"Evet size yollayacağım adrese göndereceksiniz içecekleri."
Makyaj malzemelerinin reklamlarını gözden geçirirken aynı zamanda Cem'in yükünü azaltmaya çalışıyordu. Bu ona zor gelmiyordu, aksine enerjisi yerindeydi. Cem ise teşekkür için ona sinema sözü vermişti.
Gökçe'nin aylardır beklediği film geliyordu ve Cem bunu unutmamıştı. İçindeki sevgisi arşa ulaşmış gibi hissediyordu. Sevdiceği neyi beklediğini unutmamıştı. Belki Gökçe'nin sürekli birlikte gidelim demesinin de payı vardı fakat önemli değildi.
Yanaklarına renk geldiğini hissederken Cem'in yarım kalan işine yardımcı olmanın mutluluğu ve gururunu yaşadı. Üstelik işi de iyi gidiyordu. Odasındaki Sitrin taşını eline aldı ve baktı. Kendine bol bol güzel başarılar dilerken Cem için de istediği taş aklına geldi. Gelmesine daha vardı. O gelene kadar Gökçe onun için en güzel başarıları kazanmasına yardım edecekti.
"Gökçe Bey izninizle son işleri halletmek dışarı çıkıyoruz."
Kendisiyle uzun zamandır çalışan Hande'ye döndü ve gülümsedi. Bu işi çok istediğini hatırlıyordu. Onu aldığı için hiçbir zaman pişman olmamıştı. İşin zorluğunu beraber atlattığı zamanlar aklındaydı.
"Her şeyi bilgisayardan bana yollaman yeterli canım. İşin bittiğinde oradan evine dönebilirsin."
Birbirlerine iyi akşamlar diledikten sonra Gökçe akşam dokuza kadar çalışmaya devam etti. Daha sonra odasına getirilmesini istediği giysilerini aldı ve odada hızlıca giyinip kendini hazırladı.
Aynaya geçip her zamanki mükemmel bulduğu görünüşünü düzeltti ve gülümseyerek masasının yanına geldi.
Hiç kendisini tutmasa sekerek odadan çıkacaktı fakat ulaşılmaz havasından ödün veremezdi. Ancak Cem'e verebilirdi.
Arabasına binip yola koyuldu. Verdiği eğlence uzun süredir devam eden bir projenin bitişi içindi. Başarılı olmuşlardı ve bunun için çalışanlarına güzel bir kutlama veriyorlardı. Gökçe ne projesi olduğunu iyi biliyordu ve o da bu duruma seviniyordu. Cem ona her zaman işini anlatırdı ve Gökçe de dinlerdi.
Sonunda, sen iyi bir arkadaşsın cümlesinden fazlasını duyamasa da sorun değildi.
Arabasını park edip iki katlı yerin içine girerken kısık bir müzik sesi onu karşıladı. Girer girmez ilgiyi çekmesi onu şaşırtmazken o tanıdık bir yüz aradı. Yanlarına gidip tebrik edecek ve eğlenecekti.
Cem sonradan babası ile katılıp konuşma yapacağı için beklemiyordu. En sonunda pazarlama ekibini tanıyınca gülümseyerek yaklaştı ve onları tebrik etti. Konuşup birbirlerinin durumunu sordular ve sohbete daldı.
Zaman öyle ya da böyle geçerken Gökçe içeri Nisa'nın girdiğini gördüğünde kasıldı. Eli yavaşça kulağındaki gri küpeye gidip dokundu.
Yanında daha önce hiç görmediği bir kızla gülüşüyordu. Arkasından Kaya'yı gördüğünde kaşları çatıldı. Onun da gözlerin anında kendisinde bulunca daha da gerilmişti. Birbirlerinden gözlerini anında çekerken Gökçe Cem'i gördü.
İfadesine canlılık geldi ve elini koluna atıp kendine çekti. Bunu istemsizce yaptığının farkındaydı; Nisa'yı yok saymaya çalışıyordu.
"Her şeyi hallettin mi?"
Kendisine gülümseyen Cem evet dedi ve içecekler için teşekkür etti. Özel olarak Gökçe'nin anlaştığı yerin iyi bir yer olduğunu biliyordu ve üst düzey çalışanlarına iyi hizmet verecekti.
"Sen olmasan biraz zor durumda olabilirdim."
Kolunu yavaşça çektiğini anlayınca ellerini çekti ve gülümsemeye devam etti. Saçlarını geriye atıp havasını estirmeyi ihmal etmezken gözlerini karşıya çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V.V.I.P. [BxB]
ChickLit"Bu oyunun sonunda sen kadınını alacaksın, ben de erkeğimi. İkimiz de aşkımıza kavuşacağız."