0.8

364 50 55
                                    


18.08.2023

İyi okumalar.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Felix'in odaya girer girmez sorduğu soru odadaki herkesin gerginleşmesine sebep olurken Hyunjin ellerini birleştirmiş, dikkatle parmaklarını izlemeye başlamıştı. "Hesap sorar gibi falan hızlı olmadı mı biraz?"

"Sen aynaya hiç baktın mı? Berbat durumdasın. Hyunjin seninle aynı duruma gelmeden ne kadar çok şey bilirsek o kadar kârdayız."

Jeongin gerildiğini bildiği Hyunjin'i de çekiştirerek koltuğa oturmuş, ellerini izleyip duran bedenin sol elini kucağına çekip elleri arasına almıştı, dikkatini dağıtması gerekiyordu. "Uzun ve Hyunjin'i çok yoran bir konu, o yüzden sadece onu korumanız gerektiğini bilseniz nasıl olur?"

Felix itiraz etmek dudaklarını aralayacağı esnada Minho araya girmiş, gözleriyle endişeli görünen Hyunjin'i işaret etmişti. "Tamam, bunu daha sonra Hyunjin'in ağzından dinleriz. Kimden koruyacağız onu?"

"Herkesten. Ben dışında Hyunjin'i arayan, görmek isteyen kim olursa olsun iyi bir amacı olamaz. Bir tek ben geldiğimde Hyunjin'i korumayı bırakabilirsiniz."

Minho çatık kaşlarla ona bakmış, kafasını sallamıştı. "Pekâlâ, durum ne kadar ciddi?"

Jeongin Hyunjin'in elini tutmayan boştaki eliyle kan içindeki alnını ovalarken birkaç saniye sessiz kalmıştı. "Beni bu hale getirmeleri sadece bir ön gösterim. Hyunjin'i tehdit etmek ve uyarmak için beni bu hale getirdiler. Bu halde Hyunjin'e gelip onu üzmek istemeyeceğimi düşündükleri için takip falan etmediler ama ben yine de kontrollü geldim."

"Her ne kadar kabul etmek hoşuma gitmese de adamlar beni aşıyor. Belki biriyle baş edebilirim ancak ikisi birden bana fazla gelir. Silah tüccarıysan güçlüsündür de, onu koruyabilecek misiniz?"

Felix ilk defa kendisine ciddi ciddi bir şey soran bedeni onaylamış, kafasını sallamıştı. "Güvende olacak."

Jeongin Hyunjin'e dönerek dalgın bakışlarla yeri izleyen arkadaşının omuzunu tutmuş, kendisine döndürmüştü. "Sakın sana gelen telefonları açmıyorsun, seni kandırmanın yolunu bulurlar, tuzağa çekerler. Sakın bu ikisinin güvenli dediği alanın dışına çıkmıyorsun. Anladın mı?"

Hyunjin kafasını sallayarak onu onaylamış, konuşmamıştı.

"Ben şimdi gideyim. Şu kanlardan falan kurtulayım. Olabildiğince az kişinin Hyunjin'in buradaki varlığını bilmesi gerekiyor. Çok ciddi bir sorun olmadıkça kendim gelirim ama olur da gelemeyecek halde olursam Maxin adında bir adamım var onu gönderirim."

Felix Jeongin'i onaylarken Jeongin yerinden kalkmış, endişeli bakışlarla kendisini izleyen Hyunjin'e sarılmıştı. Kanlı elini Hyunjin'in kırmızı saçlarını okşamak için kullanırken kulağına fısıldadı. "Sorun yok bebeğim, hepsi geçecek."

İnanmak istese de yapamayan Hyunjin gerginliğini belli edip Jeongin'i üzmemesi gerektiğini biliyordu. Yine de bu sadece onun kollarındayken yaşadığı bir şeydi. Jeongin'in kolları Hyunjin'in ilk ve en güvenli yeriydi, burada küçük bir çocuk olmasına kimse engel olamıyordu.

Birkaç dakika içinde Jeongin çıkıp giderken Minho da onu geçirmiş, ikili birkaç detayı daha konuşup küçük bir vedalaşma yaşamışlardı.

Minho ikisinin olduğu odaya geri dönerken, Felix'in sırtını duvara yaslamış, sağ dizini kaldırıp bükerek ayağını duvara yaslamış ve tek ayağına verdiği ağırlığını önemsemeden dikkatle Hyunjin'i izleyen halini görmüştü.

Cimetière de Lee'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin