10 "Beomgyu"

94 15 87
                                    

____________________

Beomgyu bir haftadır kimse ile doğru düzgün konuşmuyor hatta kimsenin yüzünü görmek istemiyordu. O gün Jay'in söyledikleri bir kere kalbine bıçak gibi saplanmıştı işte.

"Gyu! Kalk ve yemeğini ye. Açlıktan ölmene az kaldı." En çok Yeonjun onun için endişeleniyordu. Ne olduğunu da anlatmamıştı ona.

"İstemiyorum." diyebilmişti sadece.

Yeonjun onun elini tutmuş ve yanına oturmuştu.

"Gyu, ne oldu? Biri sana bir şey mi söyledi? Ne bileyim biri canını mı sıktı?"

Başını iki yana salladı. Konuşmak istemiyordu.

"Bana yalan söyleme Gyu. Biri canını sıkmış, çok belli. Biri canını sıkmasa sen 1 hafta boyunca nasıl Sherlock Yack veya Winx izlemeden durabilirsin ki?"

Bu bile Beomgyu'yu güldürmeye yetmemişti.

"Dışarı çıkmak ister misin? Karakol dışı dışarı yüzü gördüğün yok. İster misin?"

"Kaç kere hayır dememi bekliyorsun hyung?" demişti bıkkınca.

"Peki zorlamayacağım. Sadece burada olduğumu unutma. Seni dinleyeceğimi bil-"

"Biliyorum hyung. Sağ ol ama yalnız kalmak istiyorum. Sadece ihtiyacım var işte..."

"Peki." Ellerini onun ellerinden çekmiş ve odadan çıkmıştı.

....................................

"Taehyun, nerdesin?"

"Hyung önce bir merhaba deseydin... Neyse evdeyim, ne oldu?"

"Beomgyu... Son zamanlarda iyi değil. Ve artık ne yapacağımı bilmiyorum. Doğru düzgün yemek bile yemiyor."

"Ne olduğunu düşünüyorsun?"

"İçimdeki bir ses Jay ile ilgili diyor."

"O pislik... Eve gelmemi ister misin? Belki konuşmam işe yarar."

"Beni dahi istemiyor ki... Ama benim de konuşmaya ihtiyacım var. O yüzden gelsen iyi olur."

Taehyun onaylayıp telefonu kapatmıştı. Sabahtan beri değiştirmeye üşendiği pijamaları çıkarıp güzel bir şeyler giymiş ardından evden çıkmıştı.

"Anlat bakalım." Taehyun aslında ilk Beomgyu'yu görmek istiyordu. Ama Yeonjun'un dediklerinden sonra vazgeçip onun yanına gelmişti.

Yeonjun ile biraz dertleştikten sonra salona Beomgyu gelmişti. Ama öyle bir gelmişti ki Yeonjun görmese hissetmezdi...

"Gyu'm, gel bakalım buraya."

Beomgyu yavaş adımlarla Yeonjun'un yanına gidip oturmuş ve kafasını omzuna yaslamıştı.

"İyi misin?" diye çekinerek sordu Taehyun.

"Hmm." diye mırıldanmakla yetindi Beomgyu.

Yeonjun için son çare Taehyun idi. Bu yüzden onları yalnız bırakmak için tuvalete gitme bahanesiyle odasına geçmişti.

"Yalan söylemeyeceğim. Yeonjun hyung iyi olmadığını söyledi. Tam 1 haftadır... Bir şey mi oldu?" diye nazikçe sordu Taehyun.

"Boş ver."

"Nereye kadar anlatmayacaksın?" diye üsteledi Taehyun.

"Tae, cidden boş ver. Hem sen nasılsın?" Sorunlarından mükemmel bir şekilde kaçabilmek için hep kullandığı yöntemi kullanmıştı. Boş vermek.

"Pekâlâ. Ben... İyi gibiyim. Emin değilim nasıl olduğumdan."

"Dizi mevzusu mu?"

"Evet. O sahnenij çekildiği bölümden sonra dizi final olacakmış. Ve açıkçası böyle bir kapanış benim için pek alışıldık değil. Böyle bir sahneye alışık olmadığım gibi..."

Beomgyu anladığını belirtir şekilde kafasını salladı.

"Taehyun bu senin işin. Bazen istemediğimiz şeyler olur. Çünkü hayat bu, hiçbir zaman dört dörtlük bir hayat bekleyemezsin de zaten. Mesela kendimden örnek vereyim. Vaka veriyorlar olay yerine gidiyorum falan ve yerde bir ceset... İçim acımıyor mu sanıyorsun? Ama yapacak bir şey yok. Ben bu işle para kazanıyorum. Bazen de ölümün eşiğine geliyorum ama işte yapacak bir şey yok dediğim gibi. Benim işim bu ve bunun yapmak zorundayım."

Taehyun ona hak vermişti. Aslında abartılacak bir şey yoktu. Abartan da oydu.

"Yine de dizinin final olmasını istemezdim." demişti Beomgyu gülerek.

"Tatlı bir diziydi cidden."

Taehyun'un kaygısı kiss sahnesi değildi aslında. Sadece ilk öpücüğü bir kıza vermek istemiyordu...  Yanında aşık olduğu adam dururken neden bir kıza gitsin ki?

"Ve şuradaki hyunga içeri gelmesi gerektiğini söyler misin? Oradan bizi dinlediğini görebiliyorum da." deyip kapının yanına gizlenmiş Yeonjun'u göstermişti. Aslında o kadar belli olmuyordu ama Beomgyu'nun gözleri keskindi işte.

"Hyung sen salaksın." demişti Taehyun gülerek.

"Sana çekmişim." deyip dil çıkarmıştı.

"Aslında yaş gereği benim sana çekme- Neyse susuyorum." deyip ağzını sanki bir fermurmış gibi kapatmıştı.

"Sanki moralin biraz düzelmiş gibi? İşte biz buna aş- Taehyun etkisi diyoruz." Taehyun'un ona dirsek atması ile son anda kıvırmayı başarmıştı Yeonjun.

__________________

"Heeseung hyung, burada ne işin var?" Jake Beomgyu'nun odasına doğru giderken Heeseung'u görmüştü.

"Sizi ziyarete geldim. Kötü mü etmişim?" demişti dudak büzerek.

"Ben öyle bir şey mi dedim aptal? Sadece merak etmişim."

"Şaka yapıyorum geri zekalı!" demişti gülerek. Ardından beraber Beomgyu'nun odasına girmişlerdi.

"Ooo kimleri görüyorum burada? Siz gelir miydiniz ziyarete?"

"Bir uğrayayım dedim. Hem Yeonjun hyungun dediğinin aksina baya iyi görünüyorsun."

"Bir şeyleri herkese yaymayı ne kadar çok seviyor..." demişti kaşlarını çatarak.

"Ama iyiyim merak etme." diye devam etmişti.

"Sevindim. Yeni vakayla mı uğraşıyorsun."

Beomgyu evet anlamında başını sallamıştı. Tam o sırada Jake'in aklına elindeki dosyalar gelmişti.

"Birkaç ek bilgi daha buldum senin için. Muhtemelen işine yararlar."

Beomgyu dosyaları onun elinden alıp teşekkür etmişti.

"Cinayet mi yine?" diye sordu Heeseung merakla.

"Küçük bir kız kaybolmuş. İki yıldır da ortada yok. Açıkçası cinayet olabilir diye düşünüyorum ama pek de emin değilim."

"Anladım. "

Bölüm Sonu•

Geç attım sorry. Halbuki söz vermiştim... enxxlyv

×Red Hour× 2 (TaeGyu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin