1.0

368 47 125
                                    

10.09.2023

İyi okumalar.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Hyunjin küçük yeraltı evinden barın içine çıktıkları zaman kendisini tuhaf hissediyordu. Üzerinde kendisine biraz büyük gelen beyaz bir tişört ve belini sıkmak zorunda kalmış olduğu dizlerine gelen siyah bol bir şort vardı. Minho kendisine ayak uydurarak beyaz bir tişört ve siyah eşofman altı giymişti. Bir anda bu halde bara çıkmış olmaları ise birazcık garipti.

Yine de Hyunjin'i asıl tuhaf hissettiren Minho'nun rahat bir tavırla yanında yürümesiydi. Hyunjin kendini veya onu garip bulmuyordu. İnsanların istediği zaman istediği yerde istediği şeyi giyebileceğini biliyor ve bunu savunuyordu zaten fakat Minho'nun kendine ait bir bara, kumarhanesinin de girişi olan bir yere bu kadar basit çıkmayı kendi özgür iradesiyle yapması tuhaftı.

Onun iş arkadaşlarından birine -ki Minho'nun iş arkadaşları zaten normal insanlar olmasa gerekti- rastlamayı dert edinmeyen adama yandan bir bakış daha attı Hyunjin.

Barın çıkış kapısında Changbin ile karşılaştıkları zaman Changbin şaşırmıştı. Minho'nun ısrarla dışarı çıkmayacağım derken dışarıda olması onu fazlasıyla şaşırtmıştı. "Patron?"

Minho kendisine söylenen hitabı anında tanırken Changbin'e döndü. Onun sorgulayıcı bakışlarına karşılık elini rastgele havada salladı. "Hyunjin biraz dolaşmak istedi, dışarıda olacağım. Sen de depoya geçebilirsin belki uğrarız?"

Son kısımda bakışlarını Hyunjin'e çevirirken kendilerine ilgiyle bakan çocuğun yüzündeki samimi ilgi hoşuna gitmişti. Hyunjin kendisine sorar gibi konuştuğunu sanmış olsa da koca adamın, yüksek ihtimalle uyuşturucu satmakla ilgili olan deposuna gitmek için onun fikrini soracağını düşünmemişti.

"Hyunjin isterse."

Sorarmış.

Minho'nun belki de öylesine yaptığı şey Hyunjin'in kalbinde sıcak bir şeyler akmasına sebep olurken gülümseyerek bir çocuk gibi başını sallamıştı. "Olur, çok isterim."

Minho gülümseyerek Hyunjin'e uzanıp nazik bir hareketle onun bileğini tutmuş, yavaşça çekmişti. "Görüşürüz Changbin ya gir içeri ya git depoya boş boş bakma bana."

Azarlanmasıyla kendine gelen Changbin dalgın bir ifadeyle başını sallayarak onu onaylamış arkasını dönerek arabasına binmeye gitmişti. "Ben uluslararası bağlantı, milyon dolarlar, yeni iş ortakları diyorum gelmem diyor. Hyunjin dolaşmak isteyince koşa koşa yukarı çıkıyor yemin ediyorum anlamıyorum bu adamı."

Arabasına bindikten hemen sonra arabayla çıkacak olan patorununa öncelik verirken ön camdan yansıyan ikilinin neşeli yüzlerine baktı. Belki de Felix dışında ilk kez biriyle Felix yanında yokken bu kadar içten gülüyordu. Buna karşılık o da gülümserken başını iki yana salladı. "Ya da anlıyorum boşuna yemin etmeyim şimdi."

Minho Hyunjin'i yakınlarda bir mağazaya götürürken Hyunjin'in Felix'in yanında daha rahat olduğunu bilerek onu rahatsız hissettirecek her şeyden kaçınmaya çalışıyordu. Felix burada yoktu ve eğer dün geceki gibi çocuğu rahatsız hissettirirse günleri berbat olabilirdi.

Büyük bir alışveriş mağazasına geldikleri zaman Hyunjin yavaşça arabadan inmişti. Henüz kapıyı bile kapatmadan arkasında beliren Minho siyah bir kasketi Hyunjin'in başına yerleştirerek onu kendisine çevirdi. "Risk almayalım olur mu?"

Hyunjin'e saçlarını olabildiğince şapkanın altında tutmasını söylerken Hyunjin dediğini yapmış, güzel kırmızı tutamlarını kasketin altına toplamıştı. Daha sonra Minho'nun takıyor olduğunun bir benzeri siyah güneş gözlüğünü de almış, yüzüne yerleştirmişti. "Oldu mu?"

Cimetière de Lee'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin