," dedim zor çıkan sesimle, yutkunarak "Başkası sandım seni, çok korktum." dedim çatallayan sesimle. Ardından gözlerim yine dolmaya başladı.

Ne ara göz yaşlarım akmasını durdurmuştu hatırlamıyorum, ama şimdi yeniden başlamıştı.

Çok korkmuştum, şimdi de o korkunun üzerimden çekilmesinin verdiği hisle ağlıyordum. Gökalpı görmek beni rahatlatmış, varlığı güvende olduğumu fısıldamıştı bana.

"Özür dilerim, seni burada bırakmamam gerekti." Fısıldayarak konuşsada etrafın sakinliği onun sesini duymam için yeterliydi. "Şimdi benimle gelmen gerek, seni daha güvenli yere götüreceğim."

Elini omzumdan çekmiş önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırmıştı. Hareketlerine tepki veremeyecek kadar yorgun hissediyordum kendimi. Yapa bildiğim derin soluklar alarak sakinleşmeye çalışmaktı.

Kafamı sallayarak onu onayladım. Ardından kollarımdan tutarak kalkmama yardım etmiş, bileğimden tutarak bizi odadan dışarı çıkarmıştı. Tutuşu çok nazikti...

Merdivenlerden hızla inerek ikinci kata gelmiştik. Merdivenler camdan olduğu için birinci katta yerde yatan cesedi görmüştüm. Cesedi gördüğüm an bakışlarımı ordan çekerek önüme döndüm. Demek ona ateş edilmişti.

"Noluyor? Neden dışarıdan silah sesleri duyuluyor?" Bir yandan beni çekiştirmesine izin vermiş, diğer yandan da merakımı gidermek için sorular sormuştum.

"Hiç birşey olmayacak, korkma." Sesi sakinleşmem için yeterdi bile.

İkinci kattaki odalardan en sondaki odanın kapısının önüne gelmiş, hızla açarak içeri girip, arkamızdan kapatmayı da unutmamıştı.

Odada dairevi masa ve etrafında beş tane tabure mevcuttu. Masayı camdan gelen ışık aydınlatıyor, sağ yanda duvar boyu bir raf vardı.

Rafa doğru adımlamış, bileğimi hâlâ tuttuğu için peşinden gitmek zorunda kalmıştım. Rafın önünde durup aynı sıradaki kitabların üzerinde işaret ve orta parmağını gezdirmiş, yeterli olduğunu düşündüğü yerde durmuştu.

Ardından bir kitaptan tutarak çekmiş, kitabın sahte olduğunu anlamama izin vermişti. Çekişiyle kitap yerinden oynamamış, rafın kapı kadar küçük bir kısmı aralanmıştı. Bileğimi tuttuğu elini çekerek kapıyı daha da aralamış, gözleriyle içeriyi işaret ederek girmemi söylemişti. Fazla beklemeden içeriye girmiş, ardımdan Gökalpte gelmişti.

Odada gizli oda vardı resmen. Yalnızca dört duvardan oluşan odaydı, kapısı aralık olduğu için hafif ışık geliyordu aradan. Ama yine de karanlıktı burası, benim için fazlasıyla hemde.

Saklı sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin