Bölüm Şarkı Önerileri;
Model : Değmesin Ellerimiz
Model : Böyle Akşamlar
Pera : Aşk Koydum Adını
Pera : Platonik
_________________________________________
Saniyeler saniyeleri kovalarken bomboş hastane koridorunda tek başıma oturmuş yoğun bakım ünitesinden birinin çıkıp bana bir şeyler söylemesini bekliyordum çaresizce. Sanırım hiç korkmadığım kadar çok korkuyordum şu an. Eğer onlara bir şey olursa kendimi asla affedemezdim. Çünkü benim suçumdu. İkisinin de çileğe alerjisi vardı doktorun dediğine göre ve ben kendi ellerimle onlara zehirlerini sunmuştum.
Titreyen ellerimi yavaşça havaya kaldırıp dakikalardır yaptığım gibi bir kez daha Allah'a yalvardım. "Ne olur onları benden alma Allah'ım."
Sesiz koridorda ayak sesleri duyulmaya başladıktan saniyeler sonra, Soner ve hemen arkasında Melek hanım ve Gökhan bey geldi. Ve hepsi de perişan görünüyordu. Arkalarından gelenleri tanımıyordum bile.
Titreyen bedenimi zorla kontrol ederek ayağa kalktım ve onlara doğru ilerledim. Tek bir şey söylemeye yüzüm yoktu. Oğulları ve torunları benim yüzümden içeride can çekişirken ben başımı dahi kaldırıp bakamazdım onların yüzüne. Biraz sonra Melek hanım bir elini omzuma koydu. Diğer eliyle ise çenemden tutup başımı yukarı kaldırdı. Ağlıyordu. Ben de ağlıyordum. Aslında herkes ağlıyordu. Ama hiç kimseden ses çıkmıyordu.
-Özür dilerim. Dedim sonunda. Ama bunları söylemek düşündüğümden çok daha zor olmuştu. Bacaklarımın daha fazla beni taşıyamayacağını anladığımda çok geçti. Tam önlerinde yere yığıldım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Artık sessizlik son bulmuştu. Hemen yere çöken Melek hanım beni tutup kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Beni suçlamıyordu hayır. Oysa hastaneye gelip de doktordan onlara ne olduğunu öğrendiğim an Soner'i aramış ve onları zehirlediğimi söylemiştim. Telefon arabaya bağlı olduğundan sesimi Melek hanımın da duyduğuna emindim ama onlar beni suçlamıyordu işte. Peki neden?
Kendimi Melek hanımın kollarından kurtarıp biraz geri çekildim.
-Benim yüzümde! Onlara bir şey olursa ölürüm ben. Dedim ve sesim yine hıçkırıklarım yüzünden kesilmişti.
Melek hanımın yanına tanımadığım ama çok tanıdık gelen bir kadın çöktü. Titreyen elini yavaşça bana uzatıp elimi tuttu.
-Yusuf karşıma geçip evleneceğini söylediğinde kızıma ihanet ettiğini düşünüp kızmıştım ona. Ama sonra seni anlattı bana. Duru için ne kadar önemli olduğunu anlattı. Kazaydı sadece. Torunumun tekrar hayata bağlanmasını sağlayan bir kadına nasıl kızabilirim ben? Dedi. Bu kadın Duru'nun ananesiydi. Bir kez daha,
-Özür dilerim. Demiştim ki iki kadında ağlayarak bana sıkıca sarıldı. Ben de titreyen kollarımı zorla kaldırıp onlara sarıldım.
Tam olarak idrak edemediğim bir sürenin sonunda yoğun bakım ünitesinin kapısı açıldı. Bir doktor arkasında ki bir kaç asistanıyla dışarı çıktı. Zorla ayağa kalkarak onlara doğru koştum. Ama dengemi kaybettiğimden Soner koluma girmek zorunda kaldı.
-Yusuf Akça ve Duru akça'nın yakınları siz misiniz?
-Evet!
-Yusuf bey ve kızının midesini yıkadık. Solunum cihazlarına bağlayarak gereken tedavileri de yaptık. Ancak çilek içeriği oldukça yüksek olan bir besin tükettiklerinden normalde gösterecekleri belirtilerin çok daha ağırını gösterdiler. Tüm bu süreçte uzun süre solunum güçlüğü çektiler. Bu da ambulansta Duru'nun iki kez Yusuf beyin 1 kez kalbinin durmasına neden olmuş. Getirildiklerinde ikisinin de durumu oldukça ağırdı. Yusuf beyin durumu şu an stabil ancak küçük Duru için maalesef ki aynısını söyleyemiyorum. Henüz çok küçük olduğundan bünyesi yediği çileklerle baş edememiş olmalı. Durumu kritik. Biz elimizden geleni yaptık. Bundan sonrası direncine bağlı. Üzgünüm. Dedi ve arkasını dönüp gitti.
![](https://img.wattpad.com/cover/315389701-288-k929768.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUĞU GÖLÜ BALESİ
Chick-LitAcının geri de kaldığı sıcacık bir aile hikayesine var mısınız? Bir baba, Dansa aşık bir kız çocuğu, Ve bir balerin... Yusuf, Duru, Ve Güneş... Huzur nedir bilir misiniz? Huzur Bir adam... Bir kadın... Bir çocuktur. Huzur derin bir nefes aldı...