💞 19.01.2024 💞
İyi okumalar.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Hyunjin su bardağını dudaklarından çekerken karşısında konuşan bedeni dinlemeye çalışıyordu. Kendini fazlasıyla bunalımda hissettiği için belki biraz kafasındaki sesleri susturur umuduyla Joowon'un yemek teklifini kabul etmişti fakat pek de işe yaramıyordu. "O zamandan beri de temelli dönüş yaptım işte."
"Anladım, yaşadığın hayatı bırakıp sürekli seyahat etmek zor olmuş olmalı." Hyunjin'in yüzüne bakarken gözlerini kıstı Joowon. "Gezgin hayatı yaşamak konusunda gerçek düşüncelerin bunlar mı?"
Birkaç saniye birbirlerini izleyen ikili, Hyunjin'in gülerek başını sallamasıyla göz temasını bozmuşlardı. "Hayır, aksine çok rahat ve özgür bir yaşam şekli olduğunu düşünüyorum."
"Ve böyle bir hayata başlamak için cesaretin mi yok?"
Yargılayıcı çıkmayan sesi sadece samimi bir merak içerse bile Hyunjin gözlerini devirme isteğine zor engel olmuştu. "Aslında bir süre öncesine kadar hayır, cesaretim dahil her şeye sahip olduğum halde o tarz bir hayatı erteliyordum ama evet." Gözlerini cam su bardağına yansıyan görüntüsüne odakladı. "Artık o cesarete sahip değilim."
Joowon dalgın görünen Hyunjin'i gülümseyerek izlerken ilgisini çekmek için masadaki eline dokunmuştu yavaşça. "Eğer cesarete ihtiyacın varsa sana eşlik edebilirim. En azından sen korkulacak bir şey olmadığına ve tek başına dünyayı gezebileceğin konusunda kendine güvenene dek."
Hyunjin gülümsemeye çalışarak elini çekip su bardağına uzandı. Ters davranmak istemiyordu ve durduk yere onu kırması da gerekmiyordu, bunun için de olabildiğince çabalıyordu. "Dünyayı gezmek konusunda korkularım veya cesaret eksikliğim yok. Bir süre önce beni burada tutacak çok önemli sebeplerim yoktu."
Burada sahip olduğu tek şey Jeongin'di ve o resmi olarak bir ölü olduğu için, dünyayı gezmek pek ona uygun değildi. Yine de Hyunjin'i tek başına göndermeye cesaret edemeyen oydu, eğer onun kırılmayacağını bilse Hyunjin çoktan dünya seyahatine çıkmıştı.
"Peki şimdi ne değişti?"
"Tekrardan aşkı bulmuş olmam." Gülümsemesi belki de gecenin başından beri ilk defa mükemmel bir gerçekliğe sahipken başını hafifçe sola doğru eğmişti. "Önceden beri buraya bağlayan bir şey yokmuş gibi gelirdi fakat şimdi buraya o kadar güçlü iplerle bağlanmış gibi hissediyorum ki, üstelik henüz çok kısa bir süre geçirmiş olmamıza rağmen."
Karşısındaki adamın bozulan yüz ifadesini fark etmemişti bile. "Bir süre sonra tamamen aşk sarhoşu olacağıma eminim. Bağlanma konusunda sınır tanımıyorum sanırım."
İşin dozunu kaçırdığını biliyordu. Lesha zamanında onun tüm hayatı haline gelmişken onu kaybetmek kendisini ölüden beter bir hale sokmuştu. Şimdi Lesha'nın bile öldüğünü dünyada ölümle dans eden iki adama aşık oluyordu fakat Lesha ile birlikteyken bile sahip olamadığı bir umursamazlık damarlarında kol geziyordu.
Çok mu bağlanıyordu? Umrunda değildi. Onları kaybederse öncekinden daha kötü bir hale mi gelirdi? O da umrunda değildi.
Lesha bunu hoş karşılamıyordu. Sevgilisi kilit altında tutulduğu, sevilmediği bir yaşamı olduğu için kendisine fazla bağlanmıştı ve her ne kadar bir yerde güzel hissettirse de, bir gün ayrılırlarsa Hyunjin çok zorlanacağı için bu durumdan hep çekinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cimetière de Lee'
Fanfiction{Hyunholix} Silah ticareti yapan, yüzlerce silah fabrikası olan ve her sene açık ara farkla silah satışlarında zirveye oynayan bir silah taciri; Lee Felix. Kimsenin cesaret edemeyeceği yerlere hiç zorlanmadan uyuşturucu ulaştıran, bilinen en güçlü...