İyi okumalar ✨
Taner abinin de izniyle sonunda parka gele bilmiştik. Tabi ki yanımızda korumalar da vardı. Taner abi yalnız gitmemizin tehlikeli olduğunu söylemişti. Bir sorun olduğunu ve hiçbir şey anlatmayacağını bildiğimiz için sorgulamadım.
Yaren parka geldiğimizden beri mutlulukla ordan oraya koşuyor, yüzündeki sevinç, gözlerindeki parlama yerine sahiplik ediyordu.
Hızına yetişmeye çalışsam da beceremiyor, birkaç adım ötesinden onu izliyordum.
Kaydıraktan kayıyor, koşarak yeniden çıkıp yeniden kayıyordu. Şuan ki enerjisi hiç bitmeyecek gibi duruyordu. Çok mutluydu.
Birkaç kez kaydıktan sonra kaydıraktan sıkılmış salıncağa doğru koşarak binmişti. Bakışları etrafta gezinerek beni aramaya başladı. Sonunda bulduğunda gülümsemiş
"Beni sallar mısın, Dilek abla?" demişti. Hızlı adımlarla yanına gidip "Tabiki de, tatlım," dedim gülümseyerek. Sevimliliğine hayır denmiyordu.Öyle tatlılıkla söylemişti ki, yorgunluğumu umursamadan kabul edip yanına gittim. Aheste hareketlerle sallamaya başladım. Korkmaması için özen gösteriyordum. Ellerini iki yana açmış yüzüne değen rüzgarı hissediyor, kendince oynuyordu. Yüzündeki gülümseme ise solmak bilmeksizin yerine sahiplik etmeye devam ediyordu.
Gülümsediği an kendimden bağımsız yüzümde gülümseme beliriyordu. Gülüşü o kadar masum ki izleyen herkesi gülümsete biliyordu.
Buraya geldiğimden beri onunla birlikte ne kadar çok gülmüştüm. Yarenle zaman geçirmek bana iyi gelmiş, iyi ki buraya gelmişim dedirtiyordu. İyi ki yine Yıldız abla ısrar etmiş, kızıyla tanışa bilmiştim.
Yarenle zaman geçirirken üzüntümü, Gökalpa olan özlemimi unutuyordum. Kısa süreliğine unutuyor, hatırlamak fazla zamanımı almıyordu. Becerdiyim kadar kafamı dağıtmaya çalışsam da zihnim ona olan özlemimi hatırlatıyor, unutmamım mümkün olmadığını fısıldıyordu bana.
Acaba o ne yapıyordu? Kendine iyi gelecek birşey bulmuş muydu o da? Yoksa her daim üzüntüyle hareket ediyordu?
Doğru ya, kaç gündür meşguldü. Aklına gelip gelmediğime bile emin değilim. Kısa süreliğine olsa da hatırlıyor, işleri tekrardan kafasını dağıtıyor, unutturuyordu olanları.
Belki de artık sevmediği meşgul olması durumları ona unutturduğu için işine geliyor, seviyordu zamanının çoğunu işine harcamayı.
"Dilek abla." Yarenin bana seslenmesiyle silkelenerek kendime geldim. "Efendim, güzelim." Gökalpta bana hep güzelim diye seslenirdi. Güzelim demesini bile özlemiştim...
"Neden üzgünsün? Gökalp abiyle küsmü sünüz diye üzgünsün?" Benim üzülmeme kendiside üzülmüştü.
Salıncağı durdurup karşısında eğildim. Ellerinden tutup gülümsemeye çalışarak "Biraz üzgünüm," diyerek bir elimi kaldırarak baş ve işaret parmağımı bir birine yaklaştırdm. "Minnacık," dedim.
"Ama ben senin minnacıkta üzülmeni istemiyorum. Hiç üzülme sen, bende üzülüyorum," dedi dudak bükerek. Bana olan sevgisine mi eriyim, küçük yaşına rağmen bu denli düşünceli olmasına mı bilemedin.
Bende dudaklarımı onun gibi bükerek "Hayır, üzülme sen," diyerek yerimde dikleştim. "Artık üzgün değilim, mutluyum," dedim gülümseyerek. Ayağa kalkıp onu sallamaya devam ettim.
O da gülümseyerek yerine sinmiş, kollarını yine iki yanına açarak eğlencesine devam etmişti.
Uzun bir süre sallandıktan sonra sıkılmış, yine kaydırağa geçmişti Yaren. Peşinden koşturmaktan yorulmuş, dinlenmek için banka geçmiştim. Nasıl bu kadar enerji dolu oluyordu? Onun enerjisinin yarısını istemiştim şuan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı sırlar
Teen FictionSaate baktım, gece üçtü. Bense yeni işimi bitirmişdim. Hazırlanıp kafeden çıktım. İşten sonra hep gittiğim bir park vardı. Orada biraz oyalanıp eve geçecektim. Saatin geç olmasına aldırmadan parka gitmeye başladım. Zaten beni merak edicek birileri...