15

12.8K 97 64
                                    

Direkt telefonuma gidip Meteyi aradım.
"Efendim yavrum " çok bekletmeden açmıştı. "Borayı ve Eliz'i alıp kafeye gelir misiniz ? Konuşmamız gereken şeyler var. " cevap vermek için biraz durdu muhtemelen Elizle yan yanaydı şuanda. "Bir problem mi var?"

"Evet bir problem var Görkem Özer anneme ve dün ki çocuklara oynayacak."

Bir şey demeden telefonu kapattı. Algın'a baktığımda gergin duruyordu. "Onu bir yolunu bulup durduracağız biliyorsun değil mi?" Bize bir şey olmasından mı korkuyordu?

"Evet biliyorum . Ben yıllardır Görkem Özer'in harekete geçmesini bekliyorum Algın , her açıdan donanımlıyız." Başını sallayıp pencereden dışarıya baktı. "Kahvaltı hazırlatmıştım hadi gidelim ben kaç gündür adam akıllı bir şey yemiyorum." Onda da durumlar farklı değildi tahminimce başını sallayıp kapıya ilerledi bende odamdaki terliklerden birisini giyip arkasından ilerledim.

Gece ki soğuktan eser yoktu güneş soğuğu kırmıştı. Enes beyi gördüğümde durup yanına ilerledim. "Günaydın Enes bey , 3 kişi daha gelecek çok geçmeden burada olurlar hızlı bir şekilde servis açabilir miyiz?" Başını sallayıp mutfağa ilerledi. Arada sesini duymasam adam konuşamıyor herhalde diye düşünürdüm.

Dışarıya çıktığımda Algın çoktan masaya oturmuştu, bende karşısına geçip oturduğumda ufaktan kahvaltıya başlamıştı. "Sen odaya geri ne zaman geldin?" Sorumla eli hava da kaldı. "Çıktıktan bir saat sonra falan herhalde." Bir saat buralarda mı dolanmıştı?

"Anladım , evden haber var mı?" Tahminimce odadan ev için çıkmıştı. Evi bir şekilde halletmemiz gerekiyordu, hem onlar için hem bizim için . Görkem Özer insanı uykuda yakalamayı sever ve buna fırsat vermek istemiyorum. "Hallettim sayılır , kendi üstümüze almamak için iki kişi ayarladım bugün evler alınacak. Taşınma şirketi de ayarladım."

"Bizim sana borcumuz ne kadar? Hatta direkt kafe tadilatını da ekle toplu ödüyeyim." Bana ters ters bakıp kahvaltısını yapmaya devam etmişti. Karşılıksız bir iyilik isteyip minnetle boğulmak istemiyorum. "Tadilatta ne istiyorsun , kafe için." Bunu hiç düşünmemiştim. Herhangi bir fikrim yoktu hali hazırda.

"Senin zevkine bırakıyorum , istediğin gibi yap sen ama" çayından bir yudum alırken Algın bana soran gözlerle bakıyordu. "Ama?"

"Ama karşılıksız kalmasını istemiyorum." Bardağını kenara bırakıp dirseklerini masaya yerleştirdim. Sol tarafımda bir hareketlenme olunca garsonlardan birisinin geldiğini fark ettim. Servisleri açtıktan sonra hızlıca geri içeriye girdi.

"Sen bana 'söz' demeden sözler verdin." Şu an beni deniyordu , konu ya Görkem Özerdi. 'Bir gün senin ailenden birisine de zarar verirse onu öldürürüm' demiştim ya 'pat diye seni bir yere çağırsam gelir misin?' demişti gideceğimi söylemiştim ya da 'bana güven demeyeceğim güvenmen için de hiçbir şey yapmayacağım ama bana güveneceksin' demiştim. Ne kadar da çok 'söz' demeden söz vermişim Algın'a.

"Nasıl yani?" Saydıklarımdan birisi için benim nabzımı yoklayacaktı. Masaya biraz daha eğilip mümkünmüş gibi daha dikkatli baktı ama yine boş duvara bakıyormuş gibi bakıyordu.

"Şöyle yani , bir gün Görkem Özer ailenden birisine zarar verirse onu öldürürüm demiştin bu benim için bir sözdü veya seni bir yere çağırdığımda gelir misin diye sorduğumda geleceğini söyledin bu da bir sözdü. Pekala bunlar minnet değil mi? Ben sana şahsi olarak güvenmesem de ailemi emanet edebilirim bunu bana teklif etmedin ama gerekirse yapacağını biliyorum, hadi gidelim demedim henüz ama dediğimde benimle geleceğine nedendir bilinmez ama eminim. Bunlar da bir emek değil mi sence? Benim de minnetim var ve müsade et senin ve ailen için bir şeyler yapalım. Evimiz taranırken kurtardığınızı ve isteksiz de olsan o gün misafir ettiğinizi de unutmadım. Unutmayacağım da."

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin