31. Oğlum

285 13 1
                                    

İyi okumalar

Gökalp

Yola koyulduğumuz andan itibaren üzerimde anlamlandıramadığım gerginlik vardı. Ne için bu kadar gergindim? Annemi seneler sonra göreceğim için miydi hepsi? Kalbimin durmak bilmeyen hızlı atışı, içimi yiyip bitiren gerginlik, zihnimi terk etmek bilmeyen kötü ihtimaller ve bu ihtimallerin doğurduğu korku. Sanırım önümüzdeki dakikalar boyu da terk etmeyecektiler beni.

Kaç dakika olduğunu hatırlamıyorum ama uzun bir süreni yolda geçirdiğimiz kanaatindeyim. Esiri olduğum, bitmek bilmeyen kaygı zaman kavramını bana unutturmuştu.

Aslına bakarsanız içimde çocuksu bir sevinç daha vardı. Seneler sonra annemi göre bilecektim. Bunun için bir tık mutluyum diye bilirdim. Ama hâlâ aynı korku varlığını sürdürüyordu.

Hâlâ aynı düşüncedeydim. Ya beni gördüğünde memnun kalmazsa? Benim ne için geldiğimi sorgularsa?

Yıldız abla ve Dileğin söyledikleri beni bir nebze rahatlatsa bile aklımdaki düşünceler bu süreyi fazla uzun tutmuyordu. Kaygı yine belirmişti.

İçimin daraldığını hissediyorum. Yol, kat ettiğimiz süre fazla uzun gelmiş ve artık beklemek için sabrım yetmiyordu. Bu yol daha ne kadar devam edecekti?

Bir ayağım durmaksızın sallanıyor ve bu eylem istem dışı gerçekleşiyordu. Dirseğim kapı koluna yaslı çenemi ovarken düşünüyordum. Bugün nasıl bitecek diye düşünüyordum.

Gün sonu eve gittiğimde çıktığım gibi mi geri döneceğim yoksa dağılmış bir hâlde mi?

Annem eğer babamın söylediği gibi zorla benden koparılmışsa beni istemeyecek gibi durum söz konusu olamazdı. Yine de her ihtimali düşünmek gerek. Kendimi iyi şeyler olacak diyip kandıramazdım. Olmuyordu da artık.

Dileği bulduğumda sevinmiştim. Onunla aramızda birşeyler olması ise kelimelere dökülemeyecek kadar mutlu etmişti beni. Sevgilim olması...

Yaşadıklarımız sanki o güzel günlerin acısını çıkarıyordu. Hayat, size bu kadar mutluluk yeter diyerek kötü anıları salmıştı başımıza. Mutlu olduğumuz kadar üzülmüştük ardından.

Babam...

Bana yaşattığı onca acı... Kendisinden bana kalan ünü, işi, acıları ve son nefesini sarfettiği gerçekler...

Yalan söylediğini düşünmüyorum. İyi adam değildi babam kabul. Ama bu konuda yalan söyleyecek durumda değildi. Son anlardı o anlar onun için. Vaziyet yalan söylemek için uygun değildi.

Ama yine de söyleme sebebini anlayamamıştım. Bu zamana kadar saklama sebebini anlamadığım gibi. Belki de annem istemişti? Bu sorumu da böylece kestirip ata bilmiştim.

Babamın ölümü beni etkilemişti, yalan yok. Hep ölümünü dilediğim adamın canı alındı diye üzülmüştüm. Ama asla ağlamadım. Onun için göz yaşı sarfedecek raddede değildi benim için. Sayesinde çocukluğum ceza ve acılarla geçmişti. Bana tek iyi gelen şey Yıldız ablaydı. Azda olsa çocuk ola bildiysem Yıldız abla sayesindeydi.

"Az kaldı. Beş dakikaya ordayız." Taner abi sabırsız halimi farketmişti. Sadece kafa sallayarak onu onayladım.

Az kalan zaman beni daha da germişti. Artık beklemek benim için zor bir eylem olmuştu.

Saklı sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin