35

25 7 2
                                    

Arda'nın Ağzından ;

Algın'ın ısrarıyla eve gelmiştik ama neden geldiğimizi hala anlamamıştım. Gördüğüm kadarıyla direkt Aden'in odasına gitmişti. Gerçekten Alin orada yatarken buraya getireceği kadar önemli olan şey neydi bilmiyorum. Kendisi de oradan bir kere hariç hiç ayrılmayan birisiydi , ayrılmayacağını da düşünüyordum ama beni yanıltmıştı. Kapının tarafında olan hareketlilik ile gözlerimi camdan çekip kapıya döndüm.

Hayır! Gördüğüm kişiyle tüm vücudumun uyuştuğunu hissedebiliyordum. Zerrin miydi o? Değilse eğer bu kadar benzemeleri mümkün değildi. Ama o ölmüştü , ölüm haberinin geldiği günü dün gibi hatırlıyordum , acısı ise dün gibi değil şu an yaşamışım gibi tazeydi o olamazdı. "Merhaba Arda." Onun sesiydi o çocuksu sesi ve yüzü gitmişti ama nerede duysam tanırdım bu sesi.

"Biliyorum şu an kafanda binlerce şey dönüyor ama evet ben Zerrin , evet öldüğünü sandığınız Zerrin." Ağlıyordu. Canım gidiyor gibiydi normal mi? Ağlayan tek kişinin o olmadığını anlamam zaman almamıştı yanaklarımda ki ıslaklığın başka bir sebebi olamazdı. Yerimden hızlıca kalkıp onun yanına gittim benden önce o sarılmıştı. Sıkı sıkıya sarılmıştı , öyle bir sıkı sarılmıştı ki elleri günlerdir üstümde olan gömleği avuçluyordu. Ağlaması mümkünmüş gibi biraz daha şiddetlenmişti.

O buradaydı. Nasıl mümkün olduğunu hala anlamış değildim ama buradaydı. Kokusunu derince içime çekip belli belirsiz bir buse kondurdum saçlarına. Saçları upuzundu eskiden şimde ise omuzlarının bile üstünde. "Nasıl mümkün olduğunu bilmiyorum ama hoşgeldin Zerrin. İyiki geldin." Titrek sesimle mümkünmüş gibi onu biraz daha kendime çektim. Onu cam fanusa saklamak istiyordum çünkü hayat yeterince onu bizden esirgemişti.

"Zerrin sen artık geldin." Ağlamamı durduramıyordum ve burada olduğuna hala inanamıyordum. Kendini biraz geriye çekip buruk bir tebessümle bana baktı. "O getirdi beni size." Kapıya yaslanmış olan Algın'ı gösteriyordu ne zamandır oradaydı haberdâr bile değildim. O da gözleri dolu dolu bizi izliyordu. Sadece bakarak teşekkür etmiştim kendisine o da beni anlamıştı hafif bir tebessüm bahşedip 'önemi yok' dercesine başını iki yanına salladı. "Büyümüşsün." Dedi burnunu çekerek yüzünde samimi bir tebessüm vardı. "Sende büyümüşsün."

"Benim boyum hala aynı."

"Meselenin boy olmadığını ikimiz de biliyoruz Zerrin."

Hayat büyütmüştü bizi , biz hiçbir zaman yirmilerimizde gençler olamadık , hep yaşımızdan ve boyumuzdan büyük işler yaptık , yaptıklarımız da bize belki kırklarını yaşayan bir insan olgunluğu bahşetmişti ama yine de her şeye rağmen Zerrin'i bize geri getiren hayata elbette ki minnettardım.

Yılların yorgunluğu gözlerine sinmişti , nerelerdeydi? Ne yapmıştı? Yalnız mıydı? Kendisi mi kaçmıştı yoksa başkası mı kaçırmıştı ? Neler olduğunu hala bilmiyordum ve bildiğim tek şey yıllarımızın bizden kaçıp gittiğiydi. Her birimizden ayrı ayrı kaçarak uzaklaşmıştı bu yıllar. Bizi de bazen birbirimizden uzaklaştırmıştı , belki de çoğu zaman uzaklaştırmıştır. Bir kısmımız yan yanayken bile uzakmış birbirine.

Alin uyandıktan sonra bizi nasıl bir hayat bekliyordu bilmiyorum. İki seçenek vardı ya birbirimize daha sıkı tutunacağız ya da bu günlerimizi bile mumla arayacağız. Ortası yoktu , Zerrin mi olacaktı bizi bir araya getiren yoksa Alin mi emin değilim veya ikisi de yetmeyedebilirdi. İşin sonunda bir felaket olacaktı hissediyordum. Bugün veya bir gün...

"Alin iyi mi?" Belli ki Algın söylemişti. "Daha iyi olacak." Emin olmak adına gözlerime bakıyordu. "Bu bir avunma mı yoksa doktor falan mı söyledi?" İstemsizce Algın'a döndü bakışlarım çünkü doktorla o konuşmuştu. "Sen biraz fazla negatif düşünüyorsun bence Zerrin ama avunma değil doktor söyledi."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 20, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin