“Ama oraya çok kişi gidemiyor. Koruyucu... Bir takım şeyler var.” Dedi Kemal abi. Masada bize gösterdiği haritaya baktım. Birkaç günlük bir yolculuktu. Kafamı salladım. “Küçük bir kafile... Kemal, Swearen, taş.” Vezirlerin yüzüne baktım. “Ve ben.” İtiraz sesleri yükselince elimi kaldırdım.
“Ben yedek taşım. Burada kalırsam yeni biri kontrole girer.” Çiğdem'e baktım. “Ben gelene kadar sana geçici kraliçelik veriyorum.” Çiğdem sert bir şekilde başını salladı. Vezirlere döndüm. “Kimse bilmeyecek Çiğdem'in yedek kraliçe olduğunu. Sadece bana ulaşamayacağınız için... Acil bir sorun olursa.” Sert bir şekilde kafalarını salladılar.
Bir vezir “Ejderha timinizden birilerini ayarlayalım.” Kafamı salladım. Başka bir vezir “Ne zaman yola çıkarsınız?” “Hemen!” Kafalarını salladılar. “Sefer için hemen hazırlıklara başlayalım.” Dedi biri. Konuştum “Yarın erken saate gideceğiz.” Toplantı bitmiş oldu.
Pirmin'e söylemek için Çiğdem'le onun odasına gittik. Yürürken Çiğdem bana baktı. “Abla... Dikkatli ol.” Gülümsedim. “Korkma, bana bir şey olmayacak.” Tam kapının önüne vardığımızda durdu. Beni kendine çevirdi ve sarıldı. “Biliyorum. Sen kimseye yenilmezsin.” Ona sarıldım. Beraber odaya girdik. Pirmin yatağına sıkıca bağlanmıştı. Dehşet saçan gözleriyle bana bakıyordu. Ağzı bantlanmıştı. Beni görünce çırpınmaya başladı. Banttın arkasından bir şeyler söylüyordu.
“Askerler dışarı.” Biri "Kraliçem o kontrol-" “Dışarı!” Hepsi dışarıya çıktı. Kapı kapanınca yanına gittim ve banttı yavaşça çekip çıkarttım. Pirmin hemen telaşla konuştu. “Ezgi kontrolde değildim yemin-" “Biliyorum.” Şaşkınlıkla bana baktı. Çiğdem de merakla bana baktı. “Değil mi?” Kafamı iki yana salladım.
“Neler oluyor Swearen?” Telaşla konuşmaya devam etti. “Kemal'e güvenme! Lütfen ona güvenme. Dediği yere gitme... Gitme Ezgi yalvarıyorum gitme!” “Ne var orada?” kafasını iki yana salladı. “Ezgi gitme. Ona güvenme. Ona güvenme!” “Neden?” dedim soğuk bir sesle. Dişlerini sıktı. “Söyleyemem. Ezgi ona güvenme. Gitme. Gitme. Gitme!”
Duygusuz bir şekilde onun yüzüne baktım. Ben salak değildim. Çiğdem endişeli bir şekilde bana baktı. “Abla...?”Pirmin'e döndü. “Neler oluyor? Neden?” pirmin kafasını iki yana salladı. “Sakın gitme!” Duygusuz bir şekilde baktım. “Bu, bana söylemek için son şansın.” Dedim soğuk bir sesle. Aklımdaki planı uygulamak istemiyordum. Mümkünse onun söylemesini istiyordum. “Ezgi-" Dedi sesi titredi. “Yalvarıyorum gitme!” Azı dişlerimi dilimle yokladım. Elimdeki banttı ağzına taktım.
“Hazırlan. Yarın gidiyoruz.” Var gücüyle haykırmaya başladı. Ayağa kalktım. Gözleri dolmuş, kafasını iki yana sallıyordu. Çiğdem korku ile bana baktı. “Abla... Pirmini mi dinlesek?” Kapıya yürüdüm. “Yanılmışım. O kontrolde.” Oysa olmadığını biliyordum. Pirmin daha çok haykıramaya başladı. Odasından çıktık. Çiğdem'in omzunu sıktım. “Endişelenme lütfen.” Bana tereddütlü bir şekilde gülümsedi.
Kararlı bir şekilde kendi odama yürüdüm. Hazırlık ekibim valiz hazırlıyordu beni görünce eğildiler. Şöyle bir baktım. Hep av kıyafeti koyuyorlardı. Banyoma gidip kapıyı kilitledim. Lavabomun önüne geçtim. Tezgaha yumruklarımı dayadım ve aynaya baktım. Ben salak değildim.
Akşam yemeği için aşağı indim. Yemek salonunda Çiğdem kendi yerine oturmuş, endişeli bir şekilde tuzlukla oynuyordu. Beni görünce gülümsedi. Yanına gidip babamın yerine oturdum. Kemal abi askerleri ayarlıyordu. Bu yüzden burada değildi. Çiğdem çorbasına kaşığını daldırdı. “willam'ın kontrolde olmasına üzülüyorum.”
Kafamı salladım ve domates çorbamdan içtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Bedel:3 (Tamamlandı)
Fantasiakaplidio Efsanesinın son kitabıdır... işlenen suçların ödenmesi gereken bedelleri vardır. Fakat nesillerce taşınmış bu bedeli kim ödeyecek? Gerçek suçlu kim? İşlerin yeterince kötü olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, her zaman daha kötüsü olur...