Ertesi gün hastaların ve ölülerin sayısı artınca Konsey tekrardan erken saatte toplanıp bir karar aldı. Daryl bir ekip kurup hapishanenin 50km doğusundaki veterinerlik fakultesine gidip ilaç almak için hazırlanmaya başladı. Ben de etrafta önemli bir iş varsa onu yapmakla görevlendirildim. Tabii bu biraz ayak işi grubuna giriyordu.
Daryl ve ekibi hazırlanırken merakla onlara yaklaştım. Daryl, Zack'in arabasını kontrol ediyordu. Elimde boş bir çanta ile ona yaklaştım.
"Kimlerle gideceksin?"
"Michonne ve Bob"
"Dikkatli gidin"
"Sen gelmeyecek misin?"
"Bu sefer değil. Burada kalıp siz gelene kadar hastalanan insanlarla ilgilenmem gerek."
"Çanta ne için?"
"Sana getirdim. İçeride unutmuşsun"
"Teşekkür ederim"Arabaya yaslanıp onun tamir edişini izledim. Odaklanmış şekilde arabayla ilgileniyordu.
"Başka diyeceğin bir şey mi var?"
"Hayır."
"Öyle durmuyorsun"
"Seni izleyemez miyim?"
"İnsanlardan çekinmiyor musun?"
"Neden ki? Herkes birisini sevebilir. Utanılıp saklanacak bir şey yapmıyoruz ki"
"İlişkimizi gizli tutmak istediğini sanmıştım."
"Nereden çıktı bu şimdi?"
"Beni hep kuytuda köşede öpüp kokluyorsun çünkü"
"Çünkü seni hep kuytu köşede yalnız buluyorum. Yanında birisi varken konuşmanızı bölmek istemem"
"Çok düşüncelisin. İleride çok üzülürsün bu yüzden"
"Hiç sanmıyorum."Doğrulup, yanına doğru yürüdüm. Ayakta dikilip bakışlarımı tamamen onun gözlerine doğrulttum. Yeşil gözleriyle bana bakıyordu.
"Ne?"
"Yok bir şey" elimi yanağına koyup iki kez hafifçe yanağına vurdum. Elimi tutup indirmeden önce avcumu hafifçe öptü.
"Biz gittiğimizde dikkatli ol. Hastalığı kapma"
"O iş bende. Siz sağlam gelmeyi başarın da ben burada seni bekliyor olacağım."Kafa sallayıp işine geri döndü. Ben de Maggie'nin yanına doğru gittim, yapabileceğim bir sey var mı onu sormak için.
"Maggie, yardım gerek mi?"
"Evet. Babam seni bekliyor onu bir görmeni isteyecektim ama Daryl ile konuştuğunuzu görünce sizi bölmek istemedim."
"Anladım." diyip hafifçe gülümsedim ama onun yüzünü hâlâ asıktı. "Glenn nasıl?"
"Hâlâ hasta. Beni korkutuyor. Ya bir şey olursa-"
"Bir şey olamayacak. Glenn güçlüdür."
"Bilmiyorum Katerina. Her şey o kadar güzel giderken bir anda bunları yaşamış olmamız kabus gibi geliyor bana"Bir şey demeyip kollarımı açtım. Bana sıkıca sarıldı. Ellerimle saçlarını okşadım.
"Elimden ne geliyorsa Glenn ve diğerleri için yapacağım. Boşuna tıp fakültesini bitirmedim öyle değil mi?"
Bana bakıp, her zamanki gibi dudağını hafifçe büküp, kafa salladı. Biraz yatışmışa benziyordu. Bir sey demeden yanımdan geçip gitti. Arkasından bakakaldım. Daryl da işini bitirmiş uzaktan bize bakıyordu. Uzaktan ona da bir bakış atıp Hershel'ın olduğu bloğa girdim.
"Hershel beni istemişsin. Her şey yolunda mı?"
"Senin bilgine ihtiyacım var Katerina."
"Dinliyorum"
"Daryl ve ekibi geri dönene kadar hastaların durumunu düzeltmek için doğal yollara başvurmamız gerek. Benimle ormana gelmeni isteyecektim."
"Elbette gelirim ama sen karantina bölgesinden ayrı tutulan kısımda değil miydin?" Bunu duraksayarak söyledim. Maggie ile aralarını bozmak veya onu hasta etmek istemiyordum.
"Evet fakat Caleb hasta ve şu anda hastaların ikimize de ihtiyacı var. Ormanda bulabildiğimiz ne varsa onu kaynatıp hastalara içirmemiz gerek."
"Pekâlâ ama Maggie kızarsa ben karışmıyorum size."Ayağa kalktı ve eline bir sepet alıp kapıya yöneldi. Benim önümden yürüyor, beni ormana götürüyordu. Biz giderken Daryl ve ekibinin de arabaya bindiğini gördüm. Yürürken bakışlarımı arabadan çeviremedim. Araba arkamda kalınca bakışlarımı ormana yönelttim. Herhsel ile ormanın içine girdik. Onlar da yola çoktan çıktı.
Ormanda biraz gezinip faydali otlara bakındıktan sonra hepsini sepete yerleştirip beraber hapishaneye döndük. İlk işimiz suyu kaynatmak ve ölmüş olan otları ayıklamak oldu. Ben ayıklama görevini alırken Herhsel su kaynatmaya başladı.
"Türklerin hepsi bu kadar hırslı mıdır?"
"Anlamadım?"
