0.6

406 52 16
                                    

14.07.2023

İyi okumalar,

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Hyunjin tanıdık barın önünde taksiden inerken küçük bir gülümsemeyle etrafa bakınmış, burayı nedensizce sevdiğini hissetmişti.

Aslında iki muazzam neden sayesinde sevmişti ama olsun.

Küçük adımlarla bara ilerlerken kapıdaki adamlar yine kenara çekilerek onun geçmesini beklemiş, o geçtiği anda tekrardan sıkı kontrole devam etmişlerdi.

Hyunjin uzun süredir denk gelemediği Han'ın yanına ilerlerken yorgun bir şekilde kendisini karşılayan bedene bakmış, "Berbat görünüyorsun." diyerek ona selam vermişti.

Han, gördüğü bedene karşılık gözlerini devirmiş, "Senin birkaç gece önceki dövülmüş halinden çok daha iyiyim." diye cevap vermişti.

Rastgele bir içkiyi Hyunjin'in önüne koyarken Hyunjin teşekkür ederek bardağı almış, "Minho ve Felix locadalar mı?" diye sormuştu.

Han küçük bir baş sallamasıyla onu onaylamış, "Minho hyung yukarıda." demişti. "Felix?"

"Bir toplantıya gitti, birazdan gelir galiba." Hyunjin ona tekrar teşekkür ederek bardağını da almış, locaya çıkmaya karar vermişti. "Bu arada Chris için üzgünüm, geçmiş olsun."

Han kendisine dönmeden başını sallamıştı. "Sağ ol."

Hyunjin her ne kadar devam etmek, bu Felix'in suçu değil demek istese bile uzun yıllardır arkadaş olan kişilerin arasına girmek istememişti. Üstelik biraz kaba biriydi kendisi, Han'ı üzmek istemezdi çünkü o Felix'i üzecek bir şey dememişti. Ama Changbin,

Umuyordu ki Changbin karşısına çıkmazdı, yoksa onunla Felix'i üzdüğü için kavga edebilirdi. Her ne kadar Changbin'e göre hakkı olmasa da.

Tanıdık locanın kapısını açarken birkaç gün önceyi hatırlamak yüzünde küçük bir gülümsemeye sebep olmuştu. Kardeşi buraya dönüp ortalığı karıştırmasa her şey daha farklı olabilirdi.

İçeride oturup sigara içen ve iki farklı bilgisayardan işleriyle uğraşan Minho, gelenin ya Felix ya da Hyunjin'in olduğunu bilerek kafasını kaldırmadan koltukta yanını pat patlamış, elindeki kalemi dudaklarının arasına sıkıştırarak parmaklarını klaveyede gezdirmişti.

Hyunjin küçük adımlarla Minho'nun yanına otururken Minho onun Hyunjin olduğunu adım seslerinden anlamıştı, yine de hemen ardından aldığı koku, ve gördüğü beyaz ten onu buna ikna etmişti. Felix ev dışında şort giymeyi tercih etmiyordu, ayrıca Hyunjin'in ten rengi Felix'e göre daha az beyazdı. "Üç gün sonra geldin, rekor. Araya hep birkaç hafta girerdi normalde."

Hyunjin onun taklidini yaparak kıkırdamış, Minho son birkaç tuşa bastıktan sonra bilgisayardan uzaklaşmıştı. Sanki milyon dolarlarla uğraşmıyormuş gibi özensizce bilgisayarın kapağını kapatmış, Hyunjin'e dönmüştü. "İşin önemliyse devam etseydin?"

"Boşver çok da önemli değil."

Hyunjin dediklerine gülümsemiş, "Senin kadar önemli değil demek istedin galiba?" diyerek kendinden emin bir şekilde sözde tahmin yürütmüştü.

Minho gülerek başını iki yana sallarken Hyunjin de gülmüş, birkaç saniye çocuk gibi eğlenmişlerdi. "Ben kumar için geldim. Oynamak istiyorum."

Bundan sonrası Hyunjin için çok hızlı geçmişti, olaylar bir anda beklediği sakinlikten çıkmıştı.

Oyun oynamak istediğini söylediği zaman Minho cebinden çıkarttığı bir kartı ona uzatmış, onun için ayırdığı parayı ona teslim etmişti. Daha sonra alaylı bir ifadeyle ona bakmış ve telefonunu çıkartmıştı. "Felix'i arayacağım, senin için güzel bir motivasyon hediyesi var."

Cimetière de Lee'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin