51. Bölüm: Dört Ejderha

8 4 0
                                    

Nefes nefese yatağımdan doğruldum. Çok ilginç bir... Ah nasıl bir şeydi bu böyle..? Gördüklerim gözümün önüne geliyordu.

Bu ne biçim rüyaydı böyle! Nefes nefese karanlık odama baktım. Bu da nesiydi! Gözlerimi kırpıştırdım. Korkuyla ellerimi kafamın arasına aldım. Bu ne biçim rüyaydı! Kafamı iki yana salladım. Hayatımda gördüğüm en tuhaf rüyaydı. Deliriyordum... Midem yandı.

Bu neydi? Neden böyle bir şey görmüştüm? Kafamı iki yana salladım. Bu nasıl... Silkelendim. Bu saçma bir rüyaydı. Ne alakaydı yani? Yanımdaki pencereden, uzun perdem yavaşça dalgalanıyordu.

Yatağımın yanında duran açık kitabı fark ettim. Hayır, bir kitap değil bir günlüktü. Berat'ın günlüğü. Yutkundum. Komodinin üzerindeki gece lambasını açtım. Turuncu yumuşak bir ışık etrafı sardı. Arkama yaslanırken günlüğü aldım. Sakinleşmeye çalışırken yavaşça yazılara baktım.

Sevgili günlük,

Bu gün sana yazacağım şey kimsenin bilmemesi gereken bir sır. Çünkü amcam duyduğumu öğrenirse yanar biter kül olur giderim.

Amcamın yanına gidiyordum. Fakat tam kapının ağzına vardığımda, Kemal'i ve amcamı konuşurken duydum. Aslında Kemal kahkahalar atıyor. Amcamsa ya surat asıyor ya da kötücül bir zevkle gülüyordu. Amcamı çözmek, dünya barışını sağlamak kadar kolay bir uğraş olduğundan tam kestiremedim.

Fakat yengemim adını duydum... Ezgi ve Çiğdem, amcamdan hiçbir şey öğrenemediği için bunu dinlemenin ve onlara anlatmanın iyi olacağını düşündüm. Kemal zevkten dört köşe gülüyordu. Amcamla eski dost olduklarını biliyordum. Kemal aynen söyle dedi, "Sen küçükken de severdin onu. Hatırlamıyorum deme! 13 yaşımızdaydık. O 12'idi.

Ela'ya panayırda 17'deki çocuk sarkıntılık yapınca, hele de saçına dokununca ve Ela öylece kala kalınca, sinirden nasıl beyazlamıştın! Askerlere çocuğu yakalama ve dövdürme emri vermiştin. Yaptığın en zorba şeydi. Hastaneye yatırdıklarında da çocuğun elleri tamamen kırılmış alçıya alınmıştı." Dedi. Bu duyduğum en tuhaf şeydi!

Amcam... Yani tamam anlıyorum da, bu da çok kötü olmuş be amca. Hele en kötüsü de bu değil. Kemal şöyle dedi. "Sonrada çocuk kendine gelince beraber hastaneye gitmiştik. Sende gece karanlığında eline aldığın hançeri onun yüzünde gezdirerek onu tehtit etmiştin ya... İşte orda bir nebze senden korkmuştum."

Amcamı bunu yaparken hayal ediyorum ve açık konuşacağım 'bir nebze korkmaktan' fazlasını hissediyorum. Hepsi bu da değil, sonrada şöyle dedi. "Çocuğa, şehri terk etmesini. Yoksa ona şimdi yaşattıklarının bin kat fazlasını yaşatacağını söylemiştin, çocuk iyileşir iyileşmez şehri terk etmişti."


Kanım çekilmiş. Bu duyduğumu özenir diye Ezgi'ye söylememe kararını işte o zaman vermiştim.

Çiğdem'in de amcama bakışı değişmesin diye söylememeye karar verdim. Ama sana anlatmakta sakınca duymuyorum. Tek sorun şu, amcam günün birinde okumaya karar verirse... İşte o gün kefenim toprağı öper.

Neyse biz devam edelim. Tam gidecektim ki Kemal devam etti. Çenesi mi düşmüştür nedir... Benim de ayaklarım yere çivilenmiş gibi orada kaldım. Şöyle dedi. "Fakat bilmiyordun ki Ela da senden geri gitmiyor." İşte amcam o zaman ilk defa konuştu. Buz gibi bir sesle, "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.

Kemal, "Biliyoruz, Ela merhametlidir. Hayatındaki herkesi affetmişti. Fakat sinirlenince içinden bir canavar çıkıyordu.


Sanırım 14-15 yaşlarındaydık. İşte babanın sana alttan alttan flörtleşmeyi öğretmeyi dendiği zamanlar. Bilirsin baban biraz tuhaf bir tipti." Amcam ikinci kere buz gibi sesiyle konuştu. "Onu onaylamıyorum. Kral olmak için doğru kişi değildi." Kemal biraz düşündü ve sonra devam etti. "Bu davranışından dolayı, onu onayladığımı söyleyemem. Tabi umutsuz değildi ikimizden de o zaman. Beni de kolumdan dürterdi."

İkisi de az önce söylediklerine rağmen güldü. "Bir kız vardı. Adını hatırlamıyorum. Baban onun sosyalliğini sevmişti. Kız kraliçe olmak istiyordu. Sana yakınlaştı fakat sen bilmiyorsun, koca bir hödüktün.

Son Bedel:3 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin