BÖLÜM 4

5.5K 421 291
                                    

Bölüm okunmaları iyi gidiyor ama oy sayıları çok az. Öbür kitabım 'BAL' içinde maalesef ki aynı şeyi yapmak zorunda kalıyorum ve oy sınırlaması koyuyorum. Yazmak için emek veriyorum ve bunun karşılığını bir oy olarak istemem hakkım bence.

Her bölüm 10 oyu geçmeden yeni bölüm gelmeyecek. Normalde yayın gününü cumartesi olarak belirledim ama haftaya kadar sınır geçilmezse beklemek durumunda kalacağım.

İyi okumalar <3

Medya: Deniz
🏍️

Bayılmadan önce son hatırladığım karşımdaki adamın kolları arasında olduğumdu...

Kapının açılma sesiyle ağrıyan göz kapaklarımı araladım. Odanın ortasında bulunan  beyaz koltukta yatıyordum. Derin bir nefes verdim. Bayılmadan önce yaşadığım dakikaları düşündükçe hala kalbim sıkışıyordu.

Kapıdan giren siyah takım elbiseli iri yarı adam bana doğru yaklaştı. Korkuyla yattığım yerden doğruldum. Elindeki yemek olan tepsiyi koltuğun üzerine bırakıp yüzüme bile bakmadan çıktı. O yemeği gerçekten yiyeceğimi düşünmemişlerdi herhalde.

İçinde ne olduğunu bilmediğim bir yemeği kaçırılmışken yemek aptallık olurdu. Yemeği yere koyup tekrar uzandım koltuğa. Gözlerimi tavana dikip düşünmeye başladım. Beni kim neden kaçırırdı ki? Rakiplerimle bile daha önce hiç kavga etmemiştim. Düşmanım olabilecek kimse yoktu.

Rakip! Tabii ya. Kesin motoruma çarpan o şerefsiz kaçırmıştı beni. Ama neden? Kimliği gizli olan adını dahi bilmediğim bir insanın benim ile ne derdi olabilirdi ki. Kafamdaki düşüncelere dalmışken kolumdaki sızı beni kendime getirdi.

Kolumun üzerindeki sargıyı yavaşça çözmeye başladım. Avucumun içinden dirseğime kadar uzanan sargı yanık olan yere yapışmıştı. Acı dolu bir iniltiyle yapışan kısmı ayırdım. Acıdan kesilen nefesimi düzenlemek için birkaç saniye müsaade ettim kendime.

Daha önce de motordan çok kez düşmüş ve bir yerlerimi incitmiştim fakat ilk kez yanmıştım. El bileğimden yukarı doğru bir karış büyüklüğünde bir yanık vardı. Kabuğu sargıyı açtığım için soyulmuş ve havayla temas ettiği içinde yanıyordu. Biraz açık kalıp kuruması en iyisi diye düşündüm ve o pis sargıyı yere attım.

Kimse hala bana ulaşamamıştı. Bu gerçekle biraz daha endişeye kapıldı beynim. Şu ana kadar zarar vermemişlerdi ama bu hiç vermeyecekleri anlamına gelmezdi. Yan odadan acı dolu bir inilti çıktığında kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdim.

Yattığım yerden kalkıp kulağımı duvara dayadım. Kemerin çıplak bir tene vurduğunda çıkardığı sesi duyduğumda gözlerimi sıkıca yumdum. Bu dünkü adamın sesiydi ve ona işkence ediyorlardı. Bütün bedenim kasıldı. Burada güvende değildim. Hem de hiç.

Kapının kilit sesini duyduğumda kafamı duvardan uzaklaştırdım ama ayakta dikilmeye devam ettim. Mavi gözlü adam girdi odaya. Önce beni inceledi, ayakta olduğum için bakışları sertleşti. Sonra gözü koluma kaydı ve sargım olmadığını gördü. Kaşları çatıldı.

Odayı inceledi yere savurduğum sargıya takıldı bakışları. Sonra ise yanında duran yenmemiş yemeğe. Artık gerçekten sinirliydi. Ellerini yumruk yapmış üzerime geliyordu. Geri kaçmadım ondan korktuğumu direk belli edersem daha da üzerime gelirdi. Dün yeterince eline koz vermiştim.

Bileğimi kavrayıp kendisine çevirdi. Yaramın kötü halde olduğunu görünce ise yüzünü buruşturdu. 'Nasıl bir aptalsın sen mikrop kapacak yaran. Yemeği de yememişsin zaten' Şaşkınlıkla ona baktım. Beni zorla buraya getirip bir de sağlığımı mı düşünüyordu. 'Bana zarar vermek istediğiniz açık. Bir de yemek yiyip kendimi riske mi atsaydım'

MOTORCU | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin