26. Hayatını tehlikeye atacak kadar değer

177 15 0
                                    

İyi okumalar

Gökalp

Uzun süren yolculuk sonucu deponun yerleştiği alana gele bilmiştik. Arabanın camından dışarı baktığımda depoyu farketmiş, bakışlarım etrafında gezinmişti.

Diğer depolardan daha büyük ve eskiydi burası. Bir dokunuşla dağıla bilecek yere benziyordu. Burada saklanmaları bile tehlikeliydi.

Araba yeteri kadar depoya yaklaşmış, onların bizi kolaylıkla göremeyeceği yerde durmuştu. Yine önümüzde kalın gövdeli ağaçlar duruyor ama bu sefer kat edecek mesafe azdı. Ağaçlı yol fazla uzanmıyor, zorda olsa ağaçların arasından depo görünüyordu.

Arabanın kapısını iterek inmeye yeltendiğim an adamlarımın artık arabanın etrafını sardıklarını gördüm. Dışarı adım atarak arabanın içinden kurtulmuş, etrafı daha dikkatle izlemeye koyulmuştum.

Bu an yanımıza atılan beyaz kutuya benzer nesnenin farketmiştim. Yanına yaklaştığımda aynı nesneden yine yanımıza atılmış, bu durum kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu.

Birkaç saniye içinde beyaz kutunun içinden çıkan beyaz dumanla bunun sis bombası olduğunu anlamış ama artık herşey için geç olduğunu farketmiştim. Sis etrafımızı sararken benimle aynı duruma düşen herkese arabaya doğru hareket etmelerini söylemek istemiştim.

Ama etrafımdaki hiç kimse görüş alanımda değildi. Her yer beyazdı ve beyaz renkten başka hiçbir renki göremiyordum.

Durmak bilmeyen beyaz sis artık nefes almamı zorlaştırıyor, boğazımı tahriş ediyordu. Nefes alış verişlerim boğazımı tırmalıyor ve öksürüklere dönüşüyordu. Etraftan başka öksürük sesleri duymaya başlamıştım.

Tuzaklarına düşdüyümüzü anlamak zor değildi.

Öksürük seslerinin ardından silah sesi duymaya başladım. Elim anında silahıma gitmiş, avcumun içine yerleştirip tetiği çektim. Namluyu beyaz sisin içinde gezdirirken etrafın fazla dumanla kaplı olması nişan almama engeldi.

Yine bir el ateş sesi duymuş, namluyu ses gelen tarafa döndermiştim. Ama ateş edemiyordum. Ya karşımda bir adamım varsa ve benim haberim yoksa? Ama ateş açmadığım her saniye adamlarımdan birini öldüreceklerdi. Şuan ikisi vurulmuştu artık.

Sis gözümü yakmaya başlamış, ardından gözlerimin nemlenmesine engel olamıyordum. Bir süre daha böyle devam ederse gözlerimi açık tutmakta da zorlanacaktım.

Yine ateş sesi ve yine ceset. Bu sefer ateş sesleri durmamış peş peşe gelmeye devam etmişti.

Daha fazla sakin duramamış karşı tarafa ateş açmıştım. Açtığım ateş boşa gitmemiş, hareket ettiği tarafın ateşlerini kesmişti. Demek birini yaralaya bilmiştim.

Namluyu hafif sağa hareket ettirerek yine ateş açmış ve yine hareketsizlik yaranmıştı. Yine mermim boşuna gitmemişti.

Sesler kısa bir süre sonra kesmiş, etraf ölüm sessizliğine boğulmuştu. Elimdeki silahı yere salmıyor, karşı tarafın hareketlenme sesini duymaya çalışıyordum. Açtığım iki ateşi tuttura bildiysem üçüncü tutmazdı.

Arkamdan yine silah sesi duymuş, tüm hızımla arkamı dönmüş, namluyu beyazlar arasında var olup olmadığını bilmediğim kişiye taraf doğrulttum.

Tüm dikkatimi sesin geldiği tarafa verdiğim için arkamdan gelen adamı farketmemiştim. Enseme yediğim darbeyle orada güçlü bir ağrı duymuş, ardından fazla çekmeden bilincim kapanmış, sonsuz karanlığa gömülmüştüm.

Saklı sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin