Haber kanalı açıldığında gördüğüm görüntü ile beynimden vurulmuşa dönmüştüm resmen. "Abla ne oluyor?" Aden'in sesini duyuyordum ama cevap veremedim o an. Yüzüm nasıl bir hal aldı bilmiyorum ama Aden'in sesinde telaş ve merak vardı. Dudaklarımdan yalnızca şu üç kelime dökülebildi.
"Oyuna başladı Eliz."
'Bu saatte arayan annem veya Metedir eğer ikisi de değilse bir problem olmalıydı çünkü saat bi hayli geçti' diye düşünürken arayanan tam anlamıyla Mete olması ve verebileceği en felakat haberi vermesi.
Gözlerim şaşkınlıkla etrafta dolanırken yalnızca Eliz'e bakmak istemiyodum. "Abla artık konuşacak mısın? Ne oyunu?" Mete benim telaşımın yersiz olduğunu düşünüyordu ama ilk defa aldığım tedbir hayatımızı kurtarmıştı galiba.
Evet bir gün başlayacağını biliyordum ama bu kadar büyük bir hamleyle başlaması korkunçtu , çünkü intikamını böyle almamalıydı. Açık aramalıydı ve bir mahkeme salonunda yüz yüze gelmeliydik.
Neyse ki bu duruma da küçükte olsa ihtimal verdiğim için hazırlıklıydım. Akşam toplantı olacaktı , ciddi ve önemli bir toplantı.
"Eliz daha sonra anlatacağım ablacığım , şu an değil akşam toplanırız zaten orada anlatırım ve dinlersin birtanem ama şu an değil." Aden hala uyuduğu için fısıldayarak konuşuyorduk. Eliz bu durumdan her ne kadar memnun olmasa da kafa sallayıp bıraktı. Şu an konuşabileceğimiz bir ortamda olmadığımızı o da biliyordu.
"Televizyon açık kalsın mı?" Algın beyin sorusu ile ona baktım , "Kapatabiliriz, teşekkür ederim" zoraki bir gülümseme ile önüme döndüm. Televizyonu kapattıktan sonra tekrardan sandalyesine oturdu. "Bir problem mi var?" Anlaşılan tek merak eden kişi Eliz değildi. Göz temasından kaçınan adam durumu anlamaya çalıştığından mı bilinmez tam gözümün içine bakıyordu. Yalan söylemek istemediğimden cevap vermedim .
Eliz bunu ne zaman yapsam bana kızıyordu çünkü bu yaptığımın ayıp olduğunu düşünüyordu . Haksız olduğunu da iddia edemem ama yalan söylemeye başlarsan devamı mutlaka gelecekti biliyorum. "Bir problem var mı bilmiyorum ama eminim ablam halledecektir." Algın beyin sorusunun havada kalmasını istemediğinden kaynaklı benim yerime cevap vermişti. Neyse ki Algın beyde uzatmadı başını sallayıp konuyu kapattı.
🔗
Kaç saatti bekliyorduk bu odada bilmiyordum , düşündüğüm tek şey akşam ki toplantıydı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gün ufaktan aymaya başlamıştı. Gece boyunca oda sessizdi , sessizliği bölen tek şey ara ara Aden'in sayıklamalarıydı. Bazen terledi , uyurken bir ara ağladı , bazen sadece mırıldandı ama kriz geçirmedi . Güçlü bir kız olmalıydı. Yalnızca bunun farkında değildi galiba.
Algın bey başını pencereye yaslamış orada uyuya kalmıştı , Eliz de aynı şekilde olduğu yerden biraz aşağı kayıp uyumuştu. Güya beni korumak için buraya geldi . Hafifçe gülüp Aden'e döndüm tekrardan. Yatağında kıpırdanmaya başladı , ilk başta her ne kadar kabus görüyor sansam da uyanmıştı.
Gözlerini açıp önce kendine gelmeye çalıştı bu süreçte yalnızca tavanı izledi ardından odasına göz gezdirmeye başladığında , beni fark etmesi uzun sürmedi. İlk başta tedirgin olsa da Algın beyin yanında sandalyede oturduğunu görmek onu rahatlatmıştı galiba . Yüzünde ki ifadeden bunu anlayabiliyordum. Yatağında toplanıp sırtını başlığa yasladı. Çok güzel bir kızdı. Farklı bir güzelliği vardı. Sevimli bir güzellik.
"Siz kimsiniz?" Tebessüm edip armuttan kalktım ve yanına oturdum. "Günaydın , ben komşunuzum Aden. Dün gece kriz geçirdin ve merak edip geldik , psikolog olunca seni yalnız bırakmak istemedim." Saçlarını toplayan elleri bir an şaşkınlığı ile duraksasa da uzun sürmemişti. Şaşkınlığını attığında saçlarını toplayıp biraz daha bana döndü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Münzevi
Teen FictionBaşkasının ihaneti ve günahı sizin omzunuza ne kadar yük olabilir? Benim omzuma ne kadar yük olduğunu belki sizlere anlatamam ama birisinin hatası bir hayata merhaba dedirtirken bir hayata elveda dedirtti. Münzevilerin kaderi bu muydu ? Kalabalığı...