Mete gözlerini yoldan bana çevirdi cevap bekliyordu haklı olarak "İki seçenek var ya direkt öldürmeye çalıştı ki böyle bir şey varsa düşündüğüm kadar cesur değildir." Derin bir nefes aldım gözlerimi Meteden çekip tekrar yola baktım. "İkinci seçenek." İki seçenek uzun sürecek bir maratonun habercisiydi. Bunu söylesem belki de yine beni ciddiye almazdı. "İkinci seçenek de orada yaşamadığımıza emin oldu ve kendince intikam fitilini ateşe verdi. " Oyun başladı dediğimde anlatmak istediğim buydu. Babam belki bizim aramıza birisini sızdırmış olabilirdi ama biz başaramadık. Yani kısmen.
Karakolun önüne geldiğimizde yağmura çıkıp ıslanmak istedim ama bu eğlenceyi maalesef ki bugünlük kaçırmıştım. Belki yağmur devam ederse , gece çıkar biraz yürürdüm.
Arabadan inip karakolun kapısına doğru ilerledik. Tam içeri girecekken içerden çıkan kişinin tanıdık bir sima olduğunu fark etmem ile istemsiz olarak kapının biraz ilerisinde durmuştum.
Algın bey burada ne arıyordu? Kendisi yanında ki beyefendi ile konuşurken ben onlara doğru yaklaştım Mete çoktan binaya girmişti. Ne kadar da centilmen bir bey!
Kapıdan içeri girerken Algın bey ile göz göze geldik . O da en az benim kadar şaşırmış olmalıydı. Kaşını kaldırıp bir şey soracak gibi olduğunda hızlıca başımla selam verip Mete'nin yanına adımladım.
Şu an bana bir şey sormasını istemiyordum , çünkü cevap vermezdim ve benim yerime cevap verecek bir Eliz de olmadığı için koşar adımlarla uzaklaşmak en sağlıklı seçimdi benim için.
Arkamdan baktığını hissetsem de köşeyi döndükten sonra o hissiyat gitmişti . Çocukluktan bu yana koşuşuşturmanın içinde olduğumuz için birisi bizi izliyorsa ister istemez fark ediyorduk .
Baş komiserin kapısının önüne geldiğimizde derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. "Gel." İçeriye girmeden önce Meteye baktım , beni sırtımdan biraz ittirerek komiserin odasına yönlerdirdi.
"Merhaba , kolay gelsin komiserim." Ben her ne kadar tebessüm ediyorsam , komiser o kadar ciddiydi. "Merhaba, buyrun." Eliyle gösterdiği koltuğa oturdum.İçeriye girerken neyden çekiniyordum tam olarak ? Babamın oyun oynamasından mı yoksa direkt öldürmeye teşebbüs etmiş olma ihtimalinden mi ? İkinci seçenekti , buna karşı tedbir almıştım ama benim için küçük bir ihtimaldi , yapmamalıydı.
"Komiserim ben dün gece yanan evde yaşayan ailenin bir ferdiyim , illa ki araştırma olmuştur , yangının neyden çıktığı tespit edilmiştir diye düşünerek gelmek istedim." Kaşlarını havaya kaldırıp masanın üstündeki dosyaları karıştırdı. Bulmuş olmalı ki bir dosyayı çekip en üstte bıraktı. "Neyse ki şanslıymışsınız , elektrik panonuz patlamış ve bunun üstüne yangın çıkmış , siz evde yok muydunuz?"
Elektrik panosu mu patlamış ? Gülmemek için kendimi kastım, gaz kaçağı daha makuldü . Mete'nin de aklına aynı şey geldiğine emin olduğum için ona bakmadım. Annemin ciddi olun uyarı kulağımda çınlıyordu.
"Teyzemgile gitmiştik ailecek , yalnızca elektrik panosundaki sorundan kaynaklı mı yangın çıkmış yani?" Komiser sakinliğime şaşırmıştı ve rahatlığımı sorguluyordu. "Başka bir şeyden mi şüpheleniyorsunuz?" Başımı hızlı bir şekilde sağa ve sola salladım. "Hayır , yalnızca şaşırdım o yüzden soruyorum." Mete şu an amatörce yalan söylediğimi düşünüyordu muhtemelen.
"Anladım başka bir şeyden şüphelenmiyorsanız eğer imza atın ve dosya kapansın , çocuklar araştırdı her yeri didik didik ettiler ama bir şey çıkmadı." Anladığımı bildirecek şekilde başımı salladım. Dosyayı önüme uzatmıştı , daha çok beni deniyor gibi bir hali vardı . Gayet sakin bir şekilde imzalamam gereken yerleri imzalayıp dosyayı komisere geri uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Münzevi
Teen FictionBaşkasının ihaneti ve günahı sizin omzunuza ne kadar yük olabilir? Benim omzuma ne kadar yük olduğunu belki sizlere anlatamam ama birisinin hatası bir hayata merhaba dedirtirken bir hayata elveda dedirtti. Münzevilerin kaderi bu muydu ? Kalabalığı...