21. Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?

224 14 76
                                    

İyi okumalar ✨

Salonda koltukta oturmuş, telefonumla ilgileniyordum. Uzun süredir burada yalnızdım, sıkılmıştım artık.

Yıldız abla geleceğini söyleyip yukarıya çıkmış, uzun süredir de yoktu ortalıkta. Gökalpın da kontrol etmesi gereken bir kaç evrak işi varmış. Odasına kapanmış oda uzun süredir ortalıkta yoktur.

Televizyonda Yıldız ablanın izlediği bir yemek programı açık kalmıştı. Birlikte sık sık olmasa da izlerdik. Olayları da yorumlamayı ihmal etmezdik.

Ama şuan Yıldız abla yanımda değildi ve uzun süredir sıkıntıdan kurtulmak için programı izliyordum. Sıkıntımı artırmaktan başka işe yaramıyordu.

Oflayarak yerimden kalkmış, merdivenlere doğru gittim. Önce Gökalpa bakıp sonra odama giderdim herhalde.

Gökalp birkaç gündür fazla yoğun ve onun zamanını alarak daha da yormak istemiyordum. Dikkatli bir şekilde evrak işlerini halletsin ve yeterince dinlenmeyi becersin istiyordum. Bu yüzden odasına sadece bir kere giderdim ve her ne kadar zor olsa da bir daha girip dikkatini dağıtmamak için kendimi zorluyordum.

Saatlerle onu görememek benim için fazlasıyla zor bir işti. Dikkatimi dağıtmak içinde Yıldız ablaya yardım eder, onunla sohbet ederek geçirirdim zamanı. Ama şuan o da yanımda değildi ve Gökalpa olan özlemim ağır basmıştı. Onu görmek zorundaydım.

Merdivenleri tamamlayarak Gökalpın odasının önüne gelip kapıyı tıklatacakken Yıldız ablanın sesini duydum.

"Ne zaman söyleyeceksin peki? Saklamanın bir anlama yok, Gökalp. Söyle artık."

Neyden bahsediyordu? Onları dinlememin doğru olmadığını biliyorum ama konuştukları şey ilgimi çekmişti. Dinlememek için kendimi tutamadım. Herşeye meraklı olan tarafımı susturamamış, yaptığım şeyden pişmanlık duyacağımı bilsem bile dinlemeye devam ettim.

Kapıya kulağımı daha da yaslamış, konuşmaları daha iyi duymaya çalışıyordum.

"Nasıl söyleyeyim, Yıldız abla. Söyleyemem ben." Sanki benimle ilgili bir şeydi. İçimden bir ses bunu diyordu. Gökalp benden birşey saklıyor.

"Ne yapacaksın? Başkasından öğrenmesini mi bekleyeceksin?" Yıldız abla sinirli bir tınıda konuşmuştu. "Sen söylemesen emin ol Sarp öğrenip söyler," diyerek devam etti.

Sarpın söyledikleri önemli şeylerdi, benim de bilmeye hakkım olan. Bu seferki de mi o denli önemliydi? Yine öğrenmeye hakkım olan gerçekler mi saklanıyordu benden?

"Nasıl anlatayım? Nasıl söyleyeyim senin ailenin katili babam diye."

Duyduklarımla olduğum yerde kala kaldım. İlk birkaç saniye söylediklerini anlamaya çalıştım. Söyledikleri ne anlama geliyordu? Sanırım anlama yetimi kaybetmiştim.

Nasıl söyleyeyim senin ailenin katili babam diye. Ne demekti bunlar? Ne anlama geliyordu? Yalan olmalıydı, gerçek olamazdı. Bu denli bilgi benden saklanamazdı. Doğru değildi saklanması. Ailemin katilinin kim olduğunu benden saklanması doğru değildi.

Eğer ailemin katili babasıysa o zaman...

Beni babası evine götürmüştü. O zaman Yıldız abla ve Gökalp uzun süredir beni tanıyordu. Benimle ilgilenen genç kız Yıldız abla, erkek çocuk ise Gökalptı. Tüm içtenlikle yeniden görmek istediğim insanlardı onlar. Nasıl bu kadar süre bunu saklaya bilmişlerdi?

Saklı sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin