14. Bölüm

164 11 0
                                    

  Terminus'a az bir mesafe kalmıştı. İçimde kötü bir his vardı. Oraya şu anda gitmek istemiyordum. Adımlarımı hızlandırıp Maggie'ye yetiştim.

"Mag, konuşabilir miyiz?"
"Tabi."
"Ben gelmiyorum buraya."
"Neden? Daryl ile burada bulusacağınızı sanıyordum."
"Evet ama benim içim rahat değil. Siz gidin. Belki ben size sonra katılırım"
"Ama güvende olabilecek misin?"
"Merak etme, Gece yanımda"
"Pekâlâ. Umarım yakın zamanda seni tekrar görürüz."

  Maggie ve Glenn'e sarıldım. Tırpanı Maggie'ye uzattım. "Bir aksilik olursa kullanmaktan çekinme, ağırdır ama sizi çoğu şeyden korur" "teşekkürler ama bence bu sende kalmalı."
"Siz bilirsiniz"

  Onlar Terminus'a doğru giderlerken ben grubun gerisinde kalıp bir taşın üzerine oturdum. Tırpanım hâlâ sırtımdaydı Arkalarından gidişlerini izliyordum ama içim hiçbir şekilde rahat değildi. Orada iyi şeyler olmayacaktı emindim.

  Oturduğum taştan kalkıp ormana eşya aramaya çıktım. Eski bir ev buldum. Evin içini kurcalamaya başladım. Bir dolabın üzerinde parlak bir kutu gözüme çarptı. Kutuya uzanıp içine baktım. İnanılmaz bir şey bulmustum. Son zamanlarda şansımın yaver gitmesi halis miydi? Gülüp kutudaki barettaları elime aldım.

"Bu bebekler çok iş görecek"

  Silahları belimin iki tarafına koydum. Evde başka bir şey bulamayınca dışarı çıktım. Terminus'un etrafını incelemeye karar vermiştim.

  Gezinirken bir aylakla karşılaştım. Üzerime doğru geldi. Bir anlık dikkatsilikle aylak üzerimde ben ise sırt üstü yerde uzanıyordum. Onu öldürmeyi denerken o sırada tırpanımı Terminus tellerine yakın bir yere düşürdüm. Kendimi ifşa edemezdim o yüzden çıkmayıp tırpanı orada bıraktım. Onun yerine bıçağım ile aylağı öldürdüm. Gelebilecek diğer aylaklara karşı ölen aylağın kanını pançoma sürdüm. Yavaş adımlarla bir iki tur terminus'un etrafında dolandım. Gezinirken Maggie ve diğerlerini bir tren vagonuna soktuklarını ve hiçte dost canlısı davranmadıklarını fark ettim.

"Ah, tanrım gitmemeliydiler."

  Gerildiğim için olduğum yerde gezelemeye başladım. Daryl ve diğerleri eğer buraya gelirse onlara da aynısını yapacaklardı emindim. Birkaç saat sessizce olduğum yerde durup etrafi gözetledim. Yanımdan aylaklar geçip gidiyordu.

  Neredeyse 3 saatin sonunda Daryl, Rick, Michonne ve Carl'ın üzerine kurşunlar yağdırılarak aynı vagona yönlendirildiklerini fark edince işte o zaman tepemin tası atmiştı.

  Çantamdaki eşyaları kontrol etmeye ve neler yapabileceğimi düşünüyordum. Ortalığın içinden geçmem gerekiyordu.

  Derin bir nefes alıp çantamı tamamen önüme boşalttım. Bir cift silah, bir bıçak ve pala. Hepsi buydu. Peki Rick? Rick eminim bir yere silah saklamıştır, eli boş girdi çünkü vagona.

Ayağa fırlayıp etrafta gezinmeye başladım. Gezinirken ayağıma bir kürek takıldı.

"İşte buldum sizi" küreği alıp çantanın olabileceğini umduğum her yeri kazdım. Çantayi çıkardıktan sonra yine düşünmeye başladım. Nereden başlarsam ortalık birbirine girerdi? Ah elbette... Büyük bir ses aylaklari buraya çekebilirdi ve o kargaşada grubumu kurtarabilirdim.

  Çantadaki el bombalarından birinin pimini çekip olan gücümle Terminus'a attım. Patlama sesini duyan insanlar afallamışlardı. Sese doğru geliyorlardı. O sırada koşarak Terminus'un önüne ilerledim. O koca tanka bomba atacakken bir havai fişeğin tanka doğru gittiğini fark ettim. Fiseğin çıktığı yere bakınca Carol'i gördüm.

"Carol?"
"Katerina?"

  Sevinçle birbirimize sarıldık. Yalnız olmamam iyiydi. Heleki Carol gibi güçlü birisinin burada olduğunu bilmek bana daha fazla güç veriyordu.

"Hayattasın"
"Evet tatlım."
"Peki bebek? Ty? İyiler mi haberin var mı?"
"Vakit yok. Burayi halletmeliyiz. Sonra sana her şeyi anlatırım"
"Pekâlâ."

  Arkamızdan gelen aylaklarla beraber yürumeye başladık. Carol bir binaya girdi ve nisancılari vurdu. Ben de bahçede aylaklarla beraber vagona doğru gitmeye başladım. İçten içe Terminus'u mahvetmiştik. Aylaklar her yerdeydi tek derdim şu anda grubu sağ salim buradan çıkartmaktı.

  Ben vagona yaklaşamadan üzerime kurşun sıkılmaya başlandı. Koşarak binanin kolununun arkasına saklandım. Kurşunları üzerime sıkan Rick'ti. Seslenmeyi denesem de beni duymayıp diğer aylaklara sıkmaya başladı.

  Onların çıktığını görünce koşarak ormana kaçtım. Burada durmaya biraz daha devam edersem ölecektim. Hızlı adımlarla ormana valizin gömülü olduğu yere gidip orada beklemeye başladım. Eminim buraya geri geleceklerdi.

  Yaklaşık bir 10 dakika sonra grup üyelerinin hepsi burnu kanamadan buraya gelmeyi başarmışlardı ama Rick sinirliydi. Hırslı hırslı toprağı eşeliyordu. Valizi bulamayınca sinirlenmişti anlaşılan.

"Silahları almışlar!"
"Ne yapacağız şimdi?" Dedi Glenn.

  Onlar tartışırken Gece hızla Daryl'a doğru koştu. Havlama sesini duyunca Daryl ona döndü. Sevinçle köpeği kucakladı. Ardından ağaçların arasından ben seslendim.  "Hayır, alamadılar" ağaçların arasından onlara yaklaştım. Sırtımda çanta vardı, elimdeyse silahlarım. Ağaca yaslanmış onlara bakıyordum. Enerjim yoktu, baygın bakıyordum.

  Daryl beni görünce ağlayarak bana doğru geldi. Sıkı sıkıya sarıldı. Ona sarılıp saçlarını ve yanağını öptüm.

  Biz sarılırken arkamdan Carol'da gelmişti. Ona da Rick koştu. Herkes birbirine sarılıyor, yeni üyelerse şaşkın şaşkın bize bakıyorlardı. Daryl'a sarılırken kulağına fısıldayıp onu bıraktım. Diğerleriyle de uzun bir sarılma faslından sonra onlarla ormanin içlerine yürüdük.

  Benim az önce silah bulduğum eve gelmiştik. Kapıda ise Tyreese ve minik Judith vardı. Carl ve Rick'in o an Judith'e koşuşunu görmek o kadar dokunaklıydı ki. Göz yaşlarıma engel olamadım. Herkes tastamam buradaydı. Bir aradaydı. Herkes birbiriyle konuşuyor kimimiz de yere oturmuş soluklanıyorduk.

"Daryl. Yüzüne ne oldu?"
"İyiyim güzelim. Dert etme beni"
"Kim yaptı bunu dedim sana?"
"Dün gece, sizden ayrıldıktan sonra John'un Rick'in peşinde olduğunu öğrendim. Carl'a ve Michonne'a tecavüz edip bizi öldüreceklerdi."
"Aman tanrım. Peki öldüler mi?"
"Hepsini öldürdük."
"Sizinle gelmeliydim"
"Gelmediğin daha iyi oldu. Bu şerefsizler sana bir şey yapsaydı dünyayı başlarına yıkardım."

  Gülümsedim. Daryl'ın çenesi açılmıştı. Hatta bana olan bakışları bile tamamen değişmişti. Daha sevgi doluydu. Elini yavaşça elime vurdu. Başka yöne bakınıyordu ama ne yapmak istediğini anlamıştım. Elini tuttum.

"Benim için endişelenmişsin anlaşılan"
"Evet"
"Benden kolay kurtulamazsın. İstersen bir orduyu diz önüme tek başıma hepsini yere sererim, burnum bile kanamaz"
"Ona ne şüphe" alnıma bir öpücük koymuştu.

  Rick bize dönüp boğazını temizledi. Minik Judith'i de Carl'a verdi.

"Hepimizin iyi olmasına sevindim. Fakat buradan uzaklaşıp kendimize bir yer bulmalıyız"
"Ama neresi?" Dedi Tara merakla
"Neresi olursa. Sadece Terminus'tan uzaklaşmalıyız"
"Ben yol yürümeye alışkınım nereye gitmek isterseniz giderim, siz bana sadece nereye gidileceğini söyleyin" dedim.
"Yolda giderken bunu kararlaştırırız"

   Hep beraber, ikili sıra halinde, yola koyulmuştuk yine. Uzun ve yorucu bir yolculuk bizleri bekliyordu.

"Tırpanının orada ne işi vardı?"
"Tellerin dibine düşürdüğümde sanırım onlar almışlar. Çokta mühim değil. Yenisini bulurum ben"

Yolda ilerlerken Rick Terminus yazısında minik bir değişiklik yaptı. 'sığınak yok'. Artık burasının da güvenli olmadığından emin şekilde yola çıktık.

Dead Outside?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin