2.2

326 48 101
                                    

06.02.2024

İyi okumalar.
____________________________

Felix arabanın arka koltuğunda oturup suçlu çocuklar gibi ellerini izleyen bedene baktı. Direksiyonu sola doğru çevirirken onun bu haliyle eğlenir gibi kendini beğenmiş bir gülümseme olmuştu dudaklarında.

Minho başını arkaya yaslamış yolu izliyordu. İlgisi tamamen dağınıktı. Felix'in kırmızı ışıkta durduğunu fark etmeden yola bakarken Felix vitesteki elini çekip sevgilisinin omzuna koymuştu. "Min, iyi misin?"

Minho Felix elini omzuna koyduğunda irkilerek ona bakmıştı. "Ha?"

"İyi misin? Bir şey mi oldu?"

Minho omuz silkmişti. "İyiyim, düşünüyorum yalnızca."

Hyunjin arka koltukta öne doğru uzanıp ikisi arasında gezdirdi bakışlarını. "Neyi?"

Minho başını hafifçe sola doğru çevirip Hyunjin'in meraklı yüz ifadesine bakmıştı. Elini arkaya doğru uzatıp burnuna hafifçe dokunup gülümsedi. "Ciddi bir şeyi değil güzelim."

Felix arabayı tekrardan çalıştırırken kısa bir bakış atmıştı Minho'ya. Sevgilisini tanıyor, kendisine yapılan saldırı hakkında düşündüğünü biliyordu. Dikiz aynasından arkaya baktı. Changbin Chris ve Han arkalarındaki arabadalardı. Felix sinyal vererek yavaşlarken arabayı sağ şerite geçirdi.

Changbin hızlanıp yanlarına ulaştığında, şoför koltuğundaki Changbin'in yanında oturan Jisung, camı açmıştı. Felix bakışlarını kısa bir arka koltukta oturan Chris'e çevirdi. "Siz geçin, bizim biraz işimiz var."

Changbin başını hafifçe eğerek Minho'yla göz göze gelmeye çalışsa da, Minho'nun dünyadan haberi yoktu. Dalgınca yolu izliyordu. "Tamam patron. Dikkatli olun."

"Siz de."

Felix arabayı gitmeleri gereken konuma çok alakasız bir yere çevirdiğinde Hyunjin onun koltuğuna yaklaştı. Başını Felix'in koltuğuna yaslarken dikiz aynasından onunla göz göze gelmeye çalışıyordu. Felix bakışlarını fark ettiğinde birkaç saniye bakıştılar. "Hm?"

"Nereye gidiyoruz?" Minho'yu rahatsız etmemek için fısıldarken Felix küçük bir gülümseme sunmuştu ona. Onu taklit ederek fısıldarken koltukta geriye yaslanmış, Hyunjin'in saçlarının omzuna değmesine sebep olmuştu. "Yemek yemeye gidiyoruz. Aç mısın?"

Hyunjin başını hafifçe iki yana salladı. "Jeongin'le beraber bir şeyler yemiştim. Gittiğim otelde de yedim bir şeyler."

"Neden otele gittin? Yanımıza gelmeni beklemiştim."

Hyunjin gözlerini kaçırdı. "Ben biraz yalnız kalmak istemiştim."

"Eğer istediğin yalnızlıksa bunu sana veririm Hyunjin. Yanımızda ve güvende olduğunu bilirken de yalnız kalabilirsin. Aklımız sende kalıyor sonra."

Hyunjin gözlerini yolu izleyen Minho'ya çevirdiğinde onun da kendilerine bakıyor olduğunu görmüştü. Yüz ifadesine bakılırsa da Felix'e katılıyordu. "Sizin yanınızda yalnız hissedemiyorum ki. Yalnız kalıp tarafsız düşünmem gerekiyordu, siz kararlarımı etkiliyosunuz."

"Ne kararı?" Minho başını Hyunjin'e doğru çevirirken ciddiyetle küçük olana bakmıştı. Hyunjin gözlerini tekrar kaçırırken kısa bir sessizlik oldu. Minho sorusunu yenilemek için dudaklarını aralığında, Felix arabayı durdurmuştu. "Yemek yerken konuşuruz. İnin hadi."

Hyunjin yavaşça arabadan çıkarken etrafa bakınıyordu, bulundukları yerin tanıdık gelmesi gülme isteğini uyandırmıştı.

Daha önce Felix ile beraber yemeğe geldikleri, Minho'nun geldiği ve kendilerini resmen kurtardığı yerdi burası. Felix üzerindeki giysileri düzeltirken etrafta gözlerini gezdirmişti.

Cimetière de Lee'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin