17

12.7K 68 61
                                    

Kafeye gelip odaya çıktığımda Algın hala uyuyordu. Kendini burada güvende hissettiğinden olsa gerek düşündüğümden daha da uzunca bir süre uyumuştu.

Yine ve yine pencerenin önüne sandalye çekip denizi izlemeye başladım. Bugün dalgalar daha da bir hırçındı sanki. Ayrı bir gürültüsü, ayrı bir sesi var gibiydi. Bana bir felaketin haberini vermeye çalışıyorlardı sanki.

İçimden bir ses bugün büyük bir kıyamet öncesinde olduğumuzu bağırıyordu , neden? Gideceğimiz yeri deli gibi merak etsem de karşılaşacağım şeyleri hesap edemediğim için olabildiğince tedirgindim.

"Günaydın" dalgınlığımı Algın'ın sesi dağıtmıştı. Gözlerimi denizden çevirip yüzüne baktım. "Günaydın mı ?" Yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirmeye çalışsam da biraz başarısız bir eylem olmuştu. "Uyanamadığım için mi sinirlendin?" Düşüncesine şaşırıp başımı iki yana salladım. Sinirli değildim ki.

"Hayır elbette , güzel bir uykuya ihtiyacın vardı. Uyandığın saatte benim için sorun değil , senin istediğin yere gideceğiz birazdan. Saat çok mu geç oldu?" Üstünde eşofman ve tişört vardı. Onu bu şekilde ikinci görüşümdü. "Gideceğimiz saatin bir sınırı yok , yetimhaneye gidelim önce oradan da benim istediğim yere geçeriz." Yerinden kalkıp banyoya doğru ilerledi.

"Ben yetimhaneye gittim geldim. Seni uyandırmak istemedim. Sen işlerini hallet ben aşağıda seni bekliyorum. " Bir şey demesini beklemeden çantamı ve masadan bir defterle kalem aldıktan hemen sonra aşağıya indim.

Enes bey yine ortalarda dolanıyordu. "Enes bey , hızlı bir şekilde üç tane tost yapar mısınız?" Yine hiç konuşmadan başını sallayıp mutfağa ilerledi. Masalardan birisine oturup Algın'ı ve tostları beklemeye koyuldum.

İsterdim ki yine ayaklarımız suda serpme bir kahvaltı yapalım ama bugün buna ayıracak pekte bir vaktimiz olduğu söylenemez. Ben artık acıkmaya başlamıştım ve eminim ki Algın da acıkmaya başlayacaktır.

"Sen bugün çok dalgınsın bir problem mi var?" Algın masanın yanında duruyordu, geldiğini bile fark edememiştim. "Hayır bir problem yok dalmışım sadece. " Algın'ın arkasından Enes beyin geldiğini görünce ayağa kalktım. "Teşekkür ederiz Enes bey , kolay gelsin."

Tosttun iki tanesini Algın'a uzattım ve yine tebessüm etmeye çalıştım. "Gidelim mi artık?" Başını sallayıp kafeden çıktı.

İçimde ki kötü his her bir geride bıraktığımız dakikada daha da artıyordu , ayaklarım geri geri gitmek istese de bir yandan da Algın'a yetişmeye çalışıyordu.

Algın'ın arabasına yerleştiğimizde gitmemiz gereken yere doğru yol aldık. "Neden beni de uyandırmadın , birlikte gidecektik. Bende çocukları görmek istiyordum." Yoldan bir kaç saniyeliğine gözlerini ayırıp bana baktı . "Bende çok durmadım , bir çocukla görüşüp çıktım. Seni uykundan etmek istemedim. Başka zaman birlikte gideriz yine olmaz mı?"

"Olur tabi , normalde de bir kişiyle mi görüşürsün yoksa bu seferlik böyle mi denk geldi?" Her ne kadar bir çocuk diye nitelendirsekte bir çocuktan daha fazlasıydı Alev. O bu şehrin nefretinde taze bir kandı.

"Bu seferlik böyle denk geldi." Sesim mırıltı halindeydi. Boğazıma yine yumru oturmuştu. Onu yanıma alıp hem eğitmek hemde doğru şekilde intikamını almasını sağlamak istedim. Benim gibi olmasın istedim o ise yalnız başına mücadele etmek istedi ve bende bir söz verdim karşısına çıkmayacağıma ve yardım etmeyeceğime dair. Umarım aldığım bu karar yüzünden bir pişmanlık daha duymazdım bu hayata karşı.

"İstediğin zaman benimle konuşabilirsin diyeceğim ama sen gelde istememeyi tercih ediyorsun. Normalde kötü müsün iyi misin pek anlayamazdım ama bugün kendini bile saklama gereksiniminde bulunuyorsun." Kendimi saklayamayacağım kadar yoğun hissediyordum her hissi.

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin