30. Olacak tâbi

163 11 0
                                    

İyi okumalar ✨

Gökalp'ın peşinden giderek arkasından kapadığı kapıyı açmış, bakışları üzerimde gezinirken kapıyı tekrardan kapatmıştım.

"Dilek, bu konuyu gerçekten konuşmak iste-" Cümlesini yarım bırakarak hızlı adımlarla yanına gitmiş, sarılmıştım ona. Anlık afallamasını sağlamış olsam bile çabucak kendine gelmişti. Boşta kalan elleri omuzlarımı sarmış, burnunu saçlarımın arasına gömmüştü.

"Ne zaman istersen o zaman konuşalım. Sen ne zaman istersen. Ama bil ki her zaman seni dinlemeye hazırım." Hep onun yanında olacak, varlığımı gösterecektim. Elimden geldiğince desteğimi duyuracaktım kendisine.

Saçlarımın arasına öpücük kondurup "Seni seviyorum, güzelim," dedi kalbimi okşayan sesi. "Seni seviyorum, sevgilim," dedim en az onun sesi kadar naif sesimle.

Kollarımı bedeninden ayırarak harelerimi yüzüne diktim. Her karışını izledim, her yüz hattını zihnime kazımaya çalıştım. Ezbere bildiğim yüzünü ezberlemeye çalıştım.

Gözleri yorgunluktan bıkmış bir şekilde yüzümü inceliyordu. Yorgundu, hemde fazlasıyla. Günlerdir peşini bırakmayan düşünceler onu lüzumundan fazla yormuştu. Bunu gözlerinden okumak mümkündü.

Yüzüme düşen saç tutamlarını parmaklarının arasında oynatmış, ardından kulağımın arkasına sıkıştırmıştı. Yüzüne yerleştirdiği buruk gülümseme içimi acıttı. Buruk gülümsemeyle yüzümü incelemesi canımı yaktı. Gülümsemek bile içinden gelmiyordu.

Elimi yanağına yerleştirmiş, "Çok yorgunsun," dedim fısıltıdan farksız tınıda. Yüzünü elime yaslamış, gözlerini kapatmıştı. "Geçir o zaman," dedi mayışmış sesi.

Ayak parmaklarımın üzerine çıkarak burnuna buse kondurup dabanımı yere bastırdım. Yanağındaki elimi eline doğru uzatmış, sıkıca kavradım, peşimden götürerek yatağa götürdüm. Bu günde huzurlu uykusuna ihtiyacı vardı. Gerçi hep ihtiyacı var...

Önce yatağa ben uzanmış, Gökalp kafasını göğsüme yerleştirmişti. Parmaklarım siyah tutamların arasına dalmış, daha fazla mayışmasına sebep olmuştu.

Bu sefer burnunu saçlarına daldıran ben olmuş, güzel kokusu ciğerlerimi doldururken küçük öpücükler konduruyordum oraya.

"Annemi merak ediyorum," dedi boğuk sesi. Sarfettiklerini duymayı beklemiyordum. Şaşırmıştım hayli.

"Onu görmeyi istiyorum ama," derin bir iç çekti. "Ya o beni görmek istemezse?" Korkusu buydu işte. "Ya beni karşısında görmeye tahammül edemezse? Belki artık değişmiştir, istemiyordur beni?"

"Bunu amcandan da öğrene bilirsin. Nede olsa o da aynı olaylara şahitlik etmiş sanıyorum."

"Bilemiyorum. Ben sanırım," yine duraksadı, derin bir soluk çekti içine. Güç almak istercesineydi bu eylem. Bedenine sardığım kolumla oraya baskı uyguladım. Rahatlatmak istedim kendisini. Bedeni gerilmemişti ama konuşurken sesi gergindi fazlasıyla.

"Korkuyorum," dedi en sonunda. Tahmin etmesi zor olmasa gerek. Annesini görmeyi çok istiyor ama ardından gelecek olma ihtimali olan kötü olaylara kendini hazır görmüyordu.

Saçlarına bir öpücük kondurdum. "Öyle düşünme. O senin annen. Ve bence seni görünce gerçekten mutlu olacak. Belki de şuan senin bir gün onu bulduğun anı bekliyordur," dedim şefkatli tuttuğum sesimle.

"Öyle mi dersin?"

"Öyle derim. Hem seni isteyerek bırakmamış ki. Zorla ayırmışlar onu senden. Hiçbir tarafı dinlemeden yapmışlar yaptıklarını. Her an, her saniye seni görmeyi bekliyordur annen."

Saklı sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin