11

12.9K 206 76
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda annem başımdaydı , gözüm istemsiz duvardaki saatte kaydı , saat 08.12 bu da demek oluyor ki yine az uyumuştum . Tek temennimin bunun yine yıllarca süren bir süreç olmamasıydı. "Günaydın bebeğim. Nasılsın?" annemin sevecen sesi ile tebessüm edip yattığım yerden doğruldum. Sırtımı yatağımın başlığına yasladığım da annemin yorgun ve solgun yüzüne baktım. "İyiyim bebeğim , sen çok yorgun görünüyorsun hastane yoğun muydu yoksa başka bir problem mi var?" Annem başını sol omzuna doğru sarkıtıp buruk bir tebessüm ile bana baktı . "Anne neden böyle bakıyorsun bir problem mi var?" Sanki her an kuş olup veya toz olup uçacakmışım gibi bakıyordu.

"Bir problem yok bebeğim , sadece bir gün şartlar değişirse benden vazgeçer misin acaba diye düşünüyorum." Bu nasıl bir düşünceydi böyle . Şartların değişmesi değil çarkların tersine dönmesi lazımdı benim annemden vazgeçebilmem için. "Anne sabah sabah düşündüğün şeye bakar mısın?" Sorduğu soruya sinirle yatağımdan kalktım ve dolabıma ilerledim. Bugün gizli mahzene uğrayacaktım , malum babacığımın saygı değer adamlarına 'Hoşgeldiniz' dememiştik. Siyah bir tayt alıp üstüne de salaş bir tişört çıkarıp anneme döndüm odamdan çıkması gerektiğinden kaynaklı . "Şu odadan kovulmak beni üzmüyor dersem yalan olur" sesinde yapay bir alınmışlık vardı. "Ah bebeğim annem de olsan mahrem mahremdir." Tebessüm edip başını iki yana salladıktan sonra odadan çıktı.

Hızlı bir şekilde üstümü değiştirip saçlarımı topladım , arabamın anahtarını ve telefonumu da aldıktan sonra sessizce odamdan çıktım. Eliz'in peşime takılmasını istemiyordum. Tam merdivenlerden inecektim ki annemin sessini işitim. "Nere gidiyorsun sen sessizce?" Annemin kulağı mı çok iyi duyuyordu ben mi düşündüğüm kadar sessiz değildim bazen anlamıyordum. "Gizli mahzene babamın adamlarına hoşgeldiniz demeye gidiyorum." annnem anladığını belli edecek mırıltılar çıkardı. Yüzünde ki tebessüm pek hoşuma gitmese de bir şey demedim. Odasına tekrar girdiğinde, telefonumu çıkarıp Algın'a mesaj attım

Alin ÇAĞLAR

Günaydın , Görkem Özer'in adamlarının yanına gideceğim şimdi uyanıksan ve gitmek istiyorsan beş dakikaya kapıda ol.

Bahçeye çıkıp masanın üstünde ki paketten bir tane sigara çıkardım ve yaktım . Ufak adımlarla bahçeden çıkıp arabamın yanında ki kaldırıma oturdum. Uyanık mıydı acaba ?

Algın

İki dakikaya dışarıdayım .

Tam uyanık mı diye düşünürken hissetmiş gibi mesaj atmasına ne demeli? Eminim ki kendisinin de o adamlara soracak sorusu ve hesabı vardır. Kimsenin haddine değildi ailesiyle yaşadığı evi taramak sorulacak bir hesabı varsa Algın'a kendisiyle bire bir ilgilenmeliydi , bu işe ailesi karıştırılmamalıydı . Bitmek üzere olan sigaramın dumanına inat Algın'ın kokusu gelmişti burnuma . Başımı kaldırdığımda bana doğru geliyordu. "Günaydın , çok sessiz geliyordum nasıl fark ettin geldiğimi?" Kokundan!

"Günaydın , birisi bana bakıyorsa hissederim genelde." diye mırıldandım . Kokundan deseydim eğer çok farklı yerlere gidebilirdi kurduğum cümle . Başını anladığını belirtecek şekilde salladıktan sonra kaldırımda yanıma oturdu ve kendisi de bir sigara yaktı .

Üstünde siyah tişört ve siyah eşofman vardı . Kendisinin de aceleyle evden çıktığı belliydi . "Erken uyanmışsın." başımı ondan tarafa çevirdiğimde gözlerini yolda bir noktaya sabitlemiş bir şekilde durduğunu gördüm. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. "Ben yıllardır uzun ve deliksiz uyku çekmiyordum , bir kaç gündür uyuyordum bugün yine bozuldu. Sende erken uyanmışsın."

"Ya da hiç uyumamışımdır" dedi yarı alaylı yarı ciddi bir ses tonuyla . "Neden uyumadın?" sigaramı söndürüp başımı dizime yasladım ve yüzüne baktım. "Dün ki dosya da aklım ya başarısız olursak." Böyle bir şeye ihtimal bile vermiyordum. Algın'ın düşüncesiyle içim ürpermişti. "Böyle bir şey olmayacak Algın olmaması için elimden ne geliyorsa daha fazlasını yapacağım. İnsanın pazarlaması olmaz , çocuğun pazarlaması hiç olmaz."

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin