1.8

417 40 130
                                    

19.11.2023

İyi okumalar.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Hyunjin Chagbin'in kullandığı araçtan inerken söylenmeye devam ediyordu, sabahtan beri bir an olsun peşini bırakmamış olan Changbin'i, bugün Felix ve Minho'dan çok daha fazla görmüştü. "Senin ilgilenecek bir değil iki sevgilin var hâlâ benim peşimdesin düş artık yakamdan."

Changbin güneş gözlüğünü takarken omuz silkti yavaşça. "O iki sevgilimle daha uzun süre yaşayabilmek için bana verilen emirlere uyuyorum. Minho peşinden bir an bile ayrılma dedi."

Hyunjin güvensiz bir şekilde ona baktı. "Öyle mi dedi, emin misin?"

"Hayır, eğer başına bir şey gelirse beni elli farklı şekilde öldüreceğiyle ilgili tehdit de etti."

Hyunjin ona göz devirirken arkasını dönüp alışveriş merkezine doğru ilerledi. Bugün Beomgyu ile sözleştikleri filme gitmek için kendisini aramıştı Beomgyu, Hyunjin Felix'in toplantısı olduğu için iptal edilen silah çalışması yerine sinemaya gitmeye karar vermişti.

Minho önceki gün boğazını kesmiş olduğu adamın korumalarının gittikleri bir iş adamını ziyarete gitmişti ve Hyunjin ortalık fazla karışacak gerekçesiyle barda bırakılmıştı.

Beomgyu aradığı zaman Minho kendisi gelmediği için Changbin'i göndermiş, onun eşliğinde dışarıda dolaşmasını istemişti.

Biraz ileride kırmızı bir spor arabanın önünde bekleyen Beomgyu, arabaya yaslanan ve güneş gözlüğünü düzelterek bir şeyler anlatan Taehyun'u dinliyordu. Kendilerini fark ettikleri esnada güneş gözlüğünü çıkartan Taehyun, gülerek onlara seslendi. "Changbin! N'aber tatlım, görüşmeyeli nasılsın?"

Changbin'in adımları duraksarken kendisine gülen Hyunjin'e baktı. "Sanırım seni bırakıp kafama sıkarsam ne Minho'nun gazabına uğrarım ne de Taehyun'un çenesine."

Hyunjin gülerek ona uzanırken Changbin'in koluna girdi. "Abartma, yalnızca birazcık sivri dilli?"

"Abartmaymış, senin de ondan farkın olmadığı için sana normal geliyor olabilir ama bana fazla bu çocuğun çenesi."

Hyunjin Changbin'e karşılık verme ihtiyacı gütmeden onu çekiştirerek diğer ikiliye yaklaştı. "Selam."

"Selam Hyunjin! Nasılsın?" Beomgyu Hyunjin'e uzanırken ona Changbin'in kolunu bırakmasına sebep olacak şekilde sarılmış, gülümsemesini Hyunjin'e de bulaştırmıştı. "İyiyim Beomgyu, sen nasılsın? Oldukça neşeli görünüyorsun."

Taehyun yaslandığı arabadan uzaklaşırken güneş gözlüğünü kırmızı saçlarının arasına yerleştirdi. Kendisine ters ters bakan Changbin'e bir öpücük atarak Hyunjin'e uzandı. "Bana sarılmayacak mısın, haftalardır görüşmüyoruz hiç mi özlenmedim?"

Hyunjin onun sözlerine giz devirse de kısaca sarılmak da sorun görmemişti. "Ne kadar özledim bilemezsin, her gün 'Keşke Taehyun olsa da beni yine öldürse' diyorum."

Taehyun gülerek geriye çekildiğinde Hyunjin'in arkasında duran ve kendilerini tanımıyormuş gibi etrafa bakınan Changbin'in ozmuna bir yumruk attı. "Sana da selam suratsız, daha nefret dolu bak lütfen alınıyorum."  

Changbin göz devirerek yanından onun yanından geçerek önden ilerlemeye başlayan ikiliyi takip etmeye başladı. Taehyun ona hızlı adımlarla yetişirken ikisi de korumakla görevli oldukları gençlerin peşindeydi. "Yeonjun'a sinir krizi geçirtip kafana sıktırırsın diye umuyordum."

Cimetière de Lee'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin