"Doğrultmazdım! Neden anlıma değil de kalbime doğrulttun bu silahı biliyor musun? Çünkü aslında sende bende ki yerinin farkındasın ve tam da kalbimde bir yerlerde olduğunu çok iyi biliyorsun. Buraya beni yenmek için değil , kendini yenmek için geldin." Sinirle başını iki yana salladı , doğru noktadaydım. Adım kadar iyi biliyordum ki doğru noktadaydım.
"Buraya senin manipülatif konuşmanı dinlemeye gelmedim. Görkem Özer'i kendi ellerinle öldüreceksin. Yoksa Zerrin'in gerçek ölümüyle yüz yüze gelirsiniz!"
Zerrin mi? Zerrin zaten ölü. Nasıl benim karşıma zaafımla gelebiliyordu? Yalnızca benim de değil hepimizin zaafıyla. Tam da bu nokta da kimseye güvenmemekte bir kere daha haklı çıkmışlığıma yandım.
"Ne saçmalıyorsun sen?" Kırgınlıkla çıkan sesime tekrardan güldü. Bu tetiği çekmeliydi. Ben saçlarımı okşayan adama değer vermiştim , silah doğrultana , alayla gülene , ağlatana değil.
"Zerrin yaşıyor. Bu söylediğime inanmayacaksın belki ama Zerrin gerçekten yaşıyor. Emin olmak ve ona ulaşmak istiyorsan bana Görkem Özer'in ölüm haberini izlettir. Benim babamın ölüm haberini izlerken nasıl hissettiğimi belki sen de anlarsın." Hayır Zerrin yaşamıyor , yalan söylüyordu. "Zerrin'in mezarına hiçbiriniz gitmediniz değil mi? Babamın bulunduğu mezarlıkla aynı mezarlıkta mezarı. Yalan söylemediğime emin olabilirsin. Haberi izlet gecesine Zerrin'i getireyim. Bir haftan var."
Kalbimin üstünde ki ağırlık namlunun çekilmesiyle kuş olup uçsa da yaptığı ve söylediği her şey misliyle yapışmıştı üstüne. Arkasına bile bakmadan gitti. O giderken ona verdiğim diğer bir söz yankılandı beynimde. 'Sana da ailene de zarar vermiş olsa yine intikamınızı alırdım.' Görkem Özer , bir sabah vakti gel demiştin. Geleceğim.
Hızlıca içeriye geçip elimi yüzümü yıkadım , kısık sesime bir çarem olmadığı için üstümü değiştirip doğrudan babamın iş yerine gitmek adına evden çıktım.
İlk defa birisine verdiğim bir değer söz konusuydu ve beni bir duvara çarpmıştı. İlk defa birisinden delicesine intikam almak isterken vazgeçmiştim ve burnumdan gelmişti. Bu vazgeçişin bana geri döneceğini hesap edememiştim. Bu hayatta neyi hesap edebilmiştim ki zaten?
Algın'ın Ağzından
Alin'in evinden çıktığımdan bu yana kendimi olabildiğince çaresiz hissediyordum. Aptal yerine koyulmuşluğumla mücadele edemiyorum. Ona inanmak tamamen benim tercihimdi. Ben kendime yenildiğim için onun kapısına gitmiştim doğru söylüyordu.
Görkem Özer'e olan nefretim her geçen saniye biraz daha artarken arabayı hızlıca , elimizde olan adamlarının yanına sürmeye başladım. Ondan kendi intikamımı almak isterdim ama Alin'in de yaptıklarının karşılığını vermesi gerekiyordu. Zerrin'i istiyorsa istediğimi vermeliydi.
Öfkem gün yüzünde olsa da içten içe hala babamın katilinin kızı olmasını istemiyordum. Ağlamıştı , normalde buna dayanamazdım ama dayanamayacağım başka bir acı bırakmışları ailece bana. O da herkes gibiydi ben abartmıştım gözümde. Düşmanların dört yanımızı sardığı bu süreçte gerçekten sevgiye denk geleceğime nasıl olur da inanmıştım?
Adamları tuttuğumuz yere geldiğimde arabayı sertçe durdurup hızlıca aşağıya indim. Her merdiven inişimde biraz daha öfkem artıyordu. Demir parmaklıkları açıp onun adamlarından birisini önüme çektim. O öfkeyle bir yumruk atmam uzun sürmemişti , bir yumruk daha ve bir yumruk daha. Yanaklarımdan süzülen her yaşta bir yumruk daha ekleniyordu. Elimin altında ki adam artık bayılacak duruma gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Münzevi
Novela JuvenilBaşkasının ihaneti ve günahı sizin omzunuza ne kadar yük olabilir? Benim omzuma ne kadar yük olduğunu belki sizlere anlatamam ama birisinin hatası bir hayata merhaba dedirtirken bir hayata elveda dedirtti. Münzevilerin kaderi bu muydu ? Kalabalığı...