01.07.2023
İyi okumalar
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
"Tüm yaptıklarından sonra hâlâ seni affetmem gerektiğini düşünmen ne kadar aptalca. Sen kim olduğunu sanıyorsun?"
Minho önünde sandalyede yatıyor olan adama bakmış, kafasını sola doğru eğerek Changbin'in sinirini ondan çıkartmasına izin vererek geriye çekilmişti.
Adam normalde oturuyordu, Minho ve Changbin ona birkaç hassas dokunuş yapana kadar kendiydi, şu an ise pek yaşıyor gibi değildi. Bilinci yok sayılırdı.
Öte yandan Chris ve Changbin iki gündür kavgalıydı ve hiç şüphesiz bundan en çok rahatsız olanlar Han, Minho ve Felix'ti.
İkisi de patlamaya hazır bir bomba gibi ortalıkta geziyor, tartışacak adam arıyorlardı. Kavganın sebebini Han dâhil kimse bilmiyorken ikisi de bunu söylemeye yanaşmıyordu.
Minho Changbin'in adamın vücuduna bıçak ve demir tellerle yaptığı sanatsal çalışmayı izlerken bir sigara yakmış, dudaklarına yasladığı sigaradan ilk nefesini alırken aklına Hyunjin gelmişti, sigarasını ona ikram edebilirdi.
Yaklaşık bir buçuk haftadır ortalarda görünmüyor olmasaydı.
Aldığı telefonla birlikte apar topar çıkıp gidişi hâlâ aklındaydı ve başına bir şey mi geldi diye sorgulamadan edemiyordu. Titreyen telefonunu cebinden çıkartırken Changbin'i kontrol etmiş, daha sonra birkaç adım uzaklaşarak telefonunun açmıştı. "Efendim bebeğim?"
"İşin bitti mi sevgilim? Seni bir yere götürmek istiyorum."
Minho birkaç adım daha atarak arkadan gelen çığlık seslerini engellemiş, küçük bir tebessümle sevgilisini dinlemişti. "Sen istersen biter, nereye gideceğiz?"
"Sürpriz, senin ilk deponun oralardayım. Beni almaya gelir misin?" Duyduğu adres yüzünden Minho'nun kalbi teklerken derin bir nefes almış, bugünün tarihini içinden tekrar etmişti. Bugün ikisi içinde kötü bir tarihti, fakat Minho yine de olumsuz düşünmemeye çalışarak küçük bir gülümsemeyle başını sallamış, etrafa bakınmıştı. "Çıkıyorum bebeğim."
Minho geriye dönüp sandalyenin üzerindeki ceketini alırken Changbin'e bakmış, fazlasıyla işine odaklanmış olduğunu görünce yakınındaki adana dönmüştü. "Ona çıktığımı söyle, işi bitince ortalığı temizleyip bara geçmesini söyle. Önemli bir şey konuşacağız."
"Emredersiniz Patron."
Minho adamı arkasında bırakırken yüzünde sakin bir ifadeyle ilerliyor, kapattığı telefonunu cebine yerleştirirken neredeyse neşeli görünüyordu.
Felix'in kendisi üzerinde engellenemez etkileri vardı, hiç şüphesiz onunla olduğu, onun sesini duyduğu zamanlarda engel olamadığı neşesi ve gülümsemesi de bunlardan biriydi. Telefonumun ekranından bugünün tercihini kontrol ederken gerginlikle dişlerini sıkmış, derin nefesler alıp vermişti.
Minho aracını çalıştırırken arabanın yan tarafına bırakmış olduğu birkaç parça eşyaya bakmış, dikiz aynasından arkasını kontrol ederek yola çıkarken gerginliğini azaltmak için kısık sesle şarkı mırıldanmıştı.
Beş dakika gibi bir süre sonra şehir merkezine yaklaşmış, ilk deposu olarak kullandığı eski yetimhanenin yıkık binasına doğru yolunu değiştirmişti.
Felix'in kendisini yetimhanenin yıkılmış bahçesinde bekleyeceğini biliyordu, önünden geçtiği bir dükkan ilgisini çekerken arabasını sağa çekmiş, durdurmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/344554107-288-k459398.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cimetière de Lee'
Fanfic{Hyunholix} Silah ticareti yapan, yüzlerce silah fabrikası olan ve her sene açık ara farkla silah satışlarında zirveye oynayan bir silah taciri; Lee Felix. Kimsenin cesaret edemeyeceği yerlere hiç zorlanmadan uyuşturucu ulaştıran, bilinen en güçlü...