Komodinin üstündeki çalar saatin üstüne basıp sustururken gözlerini zar zor açtı. Yatağında cenin pozisyonunda uyanmıştı. Sağ tarafı neredeyse hiç pozisyon değiştirmediğinden dolayı hareket ettikçe acıyordu.
Zorlukla kalktı. Bacaklarını sarkıttı ve bir süreliğine gözlerini ovuşturup kendine gelmeye çalıştı. En sonunda gözlerini açabildiğinde saatin altı yirmi olduğunu gördü.
Üzerinde hala çıkarmadığı bordo kazağı ve pantolonu vardı. Burnuna vücudundan yayılan alkol kokusu doluyordu, midesi bulandı.
Yavaşça kalkıp banyoya yöneldi. Ayrıca bu sabahki sporunu erteleyecekti, yüzünü yıkarken karar verdi.
Soyundu ve duşa girdi. Sıcak su, vücudunda dokunduğu her yeri yumuşatıp Gökçe'yi sakinleştirirken gözlerini kapattı. Durgundu ve üzgündü.
Aklı düne takılmıştı ve sadece çıkarım yapabiliyordu. Hisleri ona sevdiği adamın elinden kaydığını söylüyordu.
Duş jelinin kokusuyla rahatlamaya çalışırken telefonu çaldı fakat ilgilenmedi. Yıkanmayı bitirdiğinde bornozunu giydi ve aynanın karşısına geçti.
Yüzüne maske yapıp odaya geçti ve bugünkü giyeceği giysilerini yatağına bıraktı. Bugün fazla batmayan tatlı bir renk giyinmek istiyordu ve buna özel beyaz dar bir pantolon, altına lila rengi spor ayakkabı, üstüne de açık lila bir ipek gömlek giydi.
Maskesini çıkarma vakti geldiğinde aynaya geri döndü ve yüzünden çıkarıp geri kalanı yüzüne yedirdi. Saçlarını kurutup kremi uçlarına sürdükten sonra düz ve hafif kabarık bir hale getirdi ve önünü her zamanki gibi serbest bıraktı. Dudaklarına en sevdiği meyveli balmını sürüp odaya döndü.
Sağ kulağına daha yeni aldığı küçük kanat şeklindeki küpesini taktı. Bileğine de ucunda küçük bir top olan oldukça sade bir beyaz altın zincir taktıktan sonra çantasını aldı ve boy aynasından bir fotoğraf çekindi.
Hikayesine atar atmaz kalp bildirimleri almaya başladığında mutlu olmuştu. Yorumları okurken aşağı indi ve mutfağa girdi. Üstündeki gömleğin markasını soranları fazla gördüğünde bunun için ayrı bir hikaye atması gerektiğini fark etti.
Gömlek için de ayrı bir hikaye attıktan sonra buzdolabına döndü. Cem için kahvaltı hazırlayacaktı. Fakat onun bunların iş yerinde koktuğunu söylediğini hatırladığında duraksadı.
Belki de bir yerden almam daha doğru olur diye düşündü ve vazgeçti. Onunla birlikte yemeye karar verdi ve kendisine kahvaltı hazırlamadı. Hızlıca arabasının anahtarını aldı ve dışarı çıktı.
Yolda kenara çekip ikisi için güzel bir kahve ve patatesli poğaça aldıktan sonra yola devam etti.
Arabasını Cem'in yaşadığı rezistansın önünde bırakıp çalışana teslim ettiğinde saat yedi buçuğa gelmişti bile. Gözlüğünü kafasına takıp asansöre bindiğinde heyecanlıydı. Bu tarz sürprizleri ona nadir yapardı. Arkadaşı böyle ani misafirlerden hoşlanmadığını söylemişti ve Gökçe bunu hatırlıyordu.
Yine de kahvaltı yapmadığını bildiği için pişman değildi. İyi ki kalkıp gelmişti.
Kapıya geldiğinde tıkladı ve beklemeye başladı.
Kapı açıldığında gözleri ışıl ışıl olurken Cem'in şaşkınlığından faydalandı ve hemen içeri geçti.
"Günaydın! Bu sabah kahvaltını evine getirdim ve en sevdiğin poğaçadan aldım."
Yerini bildiği mutfağa gidip bir tabak aldı ve poğaçaları koydu. Kahvelerle birlikte tabağı da salondaki masaya götürdüğünde Cem'in yorgun ifadesi ile karşılaşmıştı. Bu durum onu endişelendirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V.V.I.P. [BxB]
ChickLit"Bu oyunun sonunda sen kadınını alacaksın, ben de erkeğimi. İkimiz de aşkımıza kavuşacağız."