03.10.2023
İyi okumalar.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
"Bu kazançlı günü kutlamak istemediğine emin misin Minho? Seni, Felix'i ve isterse Hyunjin'i yemeğe götürmek isterim." Barın koridorunda birkaç korumanın önünde yürüyen iki beden neşeli bir konuşma yapıyorlardı. "Bu yemeği kutlama yapmak için mi istiyorsun yoksa Beomgyu seni affetsin diye mi?"
Koyu mavi saçları, siyah takım elbisesiyle hoş görünümlü genç adam yüzünü buruşturdu. "Nereden anladın?"
"Tanrım, sevgilinin yüz ifadesinden belli. Ne yaptın da kızdırdın onu, Beomgyu önceki geldiğinde neşeli ve tatlı bir çocuktu, az önce terör estirdi resmen. Ne oldu aranızda?"
Başını hafifçe iki yana salladı mavi saçlı olan, keyfi pek yerinde değil gibiydi ve Minho kendisini cevapsız bırakmasını dert etmedi.
İkisi beraber arkadaşlarının olmaları gereken yere ilerlerken Minho'nun aklı birkaç saat önce birilerini öldürmeye giden sevgilisine kaydı, henüz gelmemişti ve yavaştan endişe etmeye başlıyordu.
Bar tezgahının önünde oturan kırmızı saçlı genç görmeyi beklediği kırmızı saçlı değildi. Gözlerini etrafta gezdirerek Hyunjin'i arasa da ne Hyunjin'i ne de Changbin'i göremedi. Taehyun, Beomgyu ve Han üçlüsüne doğru ilerleyen Yeonjun'a, sevgilisine kadar eşlik etti.
Kendisininkileri sormak için zaten Han'a ihtiyacı vardı. "Han, iki soru Hyunjin nerede? Felix dönmedi mi?" Minho'yu gördüğü anda ciddileşen Jisung başını iki yana doğru sallarken konuştu. "Dönmedi patron, Hyunjin dışarı çıktı, pek iyi görünmüyordu ama merak etme Changbin yanında."
Minho cebinden telefonunu çıkartırken Hyunjin'den gelen cevapsız aramayı görmüş, telefonu sessizde olduğu için kendisine kızmıştı. Hyunjin'in bıraktığı sesli mesajı dinlerken kapıdan giren Changbin'i fark etti. Normal şartlarda kendisinden habersiz Hyunjin'i dışarıya çıkarttığı için -ki kardeşi ve babası yüzünden Hyunjin'i herkesten saklamak istiyordu- ona kızabilirdi. Fakat Hyunjin'in telefonda oldukça yorgun gelen sesi bunu yapmasına engel olmuştu.
Changbin kendisini izleyen patronunu gördüğü anda yutkunmuş, etrafa bakınarak omuzlarını dikleştirmiş ve yavaşça Minho'ya doğru yürümüştü. Sanki her an geriye dönüp kaçacak gibiydi.
Yavaş adımlarla Minho'ya doğru geldiğinde Minho birkaç saniye onu süzdü. Daha sonra başını hafifçe sallayarak etrafına bakındı. Changbin onu bir şey demek ve dememek arasında gidip geldiğini bilecek kadar tanıyordu. Sessizce bekledi. "Teşekkür ederim, Hyunjin ile ilgilendiğin için. Onu Jeongin'e götürmeyi benim akıl etmem gerekirdi."
Changbin şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp birkaç defa dudaklarını açıp kapattı. Bunu beklemiyordu, daha çok suratına bir yumruk yemeye hazırlamıştı kendini. "Ö-önemli değil. Hyunjin'e göz kulak olmamı istemiştin."
"Hayır benim için önemli." Minho Changbin'e birkaç adım daha yaklaşıp hemen önünde durdu. Elini omzuna koyarak hafifçe sıktı ve bu defa daha içten bir şekilde baktı yıllardır arkadaşı olan çocuğa. "Göz kulak olmaktan fazlasını yaptın, benim için önemsiz değil, değerliydi. Teşekkür ederim."
Changbin birkaç saniye baktı sessizce, gözlerinden geçen parıltılar bir şey hatırladığını belli ediyordu. Changbin'in gözleri saniyelik olarak var tezgahının arkasında Yeonjun, Beomgyu ve Taehyun üçlüsüyle sohbet eden sevgilisine döndü. "Sen benim için daha fazlasını yaptın Minho."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cimetière de Lee'
Fanfic{Hyunholix} Silah ticareti yapan, yüzlerce silah fabrikası olan ve her sene açık ara farkla silah satışlarında zirveye oynayan bir silah taciri; Lee Felix. Kimsenin cesaret edemeyeceği yerlere hiç zorlanmadan uyuşturucu ulaştıran, bilinen en güçlü...