HARUN BABA

1.4K 76 8
                                    

Sabah ilk kalkan Kainat oldu, saate baktı, Sinan hocanın gelmesine bir buçuk saat vardı, geç kalkmışdı. Hemen üzerini değiştirdi, aşağı indi, ama gördüğü manzaradan hiç hoşnut değildi ama komiğinede gitmişti, gülmeye başladı. Her yerde peçeteler vardı, cipsler saçılmıştı, Şebnem öylece uyuyakalmıştı, kucağında çikolata elinde kaşık vardı, üstünede dökülmüştü, tam kaldırmak için yanına gidiyordu ki kapı çaldı. Selim ise Filiz hanımın seslenmesiyle uyanmıştı, önce bir duş aldı, üzerini değiştirdi ve aşağı indi, masaya oturdu, kahvaltısını yapmaya başladı
F: oğlum başın ağrıyor mu
S: hayır annecim
H: alıştı artık, hiç başı mı ağrır
S: baba abartma ya, bir kafa dağıtayım dedim suç mu
H: bana deseydin oğlum ben çok güzel dağıtırdım kafanı
K: ben çıkıyorum babacım, size afiyet olsun
H: tamam güzel kızım
S: bende geldim
H: sen hiçbir yere gitmiyorsun, şirkete gidicez
S: bugün olmaz babacım
Dedi ve Harun beyin konuşmsına izin vermeden Kainatla çıktı. Arabayla Şebnemgile doğru ilerliyorlardı
K: çok mu seviyorsun
S: ne
K: ne denmez efendim denir
S: sende Şebnemle takıla takıla iyice ona benzedin
K: Şebnem'i diyorum, çok mu seviyorsun
S: nerden çıktı şimdi bu, ne alakası var, biz daha konuşamıyoruz bile, sevmiyorum
K: anneğğ ben çoooğk seviyom Şebneğğm valla seviyom diyodun dün gece
Selim aniden durdurdu arabayı
K: napıyon sen napıyon
S: ben mi söyledim, peki senden başka-
K: annemle babamda duydu
S: sarhoştum ama ağzımdan öyle çıkmıştır, arabada tartışmıştık
K: tabi tabi
S: abicim sen büyüklerin işine karışma
K: aramızda bir yaş var
S: olabilir
K: hadi sür geç kalıcaz
Araba tekrar hareket etti ve on dakika sonra Şebnemgile geldiler, Almilla kapıyı açtı
Al: hoşgeldiniz
K: hoşbulduk, hayırdır ne bu neşe
Al: içeriye geçin anlarsınız
Dedi gülerek. Selim ile Kainat içeriye girdiler, Şebnem'i öyle görünce gülmeye başladılar. Selim iç sesi devreye girdi, tipine bakar mısın, dudağında kalan çikolata kadar tatlı değil mi, dedi ve Selim
S: evet
Diyerek dışından onayladı, sonra ona açıklama yapmasını beklercesine bakan Almilla ve Kainata döndü
S: sesli düşünmüşüm
Al: neyse kaldıralım da şurayı temizleyelim yoksa Sinan hocaya rezil olucaz, evet hazır mısınız, büyük ihtimal azar işiticez
Diyerek Şebnem'in yanına geldi
Al: Şebnem, canım, balım, birtanem, kalk hadi, Şebnem
Şebnem bir anda kalktı, uykulu gözlerle televizyona baktı
Ş: Yağmur gitti mi, gitti demi, Rüzgar nerde
Al: ne Yağmuru, ne Rüzgarı hadi çık bi duş al, üzerini değiştir, ağzının yüzünün haline bak
Dedi gülerek, Şebnem kalktı, hala uykuluydu, kucağındaki çikolatayı yiyerek yukarıya çıkıyordu ki Kainat durdurdu
K: bunları ver bakalım, koş yukarı, Sinan hoca gelicek şimdi
Ş: Allaah Sinan hocamı, ben onu unuttum diyerek yukarıya fırladı ve duşa girdi. Selim oturdu, Almilla ile Kainatta dağınıklığı topluyordu
Al: yardım etsen
S: valla o herif için elimi bile kıpırdatamam
K: aa abicim, sen modern bir insansın, Şebnem'i kıskanmana gerek yok
S: Kainat
Diyerek yanındaki yastığı fırlattı, sonra Kainata mesaj geldi, baktı, Candandı
Yarım saat sonra ....parkında bekliyorum, özledim ❤
yazıyordu, istemsizce sırıttı
S: kimdenmiş
K: Buket, bugün ders varmış ben kaçar
Diyerek bir şey söylemlerine izin vermeden çıktı, Almilla da her yeri toplayıp oturdu Selim'in yanına.
