8. Bölüm

233 19 1
                                        

Ertesi sabah resmen felaketti. D bloğu aylaklarla sarılmıştı. Silah sesine uyandım, koşarak D bloğa gittim. Elime ilk geçen şeyle aylakların üzerine atladım. Ekibin geri kalanı da çoktan gelmişti. Olabildigince hızlı şekilde aylakları öldürdük.

  Üst kattaki hücrelere çıktığımızda bir aylak Glenn'in üzerine atladı. Bu sefer onu Daryl kurtardı. Onlar aylakla boğuşurken en son hücredeki aylağı gördüm. Bıçağı kafasına saplayıp yere serdim.

"Beyler... Buna bakmak isteyebilirsiniz"

  Üçü de benden tarafa geldi. Uyurgezer cocuğun hiç ısırılmadan dönüştüğünü fark ettik. Ufak bir münakaşadan sonra tahmini olarak bir hastalık sebebiyle bu insanların öldüğü kararina vardık.

"Yakın zamanda domuzlardan birisi de aniden hastalanıp ölmüştü" dedi Rick.
"Domuz yetiştirmenin iyi fikir olmadığını söylemiştim"
"Bunu dininin gerekçesi yüzunden öyle demiştin, ukala"
"Demek ki benim dinim bir şey biliyormuş" yan gözle Daryl'a bir bakış attım.
"Bunu daha sonra konuşuruz. Öncelik başka hastalık bulaşan varsa onlarla ilgilenmek ve karantina olusturmak."

  Hepimiz buna onay verdik. İnsanları bilgilendirip cesetleri kefenler gibi beze sardık. Hepsini gömecektik.

  Daryl'a göz ucuyla baktım. Beni umursamıyor gibi davranıyordu. Çok aldırış etmedim ama eğer bu umursamaz tavırları tenhada da devam ederse amel defterini dürmeye hazırdım.

  Cesetler gömülmeden önce konsey tekrar toplanmıştı. Bir şeyler konuşuyorlardı. Ben çok müdehale etmek istemedim. Konsey üyesi değildim sonuçta. Dışarıda toplantının bitmesini bekledim. Ben dışarıda beklerken Tyreese ve Karen önümden geçtiler. Karen'ın öksürüğü konsey üyelerinin dikkatini çekmişti anlaşılan.

"Nereye gidiyorsunuz?"
"Karen'ı benim hücreme götürüyordum. Biraz dinlenmesi için"
"Karen hastalığın olduğu bloktaydı ayrıca Judith hâlâ c blokta ve onun bağışıklığı herkesten düşük" dedi Hershel.
"Ama..."
"Aması yok Tyreese. Çocukların ve sağlıklı olanların iyiliği için Karen'ı karantinaya almamız gerek"
"Pekâlâ"
"Senden başka hasta olan var mıydı Karen?" Dedi Hershel tekrardan lafa girerek.
"Benden ayrı d bloktaki David de öksürüyordu."
"Onunla Caleb ilgilenecek. Siz lütfen odalarınıza geçin."

  Herkes Hershel'ı dinleyip verilen görevlere yöneldi. Ben de omuz silkip bahceye yöneldim. Daryl ve Carol geride bir şeyler konuşuyorlardı.
 
  Hızlıca odamdan eldiven ve maskemi aldım. Mezarların olduğu tarafa doğru adımlamaya ve kefenlenmis olan bedenleri omzumda taşımaya başladım. Omzum eskisi kadar ağrımasa da yine de çok yüklenince ağriyordu ama acıya o kadar çok alışmıştım ki sinek ısırığı gibi geliyordu.

  Cesedi yavaşça yere koyup maskemi indirdim. Bir iki soluk aldıktan sonra kürekle kazmaya başladım. Havanın sıcaklığı bir yandan bir yandan da maske takmak beni bunaltmıştı. Çukur kazma işini bitirdikten sonra çukurun içine oturup maskemi indirdim.

  Daryl elinde başka bir cesetle geliyordu. Kafa sallayıp selam verdi. Ben de kafa salladım. Cesedi yavaşça yere koyup bana yaklaştı.

"Sen de mi ölenlere özendin?"
"Evet. Öldükleri için kafaları rahat çünkü"
"Ölmek mi istiyorsun cidden?"
"Ölmek istiyor olsaydım birincisi burada olmazdım ikincisi senden hoşlandığımı söylemezdim."
"Mezara götürecektin yani o bilgiyi?"
"Neden olmasın?" Gülüp ayağa kalktım ve ona yaklaştım. "Bugün bana soğuk gibiydin"
"Bence sen yanlış anlamışsın."
"Öyle mi dersin?"
"Evet. Sadece güne düzgün başlamadık bu yüzden sana soğuk davranmış olabilirim bilmiyorum"
"Bir daha olmasın" yanağını öpmek için yaklaşırken beni durdurdu.
"Bu neydi şimdi?"
"Eğer bende de hastalık varsa sana bulaşır. Öpme"
"Benim bünyem kuvvetlidir. Hem benden o kadar kolay, bir hastalıkla veya bir avuç aylakla kurtulamazsın" dudağının kenarını öpüp maskemi geri taktım.

  Çukurun içine tekrar girip cesedi yavaşça yerleştirdim. Sonra çukurdan çıkıp cesedin üstünü kapatmaya başladım. Daryl da bir yandan çukur kazıyordu. Çukuru tamamen toprakla kapattiktan sonra eldivenleri çıkartıp yere bıraktım. İçeri, d bloğa doğru ilerledim.

  İçeride birkaç işi hallederken Tyreese'in birilerini aradığını duydum. Bulunduğum hücreden kafamı uzatıp ona baktım.

"Sorun ne?"
"Benim acilen Rick'le konuşmam gerek."
"Onlar bahçede mezar kazıyorlar. Eğer benim yardım edebileceğim bir şey varsa..."
"Onları d bloğun arkasındaki avluya getir, hemen"

  Nedenini sormaya kalmadan koşarak geldiği yöne döndü. Ben de hızlı adımlarla Rick'i getirmek için bahçeye çıktım. Tel örgülerin oradan onlara seslendim.

"Rick! Tyreese'in senle konuşması gereken önemli bir konu varmış. Seni D bloğun arkasındaki avluda bekliyor"

  Rick ile beraber Daryl da geldi. Bana kaş göz yaptı. Ben de bilmediğimi söyleyip onları takip ettim. Tyreese'in ne hakkında konuşmak istediğini merak ediyordum.

  Avluya çıkınca şaşkınlıkla yerde yatan bedenlere baktık. İkisi de yanmış ve etraf iğrenç kokuyordu.

"Rick, sen polissin bunu kimin yaptığını bulmanı istiyorum."

  Daryl sakin şekilde Tyreese'e dokunarak konuştu. "Kimin yaptığını bulacağı-" cümlesini bitiremeden Ty, onun elini kolundan indirdi. Gözlerini ayırmadan Rick'e bakıyordu.

  Ty, sinirle Rick'e bir sey söylerken Daryl hâlâ onu sakinleştirme peşindeydi. İkinci kez onun omzuna dokununca Tyreese aniden Daryl'a döndü ve onu tutup arkasındaki çelik kapıya itekledi. Sinirle Ty'a doğru hareket ederken Daryl eliyle durmamızı söyledi.

  Sıra Rick'e gelmişti. Rick onu sakinleştirmeyi denerken bu sefer Daryl'ı tutmayı bırakıp aniden Rick'e döndü. Sertçe bir yumruk geçirdi. Carol ise Rick'i korumak için ikisinin arasına girmeyi deniyordu.

  Daryl ikisini ayırmak adına Ty'ın üzerine atlayıp onu geriye çekti. Ben nedense orada birkaç saniyeliğine donmuştum. Rick aniden toparlanıp ona saldırdı. Tyreese yere serilmişti. Bu sefer Daryl'dan önce ben hareket edip Rick'i tutup geriye çektim ve duvara itekledim.

"Rick yeter! Ty sinirinden ve üzüntüsunden sana saldırdıysa senin de ona uyup, saldırmana gerek yok. Tyrese akıllı bir adam, hatasını sonra fark edecektir ama şimdi değil."

  Onu bırakınca derin derin solumaya ve bloğun içine doğru adımlamaya başladı. Bakışlarım önce ona sonra Tyrese'e kaydı. Zavallı yere uzanmış hüngür hüngür ağlıyordu. Ona doğru yaklaşıp doğrulmasını sağladıktan sonra Tyrese hiçbir şey demeden gitti. Carol da bir iki saniye bize baktıktan sonra d bloğa girip kayboldu. Onlar gidince Daryl'a döndüm.

"Sen iyi misin?"
"Endişelenme"
"Sence endişelenmemek elde mi?"
"Bir hatun ondan kurtulmamın zor olduğunu söylemişti. Aynı şey benim için de geçerli, benden kurtulman kolay olmayacak"
"Daryllar ölmez desene sen şuna"

  Hafifçe gülümsedim ama şu anda flört etmenin sırası değildi. Gözlerim yine yerde serili olan cesetlere baktım.

"Bunları biz mi gömeceğiz?"
"Bırakta Tyrese kendisi halletsin."
"Sırtın acıyor mu peki?"
"İyiyim dedim ya"
"Emin olmak istiyorum sadece. Yaran varsa ilgileneceğim"
"Kate, cidden. İyiyim endişelenme bu kadar" alnımdan öpüp gitti.

  Peşinden adımladım. Halletmem gereken şeyler vardı. Ayrıca biraz durup sakinleşmem gerekiyordu. Yorucu bir güne başlamıştık.

Dead Outside?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin