ÖZÜR DİLERİM

1.5K 74 2
                                    

2 GÜN SONRA
Şebnemgilin işleri gayet iyiydi, şirkete de sık sık uğruyordu, babasıgil daha tatilden dönmemişti. Selim ise hiç iyi gözükmüyordu, boş boş şirkete gidip geliyordu, Kainatla da pek fazla konuşmuyordu, anlayamadığı bir şekilde kendini mutsuz hissediyordu. Selim Canla birlikteydi, pastaneye gitmeye karar verdiler. Almilla ile Şebnem oturuyordu, pastane, kısacası kafe çok kalabalık değildi, çalışanlar idare ediyordu. Sonra içeriye Can ile Selim girdi, selamlaşarak oturdular
S: ben de geldim ama sorun olmaz herhalde, burası da baya güzel olmuş
Al: sağol, ya ne sorunu olucak istediğim zaman bekleriz
C: napıyosunuz bakalım, işler nasıl
Ş: iyiyiz iyiyiz, şimdilik iyi gidiyor, çok şükür, Allah bozmasın
Almilla şeytan kulağına kurşun diyerek üç kere masaya vurdu
Ş: ama Almiloşum bu ne şimdi, senin gibi birine hiç yakıştı mı, yapmıyoruz böyle şeyler demi, hem- bir dakika
Diyerek kalktı ve kapıya koştu, sağına soluna baktı ve geri içeriye girdi, gelip oturdu
C: noldu
Al: Şebnemcim yok, boşuna bakma, bak bu kaçıncı oldu yeter artık,bakma o tarafa
Ş: demesi kolay, öyle olmuyor işte
C: noluyo ya
Al: kaç oldu çıkıp baktığı
Dedi ve fısıldayarak devam etti
Al: rüyasında Yavuz dönüyormuş, gelicek sanıyor, o sanıp dışarıya çıkıyor, bakıyor, geri geliyor
Şebem duymuş olacak ki devam ediyor
Ş: sanmıyorum canım biliyorum, ya neden anlamak istemiyorsunuz, o ge-le-cek. Niye mezarına gidiyordum onu da bilmiyorum ama orada yatan başka birisi tamam mı
C: Şebnemcim biliyorsun ama anlamak istemiyorsun o gelmeyecek, unut artık hadi be güzelim
Ş: ayrılık acısı, kolay değil. Sevdiğine bir daha dokunamayacağını, hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olamayacağını bilmek inan hiç kolay değil. Neyse ya yine nerden geldik bu konulara, sizi ilgilendirmez, kapatın, Almiloşum hadi bize bir kahve yapta içelim, birde bol çikolatalı bir pasta, böyle çatalı batırdığında içinden çikolata çıkan, yerken akan, off, hadi çabuk ol çok canım çekti
Al: tamam peki
Dedi ve gülerek gitti.
C: hayırdır aş falan mı eriyosun
Ş: yok artık Can, canım çekmiş olamaz mı, niye öyle söylüyorsun
C: şaka yaptım şaka
Ş: birde gerçekten söyleseydin
C: ben bir lavaboya gideyim
Diyerek Canda kalktı, Şebnemse eline telefonu aldı ve arkasına yaslandı, oynamaya başladı, geldiğinden beri ne Selim'e bakmıştı ne de konuşmuştu. Sessizliği bozan Selim oldu
S: trip atmanı, atarlanmanı özlemişim
Dedi ve duraksadı, sonra devam etti
S: özür dilerim Şebnem Gürsoy, şuan o kadar iyi anladım ki, sensiz ben çok mutsuzum, sakarlıklarını bile özledim, gel yapma yeniden arkadaş olalım, ne dersin
Kafasını telefondan kaldırdı ve Selim'e baktı
Ş: yoruldum Selim, bağırmaktan, ağlamaktan, kırılmaktan gerçekten çok yoruldum
S: ben de yoruldum, hadi bak özür dilerim. Etrafta uğraşacağım kimsem yok hem, laf yemeyi özledim, affet bu odunu, kütüğü ha
Şebnem istemsizce gülümsedi
Ş: tek şartla
S: şart mı, tamam söyle bakalım
Ş: Kainatı rahat bırakacaksın, kızı sıkmak yok
S: olmaz
Ş: sen bilirsin
S: tamam ya tamam
Ş: affettim o zaman
Selim Şebnem'e sarıldı, Şebnem şaşırmıştı. Selim geri çekildi
S: oh be çok rahatladım
Dedi ve güldü. Sonra Can ve elindeki kahve ve pastalarla Almilla geldi
Ş: ama bu çok güzel ya
Dedi Şebnem yerken ve devam etti
Ş: böyle giderse kilom tavan yapıcak
Al: yapmaz yapmaz
C: hayırdır abi senin bu tip ne
S: yok bir şey
Selim Şebnemle konuşunca kendini daha iyi hissetmişti, Şebnem de ona iyi gelen bir şeyler olduğunu anlamıştı
Ş: aa kuzum
Dedi onlara doğru ilerleyen Kainat'ı görünce.
K: napıyosunuz bakalım, abi sen burda mıydın
S: evet
Ş: gel otur durma öyle ayakta
Kainatta koltuktaki yerini aldı
C: hepimiz bir araya gelmişken bir yerlere mi gitsek, mesela bara giedlim
Al: çok iyi olur
Ş: banada uyar
S: olur
K: şey ben bilmiyorum
Ş: gelirsin gelirsin
K: şimdi boşuna sorun çıkmasın ben eve giderim
S: olur mu öyşe şey, heo beraber gidicez işte
K: pardon
S: gideriz diyorum
Kainat abisinin izin vermesüne şaşırmıştı
Ş: hadi o zaman kızlar, biz gidelim, hazırlanalım
Dedi ve kalktılar. İki saat sonra Can ve Selim gelmiş, kapının önünde bekliyorlardı, kapı açıldı ve sonunda çıktılar.
S: sonunda
C: şükür
Al: abartmayın be geldik işte
Diyerek Kainatgil ile Almilla arabaya bindi, Şebnem kapıyı kilitledi, not yazıp kapıya yapıştırdı ve arabaya bindi.
K: kapıya ne yapıştırdın
Ş: not
Al: ne notu
Ş: nereye gittiğimizi yazdım
C: neden
Ş: gelicek hissediyorum, çok az kaldı
Dedi gülerek ve kısa sürede bara geldiler, içeriye girdiler, boş yer bulup oturdular. Almilla Canla konuşuyordu, Kainat ise Şebnemle, Selim de arada Cangile katılıyordu
K: ya şunlara baksana, doğru söyle bak Almilla'nın Canda gözü mü var
Ş: yok be, Almillanın sevgilisi var, yurtdışında, sadece dostça sohbet ediyorlar
K: haaa tamam, sen konuşuyon mu abimle
Ş: bugün özür diledi, konuşuyoruz öyle ya sen şimdi bırak beni, bugün açılmaya ne dersin, geç karşısına, seni seviyorum de, ya benimsin ya kara toprağınsın de, çek kolundan yapış dudağına
K: ne diyon Şebo
Ş: pardon ya gaza geldim, hem ne demişler söyleneni yapma yapılanı yap mıydı neydi, neyse, bak şimdi ben iyi değilim falan derim Selimle eve gideriz, Almillaya da mesaj atarım oda bir yerlere gider, yani bu akşam sizin, okey
K: ya sen birtanesin, ablaların birtanesi, dostların everesti
Ş: şimdi biraz içelimde nasıl hasta oldun demesin, Almillaya da mesaj atayım
Diyerek Almillaya mesaj attı, Almilla Şebnem'e bakarak göz kırptı ve işim var diyerek kalktı, sonra Şebnem içmeye başladı, yarım saat geçmişti
C: ben bir lavaboya gideyim
Dedi ve gitti, Kaünat Şebneme döndü
K: Şebnem yeter artık çok içtin, hadi kalkın artık
Ş: bırak ya, nereye kalkıcaz
K: hani abimi götürcektin ya
Ş: ha tamam ya sen bana bırak onu
Zorlanarak kalktı, biraz fazla içmişti, Selim'in karşısına geçti, zor ayakta duruyordu
Ş: Selim benim midem çok bulanıyo, beni eve götürsene
S: bu kadar içersen, gidelim bari, hadi Kainat
Ş: cık, cık, cık, Kainat gelemez, o sonra Canla dönsün, beni sen götür
S: dikkat et tamam mı abicim, ben Şebnem ayılınca gelirim, çok geç kalma
Dedi ve Şebnem'in koluna girdi, arabaya bindiler ve eve geldiler, Şebnem kendini koltuğa attı
Ş: Selim içücek bişi yok mu
S: içtin yeterünce daha ne içiceksin, ben sana bir kahve yapayım
Dedü ve mutfağa gitti, bir gözüde Şebnemdeydi. Şebnem kalktı, mutfağa doğru gidiyordu ki düştü, gülmeye başladı, Selim geldi ve kaldırdı
S: napıyosun Şebnem, kalkma demedim mi
Ş: demedin
S: demem mi lazım, ayakta zor duruyosun, yok bu böyle olmaz soğuk bir duş al anca kendine gelirsin
Dedi ve Şebnem'i kucağına alıp odasına çıkardı, banyoya doğru giderken ayağı takıldı ve yatağa düştüler, aralarında milimler vardı. Selim ilk defa Şebnem'e bu kadar dikkatli bakıyordu, yüzünün her santimini inceledi, Şebnem bir anda Selim'in dudağına bir buse kondurdu ve geri çekildi
Ş: Yavuz
Dedi, yarı uyanık bir şekilde, sonra tamamen kapattı gözlerini.
S: ah Şebnem ah
Diyerek kaldırdı ve banyoya sokup oturttu, soğuk suyu açtı, Şebnem bir anda çığlık attı, titremeye başladı, tam olarak ayılmamıştı
Ş: çok soğuk
Dedi, sonra Selim'i farketti
Ş: senin benim banyomda ne işin var be, sapık mısın
S: ben şimdi aşağı inip sana kahve yapıcam, sende duşunu alıp geleceksin
Diyerek çıktı, Şebnem hemen suyu kapattı, çok uykusu vardı, aklına Kainat geldi, Selim'i oyalaması gerekiyordu, hemen duş almaya başladı. Selim ise kahveyi yaparken aklına Şebnem'in öpüşü gelmişti. İçinden bir ses, etkilendin demi, çok güzel öpüyor, sen bu kıza aşık oldun Selim İnan, şimdi başbaşasınız, belki seni isteyerek öptü, ne duruyorsun yapış kızın dudaklarına, diyordu. Selim konuşmaya başladı
S: neden sana inanayım ki, ayrıca ben aşık falan değilim
İç sesi aşık olduğu konusunda diretiyordu, onsuzken nasıl mutsuzdun diyerek kendini haklı çıkarıyordu ama Selim inkar ediyordu derken Şebnem indi, saçları hala ıslaktı, koltuğa attı kendini
Ş: kahve
S: getirdim
Diyerek elindeki iki kahveyle geldi, birini Şebnem'e verdi, diğerinide kendisi aldı oturdu, merak ediyordu, acaba Şebnem gerçekten Yavuz sandığı için mi öpmüştü, yoksa Selim olduğunu bildiği için mi? Bu sorular kafasında yanıtsız kalırken Şebnem'e döndü
S: saçlarını kurutmamışsın hasta olursan kimse bakamaz ona göre
Ş: olmam canım, ayrıca herkeste bakar, annem var, Almilla var, Kainat var, Can var, Filiz teyze var ve en önemlisi biricik babam var benim, kimse bakmasada o bakar
S: kusura bakma onu atlamışım. Bir dakika
Diyerek yukarıya çıktı ve iki dakika sonra elinde saç kurutma makinesi ve tarakla döndü, Şebnem'in yanına geldi
S: izin var mı
Ş: saçlarımı falan yakarsın bak dikkat et, zarar gelirse oyarım ona göre
S: hiç merak etmeyin bayan ukala
Diyerek oturdu, Şebem Selim'e sırtını döndü, Selim saçlarını taramaya başladı, saçları yumuşacıktı ve ipek gibiydi. Yavaşça tarıyordu
Ş: ahh, canımı yaktın Selim, yavaş ya
S: yavaş tarıyorum zaten
Ş: orda kazadan sonra bir iz kaldı, saçımdan belli olmuyor tabi ama bastırınca acıdı
S: özür dilerim, dikkat edicem
Dedi ve dikkatlice taramaya devam etti, yavaş yavaş, her teline dokunarak tarıyordu resmen, Şebnemse elindeki kahvesini yudumlayıp televizyonunu izliyordu. Selim taramayı bitirmişti, sıra kurutmaya gelmişti, açtı ve başladı kurutmaya, elleriyle oynuyordu saçlarını, ilk saçları uçuştupunda gelen o kokuya hayran kalmıştı, anne kokusundan ve cennet kokusundan sonra en gğzel koku buydu, adı gibi emindi. Gözlerini kapattı, kokuyu yavaşça içine çekti. Sonra iç ses yine devreye girdi, aferin işini biliyosun, saçları çok güzel demi, ayrıca çok güzel kokuyor, dikkat et ama, gözlerini biraz daha açmassan oyulacaklar, dedi. Selim hemen gözlerini açtı, kurutmaya devam etti, kurumasına rağmen daha tutuyordu, çünkü biliyordu, bir daha o kokuyu hiç içine çekemeyecekti.
Ş: Selimcim artık kapatsan şunu diyorum, sağol bak kurudu saçlarım, hem çok tutunca kırılıyorlar
S: evet, işlem başarıyla sonuçlanmıştır
Dedi ve tam yerüne oturuyordu ki
Ş: hoop oturma, aldığın yere koyarsan sevinirim
Diyerek oturmasını engelledi. Selim yerlerine koyup geldi ve oturdu, kahvesini içmeye başladı. Aklına Kainat geldi
S: ya ben Kainatı bir arayayım naptılar eve gittiler mi
Ş: Selimcim
Diyerek hemen Selim'in yanına oturdu, telefonu elinden alıp başka yere koydu
Ş: hadi film izleyelim, ben filmi kouayım, bu kötüymüş, sen de bize mısır patlat
S: ne izlicez
Ş: ne mi, şey ya, hah romantik komedi
S: iyi bakalım
Diyerek mutfağa gitti ve mısır patlattı. Şebnemse filmi koyarken kendi kendine söyleniyordu
Ş: eh be Şebnem, niye saçma sapan plan yaparsın ki, şimdi bu kütükle romantik komedi mi izlenir, inşallah açılmıştır
O sırada Selim geldi
S: ne açılmıştır
Ş: film ya, film inşallah açılır dedim vee açıldı
Diyerek başlattı ve koltuktaki yerlerini aldılar. Bir süre sonta Selim omzunda bir ağırlık hissetti, tahmin ettiği gibi Şebnem uyumuştu. Uyurken nasılda masumdu.

Yorumlarınızı bekliyorum :)(:

YILLAR SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin