İyi okumalar ✨
Dilek
Yine gözümü aynı yerde açmıştım. Aynı koltuk, aynı oda, aynı rutubet kokan yer...
Burada ikinci günümdü artık, iki koca gün. Hâlâ Gökalp bulamamıştı beni. Kaçırıldığımdan haberi olmadıklarını düşünmeye başlamıştım.
Ya kaçırıldığım haberini almamışsa?
Olamazdı, adamlarını öldürmüşlerdi. Bunun haberini aldığına eminim. Yaren de oradaydı, silah seslerini duymuştu. Yaren anlatmışdır olanları, biliyorlar burada olduğumu. Gelecektir eninde sonunda.
Çağan diye manyağın biri kaçırtmıştı beni. Adamın konuşmalarına göre o da Gökalptan nefret ediyordu. Onu öldürmek istemesinden bahsedip duruyordu.
Yine Gökalpın düşmanı tarafından kaçırılmıştım.
Hiçbirini tanımıyor, ilk kez görüyordum. Ama onlar beni tanıyordu, Gökalpın abayı yaktığı kız olarak tanıyolardı beni.
Saçma bir intikam oyunu peşindeydi hepsi. İntikam alınmayınca rahatlık yoktu onlar için. Kafayı bozdukları intikamı ala bilmek için beni kullanıyor, Gökalpa ulaşa bilmek için beni buraya getirmişlerdi.
Odaya bir adam girmiş, bir elindeki tabureyi odanın ortasına, diğer elindeki kamerayı taburenin karşısına yerleştirmişti. Ardından Çağan girmiş, bir elinde kalın ip vardı. Şimdi mi beni bağlamak akıllarına gelmişti yoksa? Artık burada ikinci günümdü. Şimdi mi farkına varmışlar?
"Hadi tatlı kız. Bizi yorma kendin otur şuraya." Bana tatlı kız demesi hiç hoşuma gitmiyordu. Beni rahatsız ettiğini biliyor ve bunu bildiği için böyle seslenmeye devam ediyordu.
Kaşlarım çatılmış "Oturmayacağım," demiştim. Bana geldiğimden beri ya emir verir, yada dalga geçip dururdu. Sinir bozucu salağın tekiydi.
Gökalpın hâlâ beni bulmaması hoşuna gidiyor, beni unuttuğunu söyleyip sinirlerimi bozmayı beceriyordu. Gökalpın beni unuttuğunu farz edersek beni hâlâ burada tutmaları saçmaydı.
Elini beline götürmüş, silahını çıkarmıştı. Yukarıya doğru bir el ateş açmış, namluyu bana doğrultmuştu.
Sesle irkilmiş, namlunun bana baktığını görünce yerimde donup kalmıştım. Anlık bana ateş edeceğini düşünmüştüm. Korku bedenime zehrini yaymış, kalbim ritmini değişmişti.
"Zorluk çıkarma dedim." Az önceki tınından eser kalmamış, fısıldar biçimde konuşmuştu. Silahı eline aldığı an farklı kişiliğe bürünmüştü sanki, değişmişti.
Silahla tabureyi göstermiş "Otur şuraya," demişti.
Silahın sesiyle bedenime yayılan korku bana zarar verecek diye düşündürmüştü. Ama onun işi Gökalplaydı. Ona ulaşmak için beni kullanıyor, şimdilik bana birşey yapamazdı. Şimdilik ama...
Ağır hareketlerle yerimden kalkmış, tabureye oturmuştum.
"Ha, şöyle ya. Neden yoruyorsun ki bizi? Gereksiz çıkışmalarla zamanımızı alıyorsun." Silahını geri beline koymuş, elindeki ipleri diğer adama vermişti. Kaşlarıyla adama beni işaret etmiş, adam uyarıyı aldığı gibi arkama geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı sırlar
Teen FictionSaate baktım, gece üçtü. Bense yeni işimi bitirmişdim. Hazırlanıp kafeden çıktım. İşten sonra hep gittiğim bir park vardı. Orada biraz oyalanıp eve geçecektim. Saatin geç olmasına aldırmadan parka gitmeye başladım. Zaten beni merak edicek birileri...