20. Bölüm

172 13 0
                                        

Aaron ile etrafi gezmiş ve Deanne ile görüşmemi yapmıştım. Deanne'ın iki oğlu ve eşi ile bu topluluğu sorunsuzca yönettiği açıkça ortadaydı.

Toplulugun bulunduğu yerleşke olabilidiğine temiz, düzenli ve korunaklıydı. Burada yeni bir hayat kurulabilirdi. Bunu yapabilirdik, biz de uyum sağlayıp Judith Carl ve Noah için güzel bir gelecek sağlayabilirdik. Belki de ileride sahip olacağımız ufaklıklar için de güvenli bir yerdi burası.

Yerleşkenin bahçesinde koşuşturan çocuklar ve evcil hayvanlar vardı. Hamile kadınlar, orta yaşlı ve yaşlı insanlar. Burası ne hapishane, ne Woodbury, ne de Terminus gibi değildi. Burada hayat vardı. Umut vardı. Sadece tek merak ettiğim buradaki insanlar kendilerini korumayı biliyor muydu? Olası bir aylak saldırısına veya insan saldırısına dayanabilir miydik?

Ben düşüncelere dalmışken Aaron'ın bana seslendiğini duyup kafamı sağıma çevirdim.

"Her sey yolunda mı?"
"Evet. Sadece dalmışım"
"Daryl mı?"
"Evet."
"Merak etme senin için onu ve diğerlerini buraya getireceğim. Burada güvende olacaksınız"
"Aaron. Bak geçmişte ağır şeyler yaşadık. Burada yeni bir hayat istiyoruz. Yeni insanlara uyum sağlamak elbette bizi yoracaktır ama geçmişi unutup normal bir hayat yaşamak hatta bilemiyorum. Çocuk sahibi olmak falan istiyorum ben. Judith ve Carl'ın burada güven içinde büyümesini istiyorum."
"Seni çok iyi anlıyorum Katerina. Ben de arkadaşlarını buraya getirmeyi çok isterim ama senin de bana yardımcı olman gerek."
"Nasıl?"
"İyi olduğuna dair bir kanıt sunmam gerek ki onları buraya getirmeye ikna edebileyim."
"Saçma bir soru olacak ama fotoğraf makinanız var mı?"
"Var. Elbette var"
"Onu getir. Beraber bir fotoğrafa sahip olursak eminim buna güveneceklerdir ayrıca bir de not yazarım. Hatta ben de gelirim."
"Senin biraz daha dinlenmen gerek. Şu anda durumun iyi olabilir ama-"
"Ama hâlâ susuz birisinin dinlenmesi ve yeterince beslenmesi gerekir. Bunu çok iyi biliyorum."
"Güzel. Ben kamerayı getirip geliyorum."

Aaron koşarak fotoğraf makinasını almaya gitti. Ben de bir evin önüne oturdum. Onu bekliyordum. O sırada Deanne'ın büyük oğlu yanıma geldi.

"Katerina değil mi?"
"Mhm. Sen de Steve miydin?"
"Spencer"
"Memnun oldum."
"Aramıza tekrardan hoşgeldin demek için gelmiştim."
"Teşekkürler" ellerimi inceliyordum. Şu anda Spencer ile bir iletişim kurmak istemiyordum.
"Ne zamandır dışarıdasın?"
"En başından beri"
"Güçlüsün o halde"
"Mhm aynen"

Aaron elinde kamera ile bana doğru gelmişti. Spencer'ı görünce daha da gülümsedi.

"Demek birebirde tanışma fırsatınız oldu."
" Her neyse"
"Hep bu kadar sessiz misin Katerina?" Dedi Spencer.
"Seni ilgilendirir mi?" Aaron'a doğru yaklaştım. "Kamera hazır mı?"
"Evet evet. Spencer bizi çekerse her şey tamamdır."

Spencer'ın ufak kardeşi de hemen gelmişti. Ne oluyor ya? Hiç mi kadın görmemişlerdi yoksa hep mi böylelerdi merak ettim.

"Aiden, bize katılmak ister misin? Abin bizi çekecekti"
"Neden ki?"
"Katerina'nın arkadaşlarını buraya getirmeye ikna edebilmek için. Sorun olur mu Kate?"
"Canın ne istiyorsa onu yap Aaron"

Aiden ile Aaron'un arasında durup poz vermiştim. Spencer da bizim fotoğrafımızı çekmişti. Fotoğraf çekiminden sonra onlara el sallayıp bir şey demeden yerleşkeyi kendi başıma gezmeye başladım. Zaman anca öyle geçiyordu.

Akşam geç saatte benim kalmam için bana verdikleri eve gittim. Orada çalışma odasına girip masa başına oturup mektup yazmaya başladım. Mektubu yazmadan önce de revirden aldığım serum paketini mini buz dolabından çıkartıp koluma taktım. Hâlâ yeteri kadar suya sahip değildim. Serumu taktıktan sonra ise mektubumu yazmaya başladım.

Dead Outside?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin