29. Çikolata mı yedin sen?

245 18 0
                                    

İyi okumalar ✨


1 hafta sonra...

Olayların ardından 1 hafta geçmişti. Gökalpla bir nebze de olsa kendimize gele bilmiş, yaşadıklarımızın etkisinden azda olsa çıka bilmiştik. Zor olmuştu bizim için ama üstesinden gelmiştik.

Annesiyle ilgili konu hiç açılmamış, konuşma gereği duymamıştı Gökalp. Belki de bunun için kendini hazır görmemişti. Bunca sene sonra annesini görmek onun için kolay değildi, olmayacaktı da.

Görmek istememesini yadırgamadım. Ama eminim merak ediyordu. Ne kadar değiştiğini, nasıl göründüğünü merak ediyordu.

Acaba oğlunu özlüyor mudur? Bunca sene hiç özledi mi? Bu soruların cevabını en az Gökalp kadar bende merak ediyordum.

Çiğdem'in durumu iyidi. Depodan çıktıkları gibi hastaneye gitmişti. Doktorların yardımıyla hızlıca uyana bilmişti. Hastanede geçirdikleri birkaç saatten sonra gözlerini açmıştı.

Aldığı ağır darbe yüzünden ense kısmında güçlü bir sızı belirmişti. Doktor sızının çabucak geçeceğini söylemiş, ertesi günde birşeyinin kalmadığını söylemişti. Durumu artık tamamen iyidi, önemli bir sorunun olmaması bizi mutlu etmişti.

Çiğdem Sarpla kalırken evinin etrafı da babasının adamlarıyla sarılmıştı. Çağan hâlâ ortalıkta gezinirken, Akın amca hepimizi koruması altına almıştı. Güvenliğimizden emin olmak için de her gün kontrol ediyordu bizi.

Çiğdem'in ailesinin de mafya ailesi olduğunu öğrenmiştim. Şuan ailesi şehir dışında olduğu için Çiğdem, Akın amcaya emanetti.

Esatta bizimle aynı bölgedeydi. Sarpla birlikte kalıyordu. Geçen bu sürede kız arkadaşının ismini öğrene bilmiştim. Ayşeydi ismi.

Ayşe'nin ailesi onu yanlarına çağırdığı için burada kalamamıştı. Israr etmiş, gelmek istemediğini söylemişti. Ama ailesi zorla götüreceğini söyleyerek onu ikna ede bilmiştiler.

Ayşe de burada fazla kalamamış, geçirdiği bir günün ardından ailesinin yanına gitmek zorunda kalmıştı. Evet, Ayşe de mafya ailesine sahipti. Bir bendim mafya soyundan gelmeyen.

Hâlâ daha Gökalp onlarla konuşmamış, yaşanılanlara bir açıklık getirilmemişti. Akın amcanın artık onlarla konuşarak cezasını bile verdiğini biliyorduk. Yine de gerçekleri duymak Gökalp'ın da hakkıydı ve o daha duymak istemiyordu. Amcasına bile sormaması cabasıydı.

Herşey daha yeniydi ve karşımızda bunlar için zamanımız vardı. Daha yeni kendimize geliyorduk ve bir süre sonra Gökalp herşeyin hesabını soracaktı, buna eminim.

Yıldız ablanın gidiş gelişleri tehlikeli olacağı için gelmemesini, evde kalmasını söylemişlerdi. Ama o bizden uzakta kalamayacağını dile getirince Gökalp burada birlikte kalmalarını teklif etti. Yıldız ablanın itirazları yüzünden Taner abi de kabul etmek zorundaydı. Taner abi kızını da götürerek Gökalp'ın evine gelmiş, son 1 haftadır Yarenle birlikte zaman geçiriyorduk.

İlk başlarda Gökalp iyi olmadığı için Yarenle fazla ilgilenememiş, kendini toparladığında fazlasıyla zaman geçiriyordu Yarenle. Her geçen saniye Yaren ona iyi geliyor, çabucak kendine gelmesine yardım etmişti.

Gökalp'ı Yarenle konuşurken, oynarken görmek çok güzeldi. Onları kendimden bağımsız yüzümdeki gülüşle izliyordum. Gökalp'ı hiç çocukla oynarken görmediğim için bu görüntüler benim için farklıydı. Onları izlemek içimi kıpır kıpır ediyor, Gökalp'ın gittikçe toparlanan durumu beni de günü günden harika hissettiriyordu.

Saklı sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin