03.01.2024
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°"Hayatımız çok sıradanmış gibi kendimizi daha da aksiyonun içine soktuğumuza inanamıyorum."
Hyunjin elindeki kahve bardağını dudaklarına götürürken güldü. Bir süredir yapamadıkları şeyi yapmış, Jeongin ile beraber oldukça uzak bir yerde bulunan bir yere kafa dinlemeye gelmişlerdi.
Şehir dışında bir yerlerdeydiler ve bu durumdan ikisi de memnundu. "Olsun, aksiyon bana Minho ve Felix'i verdi sonuçta. İtiraz etmem hoş olmaz."
Jeongin gözlerini devirdi. "Aptal aşık."
"Senin gibi." Jeongin'in gözlerini kıstığını ve kendisine bir şeyler fırlatmayı düşündüğünü hissetti. "Anlat hadi, neler oluyor sen ve Seungmin arasında?"
Yüzünü buruşturarak masada duran sigara paketine uzandı Jeongin. Kendisine bir dal sigara alırken çakmağını çıkartmak için deri ceketinin iç cebine uzandı. Bir çeşit mola yeri gibi bir yerde oturmuş kahve içiyorlardı. Bulundukları konum şehirler arası yolculuklar için bir dinlenme tesisi olsa da serin hava yüzünden dışarıda oturan pek kimse yoktu. "Beni araştırmış her yerde, ben onu ne ne kadar iyi tanıdığımı söyledim diye, hırs yapmış sanırım."
Çakmağını yaklaştırarak sigarasını tutuşturdu. "Bana acayip acayip şeyler gönderiyor. Geçen gün barın kapısında kucağında kiraz çiçeği tutan bir adam vardı."
"Siktir oradan kışa giriyoruz ne kiraz çiçeği?"
Omuz silkti yalnızca arkadaşı. "Nereden buldu bilmiyorum en sevdiğim çiçek olduğunu öğrenmiş de."
"Sevdiğin tek çiçek." Arkadaşını kısık bir sesle düzletirken başını hafifçe salladı Hyunjin. Kardeşini o kadar da iyi tanımıyordu, amacını ya da derdini bilmiyordu.
"İşte sorun da o zaten. Bunu benden öğrenmesini isterdim, benimle vakit geçirirken. Ben onun en sevdiği çiçeği, yol kenarında arabayla üzerinden geçtiği için dakikalarca üzüldüğü zaman öğrenmiştim. Ya da en sevdiği rengi sürekli mavi bileklikler takmasından yola çıkarak tahmin etmiştim. O birilerine soruyor, bana gelmiyor."
Kafasını sola doğru çevirdi, sigarasını dudaklarına götürerek derin nefesler aldıktan sonra başını hafifçe salladı. "İstemiyordum aslında, unutacaktım ben onu. Kendi kendini tekrar soktu hayatıma. Uyarmıştım ben onu, unutacağım seni demiştim salak gibi geriye çekilmek yerine kendini hayatıma dahil etmeye çalışıyor. Onu beklediğim onlarca yıl beni görmezken, tam her şeyi geride bırakacağım dediğimde tepeme çöküyor."
"Seungmin salak biraz, her şeye geç kalmak gibi huyları vardır. Gerçi sen benden daha iyi biliyorsun. Ama eğer ona tekrar şans verecek kadar gücün varsa, bence bu defa olacak."
"Bilmiyorum Hyunjin, cesaret edebileceğimi sanmıyorum." Hyunjin arkadaşına cesaret vermek için bir şeyler söylemek istediğinde Jeongin sigarasını söndürerek ona dönmüştü. Sanki aklından geçeni bilirmiş gibi gülümsedi ve konuyu değiştirdi. "Ee bu küçük sorunu nasıl çözeceksiniz? Minho ne düşünüyor bu konu da?"
Hyunjin omuz silkmekle yetindi. "Bilmiyorum, Minho dile getirmedi ama Felix o kadar önemsemiyor bence."
Birkaç gün önce Felix'in yeni ortağı ile kesinleşen işbirliklerini kutlamışlardı. Her ne kadar Felix en başta sinir olsa ve adamı sevmediğini hissettirse bile her ne olduysa Chris ile konuştukları özel konudan sonra adama sempatisi artmıştı ve onunla çalışmaya çok hevesli duruma gelmişti. Bell ki onu rahatsız eden bir durum yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cimetière de Lee'
Fanfiction{Hyunholix} Silah ticareti yapan, yüzlerce silah fabrikası olan ve her sene açık ara farkla silah satışlarında zirveye oynayan bir silah taciri; Lee Felix. Kimsenin cesaret edemeyeceği yerlere hiç zorlanmadan uyuşturucu ulaştıran, bilinen en güçlü...