07.07.2024
Uzun zaman olmuş gibi hissediyorum....
İyi okumalar.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Hyunjin oldukça sessiz bir şekilde beton duvarın üstünde otururken Minho önünde dizili onlarca adama bağırıyor, birinden birinin bir şey itiraf etmesini bekliyordu.
Hyunjin yorgun bakışlarla etrafa bakındı. Saat gece yarısına az kalmış olmalıydı. Cebinden telefonunu çıkarttı.
23.14
Birkaç saniyeyi düşünmek için harcadı. Felix'in kaçırılması üzerinden tam elli beş saat on dakika saat geçmişti. Kendilerinin bunu öğrenmesinin üzerinden ise elli beş saat iki dakika geçmişti.
Elli beş saat iki dakikadır ise Minho birilerini arıyor, ortalığı birbirine katıyor ve sevgilisini bulmaya çalışıyordu. Hyunjin ise yalnızca oturuyordu.
Jeongin ve Seungmin ile konuşmuştu. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Minho birilerini öldürürken o yalnızca izliyordu. Bir süre sonra Minho arkasını dönmüş, betonların üzerinde oturup kendisini izleyen Hyunjin'e doğru yürümüştü.
Normalde onu korkutmak istemediği için asla yanında getirmezdi. Hele de bu kadar öfkeliyken bu hatayı asla yapmazdı ama başka şansı yoktu. Felix'i bilinmezliğin içinde ararken Hyunjin ondan en fazla birkaç metre uzak kalabilirdi. "Gidelim."
Hyunjin Minho'nun sesiyle yavaşça başını sallarken küçük adımlarla betondan inip ilerledi. Sessizliği çok rahatsız ediciydi ama Minho'nun bunu irdeleyecek enerjisi yoktu. İkisinin de aklı tamamen Felix'teydi.
Hyunjin sessizce arabaya bindi. Minho onu bara geri götürürken arabanın içi sigara dumanı doluydu. Minho'nun endişelendiği zamanlarda çok fazla içtiğini öğrenmişti.
Minho yeni bir dal yakarken vites kolunun çevresinde ikinci boş sigara paketi duruyordu. Minho'nun kendi kendine birilerinin ismini söylemesini ve kendi kendine küfredip durmasını dinledi Hyunjin. Eğer Felix olsaydı bir noktadan sonra Minho'yu azarlar, öperek sustururdu. Hyunjin düşüncesine gülümsedi. Sonra da kendisine dönüp sessizliği bozulsun diye onu güldürmeye çalışırdı. "Felix'i özledim."
Hyunjin'in sesi o kadar masum ve kırgın çıkmıştı ki, Minho zar zor duyduğu fısıltıyla anında sessizleşmişti. Sigarasını camdan atarken arabayı sağa çekti. Yavaşça başını çevirip Hyunjin'e baktı ve endişesi yüzünden görmezden geldiği şey yüzüne sertçe çarpmıştı.
Hyunjin daha önce sevdiği kişiyi kaybetmiş biri olarak Felix'in kaçırılmasından fazlasıyla etkilenmişti. Ne yapacağını bilemeyen bir çocuğa benziyordu. Beyni yaşanan şeyleri anlamak istemiyormuş gibi boş bakışlar atıyordu etrafa. Yumrukları arasında üzerindeki Felix'in tişörtünün eteklerini tutuyordu. "Hyunjin." Minho birkaç saniye bekleyip yutkundu. Ne demesi gerektiğini tam bilemiyordu. "Sana bunları tekrar yaşattığımız için özür dilerim sevgilim."
Hyunjin başını iki yana sallayıp yanaklarına ellerini koyup kendisine yaklaşan sevgilisine baktı. "Özür istemiyorum. Ben Felix'i istiyorum." Dolu gözlerini Minho'ya çevirdi. "Lütfen Felix'i bulur musun?" Sesi çok kısıktı ve rica eder, yalvarır bir ton vardı seninde. Bu yakarışı Minho'ya değildi aslında. Felix'e zaman geçtikte zarar gelme ihtimali arttığı için Tanrıya yalvarıyordu. "Ona bir şey olmadan hemen bulamaz mısın onu? Lütfen."
"Yapacağım güzelim yapacağım." Minho başını hızla sallayıp sevgilisinin yüzünü avuçlarının arasında nazikçe tuttu. "Söz veriyorum Felix'imizi getireceğim sana."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cimetière de Lee'
Fanfiction{Hyunholix} Silah ticareti yapan, yüzlerce silah fabrikası olan ve her sene açık ara farkla silah satışlarında zirveye oynayan bir silah taciri; Lee Felix. Kimsenin cesaret edemeyeceği yerlere hiç zorlanmadan uyuşturucu ulaştıran, bilinen en güçlü...