×Red Hour× 2 (TaeGyu)

29 "Ayrılık"

_____________________

"Juwon ha? Bence bu konuyu Bay Daniel ile konuşmalısın. Evine birkaç günlüğüne güvenlik falan gönderir. Bunu senin için yapar emin ol." Beomgyu, Lily'ye olanları anlamıştı. O ise böyle bir çözüm bulmuştu.

"Denerim." diyerek geçiştirmişti Beomgyu.

Ardından Lily birkaç iş için odadan çıkmıştı. Beomgyu ise yeni vaka ile uğraşıyordu. Sahi ne çok vaka vardı...

Tam o anda birden telefonuna bildirim geldi.

Tae'm🐿️ kişisinden mesajınız var

Beomgyu işini bırakıp heyecanlı bir şekilde mesaj kutusuna girdi.

Tae'm🐿️

Müsait misin?

Evet.
SONUNDA CEVAP VERDİN!
Meraktan çatladım biliyor musun?
Sahi iyisin değil mi?

Hmm
Karakolda mısın?

Evet, ama müsaitim merak etme.

Şey diyecektim.

Taehyun bir anlığına ekranla bakıştı. Moralini şimdi bozamazdı. En azından karakolda iken bunu yapamazdı. O yüzden bir U dönüşü yaparak yalan söyledi.

Merak etme diye yazayım dedim.
Telefonumda sıkıntı vardı da.

İçim rahatladı...
(Görüldü)

İçeri tekrar Lily geldiğinde Beomgyu telefonunu kapatıp bir kenara koymuştu.

"Birdenbire bu mutluluk da ne böyle?" diye sordu Lily, Beomgyu'nun ışıldayan suratına bakarak.

"Sonunda yazdı!"

"Bir şeyleri bölmedim umarım." dedi kıkırdayarak.

"Hayır, çevrimdışı oldu zaten."

.................................

Sonunda kısa bir molaya girmişlerdi. Lily bir şeyler yemek için aşağı inerken Beomgyu ise odasında oturup telefondan bir şeyler izliyordu. Bir yandan da aldığı kek ile karnını doyuruyordu.

"Kore'yi özledim..."

Beomgyu kararını çoktan vermişti. İş imkanı veya ortam ne kadar iyi olursa olsun burada çalışmaya devam etmeyecekti. Orada geride bıraktığı koca bir aile vardı. -Arkadaşları onun ailesi gibiydi- Üstüne üstlük de sevgilisi...

Doya doya Korece konuşmayı da özlemişti. Bu özlemini Felix ile arada gideriyor olsa bile yine de Kore onun için başkaydı.

Beomgyu kekini bitirip çöpünü çöpe atmıştı.

Tam yerine oturacakken kapının açıldığını duydu. Lily bu kadar erken gelemezdi...

Kapıya baktığında gördüğü surat ile vücudundan soğuk terler boşaldığını hissetmeye başlamıştı.

"Hello, Beomgyu! What's up?" (Merhaba, Beomgyu! N'aber?)