İyi okumalar ✨
GökalpSilah sesleri duyduğum an şaşkınlığımı üzerimden atmayı anca becermiştim. Ateş seslerinin gelme sebebini anlamaya çalıştığımda depoya gelmek için yola koyulmuş Taner abiler aklıma geldi. Ulaşmaları gereken yere gele bilmiş ve tam zamanında gelmişlerdi.
İçerideki adamlar ve Çağan dışarıdan duyduğu keskin mermi sesleriyle telaşa kapılmıştı artık. Adamı işte böyle korkuturlardı.
Adamlar dışarı çıkmak için yeltenmiş ama dışarının gürültüsü onları geri çevirmek için yeterdi. Bu gürültü şahsen beni de korkutmuştu.
Aklıma Dilek geldiği an kafamı ona döndermiş, yanımdaki küçük bedene baktım. Yüzünü endişe kaplamış, gürültü onu iyice korkutmuştu. Etrafıma bakarak Çağan'ın ve diğerlerinin ne kadar uzakta olduklarını izledim. Yeteri kadar mesafe vardı aramızda.
Bağlı kollarımınla becerdiyim kadar Dileğe taraf eğilmiş, fısıltımı duyuracak şekilde "Korkma," dedim. Konuşmamla bakışları hızlıca bana döndü. "Taner abi o. Buradalar, gelmişler."
Gözlerini kapatarak dışarıya rahatladığını belli eden bir nefes verdi. Bense bu durumda bile güzelliğine kapılıp gitmiştim. Göz kapakları tekrardan aralanarak gözlerime baktı gözleri. Kahvelerinde gezinmeyi özlediğimi farkettim bu an.
Kapının sert açılma sesi tüm depoyu doldururken tüm bakışlar girişe kaymıştı. Tüm gözler tekmelendiğine emin olduğum kapıda birilerini görmeyi beklerken kimse yoktu. Herkes şaşırmakla meşgulken benim neler olduğunu anlamam uzun çekmemişti. Anında Demirin her zamanki küçük oyunu olduğunu anlamıştım.
Adamlardan ikisi kapıya yaklaşmış, dışarı adım attıkları an ikiside beklenmeyen hızla mermiyi kafalarına yemişti. Demirin oyunu her zaman işe yarardı.
Yere yığılan bedenlerle Dilekten bir çığlık kaçmış, gözlerini kapatarak yüzünü yana doğru çevirdi. Biraz sabretmesi gerekti. Çıkacaktık buradan.
Diğer adamlar hızlı bir şekilde silahlarına sarılırken ağır adımlarla kapıya yaklaşmış, kendilerince dikkatli olmaya çalışıyorlardı. Bunu yapmaları sağ kalmaları için yetmezdi bile. Demir hiç birini burdan sağ çıkarmazdı.
Kapıya aheste adımlarla yaklaşan ikilinin adımları kapı ile aralarında kısa mesafe kaldığında durmuş, bakışlarının gezindiği yerde birilerini görmeyi beklediler.
Demir yine yapacağını yapmıştı. Taner abiyle ikiside bir dizini yere yaslayarak boylarının yarısı kadar küçülmüş, karşılarındaki adamların şaşırmalarına bile izin vermeden işlerini bitirmişti. İçerideki adam sayısını kadar öğrene bilmişlerdi.
Ayağa kalkarak hızlı adımlarla yanımıza gelmiş, Demir benim kollarımı açarken Taner abi de Dileğin ayaklarının hareketini engelleyen ipe yönelmişti.
Bileklerimdeki ve bacaklarımdaki iplerden Demirin yardımıyla kurtulmuş, bileğimin acısını umursamadan hızla ayağa kalkarak Dileğe doğru bir adım attım. Kendisi hareketimi farkettiği an aynı benim gibi hızla ayağa kalkmış, kollarımın arasına girmek için sabırsız bir tavır takınmıştı.
Onu kollarımın arasında hissetmeyi özlemiştim...
Kalktığı gibi kolları boynuma dolanmış, hızlıca üstüme atlamasıyla geriye adım atmak zorunda kalmıştım. Kollarımı hemen beline dolarken başımı boynuna gömmüş, güzel kokusunu ciğerlerime doldurmuştun. Burun deliklerim bile kokusu için yanıp tutuşurken her zerresi için ne denli özlem beslediğimi kollarımın arasındaki bedenle anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı sırlar
Fiksi RemajaSaate baktım, gece üçtü. Bense yeni işimi bitirmişdim. Hazırlanıp kafeden çıktım. İşten sonra hep gittiğim bir park vardı. Orada biraz oyalanıp eve geçecektim. Saatin geç olmasına aldırmadan parka gitmeye başladım. Zaten beni merak edicek birileri...