"Çalışkanlık, korkusuzluk, hırs, zeka... Birçok insanın sahip olmak için uzun süre uğraştığı şeylere Türkler hep sahip midir yoksa sadece sen mi böylesin?"Sorusunu duyunca gülümseyip önümdeki ölü otlari ayıklamaya devam ettim.
"Türkler korkusuz, hırslı ve özgürlük düşkünüdur evet. Hatta bu yolda kan dökmekten çekinmeyiz, ayrıca zekiyizdir de ama zekamızı hep kurnazlığa harcayınca çok gelişememiş bir ülke olduk"
"Yani bazı seyler sana has"
"Evet."
"Sana sahip olduğumuz için mutluyuz Katerina. Başlarda ne kadar bizi ürpertsen de şu anda güvenebileceğim insanlardan birisisin."Sessizliğimi koruyup hafifçe gülümsedim. Bunları duymak güzeldi. Ayıkladığım sağlam otları ona götürdüm ve sıcak suyun içine attım.
"Ben de size sahip olduğum için mutluyum."
"İyi bir kızsın." Diyip eliyle sırtımı sıvazladı. "Daryl'a iyi geldiğin de belli"Bunu duyunca utandım yüzüm yine karıncalanmaya başladı. Gözlerimi kaynayan sudan ayırıp Hershel'a baktım. İhtiyarın gülümsediğini görebiliyordum.
"Ben... Uh"
"Ona gerçekten iyi geliyorsun. 60 yıldan fazladır bu hayattayım. Tıpkı Glenn ve Maggie gibi Daryl ve sen de birbirinize iyi geliyorsunuz."Gülümseyerek kafamı önüme eğdim. Bunları bir ihtiyarın ağzından duymak güzeldi.
Kaynattığımız içecek hazır olunca hepsini büyük metal kaplara aktardık. Olduğum yerde doğrulup eldivenimi ve maskemi taktım, saçlarımı bağladım.
"Gidelim hadi."
Herhsel ile beraber D bloğuna girdik. İçecekleri dağıtıp insanların durumlarını kontrol ettik. Arada birkaç kişi çoktan ölmüştü. Hızla ölenleri başka bir yere aktardim Glenn ile. Hershel ise hastalara içecekten veriyordu.
"Glenn eğer sen yorgunsan-"
"İyiyim. Hadi şunu da halledelim"Bitkin düşmüş olmasına rağmen insanlar için çabalıyordu. Fakat onun daha çok yorulmasını istemiyordum. Maggie'nin bize emanetiydi. Ona bir şey olursa Maggie'ye nasıl anlatırdık bu durumu bilemiyorum.
Ölüleri bir kenara götürüp orada kafalarına bıçağı sapladıktan sonra heosini kefenledik. Gömülmeye hazır bekliyorlardı.
"Yardımın için teşekkür ederim Glenn. Sen git dinlen hadi. Cesetleri ben gömerim"
"Tamam."Cesetleri el arabasına koyup sarsmadan avluya çıkarttım. Her ne kadar ölü de olsalar hâlâ onlara saygı duymam gerekiyordu. Hatta bence onları el arabasında taşımam bile büyük ayıptı ama tek başıma hepsini götüremezdim el arabası olmadan.
Cesetleri avluda yavaşça yere koydum ve çukur kazmaya başladım. Her çukuru kazınca bedenleri toprağa yavaşça yerleştirdim. Son ceseti de koydiktan sonra bi kenara oturdum ve maskemi indirip soluklandım. Sırtım çok ağrıyordu.
Elimi belime atıp belimi biraz itekledim. O sırada da saati kontrol etmek için elimi cebimdeki saatime attım. Havanın kararmasına bir saatten az kalmıştı. Daryl ve ekibi hâlâ gelmemiş, üstüne bir de Carol ile Rick'te yakındaki bir kasabaya ilaç bulmak için gitmişti.
Derin bir soluk verdikten sonra yerde yatan cesetlerin üstünü kapatmak için işe koyuldum. Beklemenin bir anlamı yoktu. Zamanın geçmesi için başka şeylere odaklanmam gerekiyordu fakat bu hiçte kolay değildi. Çukurları kapatırken aklıma Daryl geliyordu. Merak ediyordum onu. 50 kilometre kadar uzaktaki yolu nasıl gidip geri dönememişlerdi? Ya da hiç mi gidememişlerdi? Peki Rick ve Carol? Gittiler ve gelmediler. Halbuki onlar daha yakın mesafeye gitmişlerdi. İnsanlarımızin gidip geri dönmemesi beni endişelendiriyordu. Hepsinin iyi olup olmadığını merak ediyordum. Bunları düşünürken çukurları kapatma işini bitirmiştim. Güneşte batmak üzereydi.
"Neredesiniz D?"
Küreği olduğum yere saplayıp elimdeki eldiveni ve maskemi indirip hapishaneye doğru ilerledim. Bloğun önündeki merdivenlere oturup diğer cebimden sigara paketime ulaştım. Paket bomboştu. Paketi alıp duvara fırlattım. Kafam öne eğikti, dirseklerimi dizlerimin üstüne koydum, ellerimi saçlarımin arasında hareket ettirip düşünüyordum. Endişelenmeye başlamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/342311981-288-k673691.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dead Outside?
Fanfic"Fakültedeki büyük gürültünün ardından, hocaların eşliğinde sığınağa gireli nerdeyse aylar oluyordu. Profesörler de dahil olmak üzere kimse hayatta kalamamıştı. Etraftaki o büyük kaos durulduktan sonra ilk işim bir araba bulup şehri terk etmek oldu...