01.09.2023
İyi okumalar.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Hyunjin sırtını duvara yaslamış bir şekilde ayakta dururken Minho ocağın başında, önündeki tavanın içindeki yemeği karıştırmaya devam ediyordu. Felix ise elindeki telefonla oynarken oturduğu tezgahın üzerinden bacaklarını sallıyordu, keyfi yerindeydi.
Hyunjin'in bakışları bir Minho'ya bir de Felix'e dönüyordu. İkisi birbirinden oldukça bağımsız gibi duruyor olsa da Minho ne zaman elindeki tavayı bırakıp tezgaha dönecek olsa Felix bakışlarını telefondan çekmeden Minho'ya bazı şeyler uzatıyordu. Her nasıl oluyorsa bakmadığı halde uzattığı şeyler hep Minho'nun istediği şeyler oluyordu. Hyunjin buna karşılık gülümsedi, onlara en uzak duran duvara yaslanıyordu. Sırtını yavaşça duvardan çekerken küçük adımlarla tezgaha yaklaşmıştı.
Felix'in biraz gerisinde durup belinin yan tarafını tezgaha yasladı. Kafasını sola doğru eğip Felix'in neyle uğraştığına baktı. Biriyle mesajlaşıyordu, üst üste yazdıkları onlarca mesaj arasında Hyunjin birkaç kelime okuyabilmişti sadece. Daha sonrasında Felix telefonu tek eliyle sıkıca tutarken diğer kolunu uzatıp Hyunjin'in beline sarmıştı.
Uzun boylu olanı kendisine çekerken birkaç saniye daha baktıktan sonra telefonu kenara bırakıp diğer kolunu da Hyunjin'in beline sarmış, onu kendi kucağına doğru çekmişti. Sırtını göğsüne yaslayarak saçlarına küçük bir öpücük bırakmıştı.
Hyunjin Felix'in kendisini çekmesine karşılık ona ayak uydurmuş, Felix'in aralık duran bacakları arasına girmişti. Başını geriye doğru yaslayarak Felix'in omzuna koymuş, Felix'in ellerini karnına koyarak kendi ellerini de üzerlerine yerleştirmişti.
Birkaç saniye sonra Felix tezgahta biraz daha öne kayarak çenesini Hyunjin'in omzuna koymuş, kulağına fısıldamıştı. "Telefonuma bakmaya çalışmaktan daha iyi burası değil mi?"
"Hmm evet, telefonun da ilgi çekiciydi ama."
Felix dudaklarını Hyunjin'in kulağının alt kısmına değdirmiş, küçük bir öpücük bırakmıştı. "İstersen bakabilirsin ama merakını giderecek kadar anlayamazsın zaten."
Hyunjin kendisini arkasındaki adamın insafına bırakarak gözlerini kapatmış, dudakları iki yana kıvrılmıştı. "Sen bana salak mı diyorsun yani?"
"Hayır, masum diyorum. Bildiğim kadarıyla silah satmıyordun?"
Hyunjin küçük bir kahkaha atarak başını iki yana salladı hafifçe. "Bilemezsin, belki satıyorumdur."
"Satacak olursan haber ver seninle ticarî ilişkiler kurabilirim." Hyunjin başını hafifçe yana çevirerek Felix'in yüzüne yaklaştırdı yüzünü. "Sen bırak ticareti duygusal ilişki kur benimle. Ya da direk öp. Banane senin silah ticaretinden."
Felix onun sözlerine karşılık küçük bir gülümsemeyle ona bakmıştı. "Bak onu zevkle yaparım." dedikten hemen sonra dudaklarını Hyunjin'in dudağının kenarına değdirdi. Hyunjin yüzündeki dudakların kendisine hissettirdiği sevgiye karşılık hafifçe gülümsedi, dudak kenarında oluşan çukur tam da Felix'in dudaklarıyla mükemmel bir uyum yakalamıştı.
Birkaç saniye dudaklarını Hyunjin'in yüzünde tutan Felix daha sonra geriye çekilmiş, kendilerine bakan sevgilisine dönerek gülümsemişti. "Yemekler ne alemde Bay Lee?"
Minho fırının kenarında bulunan tuşları çevirip ocağı kapatarak Felix'e ve Hyunjin'e yaklaşmış, Hyunjin'in önüne dikilerek kollarını Hyunjin'in iki yanından geçirerek Felix'in beline koymuştu. "Yemekler hazır, hatta biraz bekleyebilirler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cimetière de Lee'
Fanfiction{Hyunholix} Silah ticareti yapan, yüzlerce silah fabrikası olan ve her sene açık ara farkla silah satışlarında zirveye oynayan bir silah taciri; Lee Felix. Kimsenin cesaret edemeyeceği yerlere hiç zorlanmadan uyuşturucu ulaştıran, bilinen en güçlü...