30

12.7K 64 1
                                    

Algın'ın Ağzından

Önümde ki kağıda ne kadar bakarsam bakayım yetersiz geliyordu , yüz hatlarını bire bir çizsem bile onun kadar güzel görünmezdi gözüme . Çok fazla kara kalem çalışması yaptım ama ilk defa becerilerimin yetmediği noktadaydım.

Telefondan bin kere daha Alin'in fotoğrafına baksam da istediğim gibi çizemiyordum . Sinirle elimde ki kalemi bırakıp bu kağıdı da dosyaya gönderdim. Çalışma masadan kalkıp yatağıma uzandığımda , uzun zaman sonra ilk defa kendimi hafif hissediyordum.

Mezara gitmek düşündüğüm kadar da zor değilmiş. Yalnızca ilk önce bazı gerçekleri sindirmek gerekiyordu. Ben her gerçekle yüzleşebilecek kadar cesur değildim bu hayatta ve hayat yalnızca cesurları seviyordu. Ben cesur olamadığım için Tanrı galiba yanıma cesur bir kadın göndermişti.

Odamın kapısı çaldığında Aden içeriye girdi . Yattığım yerden toplanıp kendisine baktığımda kaşıyla salonu gösterdi. "Eliz ve Mete geldi." Başımı sallayıp salona ilerledim. Bu kaçıncı gelişleriydi bilmiyorum artık. Gelmeleri asla sorun değildi ama aynı konular için gelmeleri sıkmıştı. Bora da benden hemen sonra salona girdi. "Hoşgeldiniz." İkisiyle de tokalaştıktan sonra rasgele bir koltuğa oturdum.

Tekrardan dış kapı çaldığında kapıya bakmaya Bora gitmişti. Soran gözlerle Aden'e döndüğümde 'bilmiyorum' dercesine kaşlarını kaldırıp indirdi. Salona önce Derin Çağlar ardından da Bora girdi tekrardan.

Mete ve Eliz çok gelmişti bu eve ama Derin Çağlar ilk kez geliyordu aylar sonra. En son geldiğinde Aden'e bağırdığı ve Alin'e söyledikleri aklıma gelince oturduğum yerde sinirle kasıldım. "Ben aslında Mete ve Eliz'in yanına gelmiştim ama evde kimse kapıyı açmayın..."

"Kapıyı açanlara bağırmak gibi huylarınız olduğu için , açsalardı da çok bir şeyin değişeceğini zannetmiyorum ayrıca sürekli yan eve gelip hırsınıza yenik düşüp bağırıp çağırmalarınızdan rahatsız oluyoruz Derin hanım. Dünya etrafınızda dönüyor gibi davranmazsanız daha hoş olur. Bir kere daha rahatsız ederseniz polisi arayacağım gerçi siz polisten de korkmazsınız. Cevdet Soyluyu mu aramalıyız?"

Cümlesini kesip kendimce söylemek istediklerimi söylediğimde gözlerine yerleşen nefreti görmemek mümkün değildi. Nefret etmesi çok mühim bir konu değildi benim için çekineceğim bir şey yoktu. "Hiçbir şey bilmiyorsun Algın. Boyundan büyükte konuşmamanı tavsiye ederim."

"Konuşursam ne olur? Cevdet Soyluya mı şikayet edersiniz?" Derin Çağlar sinirle ayağını yere vurup Mete ve Eliz'e döndü. Burada oluşundan gerçek anlamda rahatsız olmaya başlamıştım. Alin'e sarf ettiği cümleler hiçte hoş değildi , onun kinini güdmekten asla geri kalmazdım.

"Beni iyi dinleyin , köşeye sıkıştık sayılır haberiniz olsun. Çağlar tıp merkezinin etrafında sürekli birilerinin adamları dönüyor. Artık çocuk gibi davranmayı kesin. Alin çokta önemli bir insan değil!"
Kurduğu cümleyle mümkünmüş gibi sinir kat sayım biraz daha artmıştı.

"Anne ne biçim konuşuyorsun sen! Kıza yaptıklarımız yetmiyor gibi bir de gelmişsin burada arkasından sallıyorsun. Kimin çocuk gibi davrandığı tartışılır." Eliz'in bu kadar yükselmesini beklemiyordum doğrusu. Birileri Alin'in hakkını savunmalıydı en azından bu kadarını hak ediyordu.

"Teyze ağzından çıkanı kulağın duysun! Bundan sonra kuklan gibi savurabileceğin çocuklar yok. Yolun sonunda korkacağın işlere bulaşmamayı denemeliydin. Biz bundan sonra yokuz!" Mete de Eliz'e nazaran çok daha fazla pişmanlık vardı. Bunu üç ay öncesinde de rahatlıkla görebilmiştim.

"Kapatın çenenizi! Önü ardı Cevdet soyluyla çalışacağız abartmayın!" Bora ve ben duyduğumuzu anlamaya çalışırken Eliz ve Mete daha da sinirlenmişlerdi. Gözlerim Aden'e döndüğünde başımla kapıyı gösterdim.
Bu muhabbetleri dinlemesine gerek yoktu.

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin