Bir iki günlük yolun ardından geceyi ormanda bir yerde geçirme kararı aldık. Gece nöbetini Daryl ile Carol aldı. Onları gördükten ve iyi geceler diledikten sonra diğerleri ile uyumaya gittim. Sabah erkenden yola çıkacaktık.
Yolculuk umduğumuzdan iyi gidiyordu. Bob ve Sasha beraber bir oyun oynuyor, Michonne ve Carl çocuksu sohbetler ediyor. Diğerleri de birbirine destek oluyordu. Ben de vakit buldukça Daryl ile dalga geçiyordum.
"Evet mor gözlü beyfendinin keyifleri nasıl bugün?"
"İyiyim ama ava çıkmam gerek."
"Ölmeden gel."
"Söz veremem"Sırtına hafifçe vurdum ve diğerleri ile ilerlemeye devam ettim. Aradan çok zaman geçmeden bir çalı hışırtısı duyduk. Herkes silahını doğrulttu. Gelen Daryl'dı. Sırtında üç beş sincapla gelmişti.
"Teslim oluyorum"
Silahları indirip ilerlemeye devam ettik. Daryl birkaç adım Rick ile gittikten ve bir şeyler konustuktan sonra benim yanıma gelmişti.
"Verimli geçmiş."
"Evet verimli geçti ama malesef sincapları avlarken güzel bir hatunla karşılaşmadım"
"O trilyonda bir kez olur canım. Çok heveslenme yani"
"Tüh, ne üzüldüm ama" dedi.Yola devam ederken bir çığlık sesi duyduk. Birisi yardım istiyordu. Carl babasına yardım etmesi için yalvarıyordu. Rick belli süre durup düşündü.
"Ben bakmaya gidiyorum." Elimi silahlarıma atıp koşmaya başladım. Sese yaklaşınca aylakların etrafını sardığı bir kaya ve üzerinde pederin durduğunu gördüm. Kurşun harcamaya değmezdi. Silahları yerine geri koyup bıçağımı çıkartıp ıslık çaldım.
Aylakları hepimiz her yerden hallettikten sonra taşın tepesine tüneyen herifi indirdik. Korkmuşa benziyordu. Rick ile biraz konuştular ve bize ileride bir kilisesinin olduğunu söyledi. Adam papaz dahi olsa pek güvenilir birisine benzemiyordu ama yalan söylemeyi becerebilecek birisine de benzemiyordu. İlerlerken çenesi açılmıştı. Sürekli konuşuyordu.
"Bana nasıl güveniyorsunuz? Belki ileride bir kilise yok, belki bunların hepsi bir yalan ve sizi öldürüp sincaplarınızı çalacağım"
"Ha ha çok komiksin zeki çocuk fakat mümkünse sen espiri yapma olur mu?"Eugune'e sinir olduğum gibi Gabriel denen papaz tipli herife de sinir olmaya başlamıştım. Tuhaf herifler hep bizi mi bulur? Tch, her neyse. Ben sahip olduklarıma bakarım. Büyük ihtimalle bu herifte yakında ölür.
Rick'e yaklaşıp fısıldadım. Herifin boş muhabbetine katlanamayıp adımlarımı hızlandırmak ve az da olsa kafa dinlemek istiyordum. Berbat espiri anlayışı ve düşük bir çenesi vardı.
"Ben önden gidip bi kontrol edeyim. Bu herife güvenesim gelmedi"
"Dikkatli git. Daryl da gelsin istersen"
"Böyle iyiyim"Adımlarımı hızlandırdım daha sonra koşmaya başladım. Benim koştuğumu görünce sanırım beni merak ettiler arkada bir uğultu duydum. Rick'te uğultunun içinde konuşuyordu. Ben koşarak ilerlerken karşımda mezarlıklar ve bir kilise belirdi. Duraksayıp mezar taşlarına yaklaştım. Bu kilise tanıdıktı ama nereden biliyordum hiçbir fikrim yoktu.
Bir mezar taşına yaklaşıp ona yaslandım. Rick ve diğerlerinin gelmesini bekliyordum. Geniş bir araziye kurulmuş bir kilise, hiç el değmemiş gibiydi fakat çok korunaklı değildi. En azından bir iki gece kalabileceğimizi umduğum bir yerdi.
Çalılar hışırdamaya başladı. Ayak sesleri de duyuyordum. Bakışımı kiliseden ayırmadım. Bir hırlama sesi duyunca çok aldırış etmedim orta parmak kaldırdım.
"Çok komiksiniz çocuklar. O şakaya bir kez kanarım"
Hırıltılarin şiddeti artınca kafamı o yöne çevirdim ve bizim grup kadar kalabalık bir aylak grubu üzerime geliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/342311981-288-k673691.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dead Outside?
Fanfic"Fakültedeki büyük gürültünün ardından, hocaların eşliğinde sığınağa gireli nerdeyse aylar oluyordu. Profesörler de dahil olmak üzere kimse hayatta kalamamıştı. Etraftaki o büyük kaos durulduktan sonra ilk işim bir araba bulup şehri terk etmek oldu...