Al: sonunda bitti, ya Selimcim sen bi gitsene neden burdasın
S: bana mı öyle geliyo yoksa hepiniz git gide Şebnem'e mi benziyorsunuz, dün dedim ya ben izlemek istiyorum diye
Kapı çaldı, Almilla açtı, gelen Sinan hocaydı, içeriye girdiler, selamlaşarak oturdular
Si: Şebnem yok mu, yani bugün derste sadece siz mi varsınız
Al: yok yukarıdaydı şimdi gelir
O sırada Şebnem indi, Sinan hocayı görünce selamlaşarak oturdu
Ş: hocam önce bir kahve içsek ne dersiniz, ben hala uykuluyum da biraz açılsın
Si: nasıl istersen
Al: ben yapayım o zaman
Ş: yok ya ben yaparım Sinan hocama sen otur, yorulma
Dedi ve kalktı, Sinan hocaya bakarak mutfağa doğru ilerliyordu, kapı demesine kalmadan Şebnem kapıya çarptı
Ş: ahh, bunu buraya kim koydu ya
Al: o hep ordaydı Şebo, bir şeyin var mı
Ş: yok ya iyiyim
Diyerek mutfağa girdi, kendi kendine söyleniyordu, bir yandanda kahveleri yapıyordu
Ş: ya koca kapıyı nasıl görmedin, rezil oldun adama, önüne bakarak yürü işte, adama diktin gözlerini, al işte böyle olur sonra
Eliyle ketılı tutmuş öyle konuşuyordu, sonra yandığını hissetti, elini çekerken salladı ve kaynayan sıcak su eline döküldü, yanmıştı, bağırdı
Ş: aah
Hepside koşup yanına geldiler
Al: noldu
Ş: ya canım çok yanıyor, üff, üff
Diyerek eline üflüyordu
Si: soğuk suya tutalım, sonrada buz koyalım
Diyerek elini tuttu, önce soğuk suyla yıkadılar, sonrada buz koyup içeriye geçtiler
Ş: ama bu hala çok acıyor
S: bi de ben-
Si: yanımdan hiç ayırmadığım bir kremim var, her şeye iyi gelir, ne zaman ne olacağını bilemeyiz demi, ondan sürelim yarına bir şeyi kalmaz
Diyerek çantasından bir krem çıkardı, Selim sözünü kesmesine sinir olmuştu
Si: elini uzatır mısın
Şebnem elini uzattı, Sinan hoca yavaşça sürüyordu, Şebnemde onu izliyordu
Ş: iz falan kalmaz demi
Si: yok ya sanmıyorum, soğuk suya tutup buz koyduk iyi geldi, bunuda sürünce hiçbir şeyi kalmaz
Ş: ama hocam ben şimdi nasıl gitar çalıcam
Si: senden önemli mi Şebnemcim, bir dahaki derse çalarız
Al: o zaman ben tek başıma olmaz şimdi bende çalmıyayım
S: kremide ovalaya ovalaya iliklerine kadar geçirdiniz
Si: pardon ya ben dalmışım
Ş: önemli değil
Si: bugün ders yapamayacağız anlaşılan, ben kalkayım, sonra görüşürüz
Ş: aa olurmu hocam o kadar geldiniz, oturun işte, film falan izleriz
Al: evet hocam
S: işin varsa biz tutmayalım
Si: sizimi kırıcam, işim yok zaten otururuz
Selim sinir olmuştu, Almillaya işaret yaptı, ikisi mutfağa gitti, Şebnemle Sinan hoca bir şeyler söyleyip gülüyorlardı, Almillagilde onları izleyerek konuşuyorlardı
S: ya sen niye kal diyosun şu herife
Al: ne biliyim ben be, hem bu tatlılığa git denilmez ki
S: Almillacım sen kimin tarafındasın
Al: aa Selimcim tabiki senin, Sinan hocayı daha tanımıyorum
S: yani tanısan ondan olucan
Al: hayır ya öyle mi dedim ben
S: ne konuşuyo onlar öyle, gülüp duruyolar
Sinan hoca ile Şebnem ise baya samimi olmuştu
Ş: haha gerçekten mi, ay hocam çok tatlısınız ya, yani komik
Si: sağol sende çok güzelsin, Allah sahibine bağışlasın, sevgilin var mı
Ş: yok
Si: senin gibi bir güzelliğin sevgili yok, vayy be, yakınındaki erkekler ileri derece körmüş herhalde
Şebnem Selimgilin onları izlediği farketmişti, hem onu kıskandırmak, hem de Sinan hocaya biraz daha yakın olmak için yaklaştı Sinan hocaya, eli acımış gibi yaptı
Ş: of
Si: noldu iyi misin
Ş: canım yandı
İkiside Şebnem'in eline bakıyorlardı, sonra ikiside aynı anda kafalarını kaldırıp birbirlerine baktılar, aralarında milimler vardı, bunu gören Selim öfkeden kudurmuştu, Almilla zor tutuyordu
Al: dur ya, her şeyi daha çok berbat ediceksin, merak etme Şebnem öpmez
S: öpmeyebilir ama şuan çok yakınlar, Almilla ben bu herifi oyarım
Gitgide yaklaştılar, tam öpüşecekken Şebnem kafasını çevirdi, Sinan hocanın kulağına eğildi nefesini vererek
Ş: siz benim hocamsınız, sizce bu etik mi
Diyerek geri çekildi ve gülümsedi
Si: etik veya değil, sence umrumda gibi mi, ayrıca şuan derste değiliz, sen Şebnemsin bende Sinan, iki yakın arkadaşız, ve bu yaramaz arkadaş o dudakları çok merak ediyor
Ş: sanırım merakınızı gideremeyeceğim, üzgünüm
Si: yapacak bir şey yok o zaman
O sırada elinde kahvelerle Almilla ve Selim içeriye girdi, kahvelerini verip oturdular. Selim gözlerini dikmiş Sinan hocaya bakıyordu, Şebnem Selim'in bu hallerinden çok hoşlanmış gözüküyordu
Ş: hocam yalnız mı yaşıyorsunuz
Si: hayır annemle birlikte kalıyoruz
Ş: hmm
O sırada Şebnem'in telefonu çaldı, yanlışlıkla yanık eliyle tuttu, hemen bıraktı, sonra diğer eline aldı, Selim'e baktı
Ş: Harun amca
S: babam mı
Ş: kaç tane Harun amca var acaba
S: tamam uzatma da aç ne dicek bakalım
Şebnem telefonu açtı
Ş: Harun amcacım
H: nasılsın Şebnem kızım
Ş: iyiyim Harun amcacım, öyle evde oturuyorum Almilla falan var
H: Selim yanında mı
Ş: evet
H: tamam, müsaitsen şirkete gelir misin
Ş: aa tabi Harun amcacım müsaititm de bir sorun mu var
H: Kainat ve Can hakkında konuşmamız gerek
Şebnem öksürmeye başladı, Sinan hoca sırtına vurdu
Si: sakin
H: iyi misin kızım
Ş: iyiyim Harun amcacım, şey siz biranda söyleyince şey oldum
H: tamam kızım, bekliyorum, yarım saat sonra benim odamda ol
Ş: çıktım bile
Diyerek kapattı telefonu. Selim Şebnem'e döndü
S: noldu, ne diyo
Ş: yarım saat sonra odamda ol dedi, benim hemen çıkmam lazım, ay hocam kusura bakmayın
Si: önemli değil sen işlerini hallet, bende kalkayım olmassa seni bırakırım
Ş: süper olur hocam
Dedi ve ikisi çıktılar. Şebnem çok merak etmişti, meraktan yerinde zor duruyordu, hareket edip duruyordu derken şirkete geldiler, Şebnem Sinan hocaya döndü
Ş: hocam sizede ayıp oldu böyle, ben çocuklarada haber veriyim akşam bizim ordaki bara gidelim ne dersin
Si: olur, görüşürüz akşam, eline dikkat et, akşama bir şeyi kalmaz zaten
Ş: tamam sağol
Diyerek indi ve şirkete girdi, direk Harun beyin odasına çıktı, kapıyı çalarak içeriye girdi, Harun bey odada yoktu, oturdu, beklemeye başladı. Selim ise Almilllayla yalnız kalmıştı. İkisinüm beraber gitmesinden dolayı biraz sinirliydi, ama şuan aklında sadece babasına n Şebnemle konuşacağı şey vardı, ne konuşacaktı acaba, odanın içerisinde dolanıp duruyordu
Al: Selim yeter, başım döndü, otur artık
S: acaba babamla ne konuşacaklar, Şebnemle babamın arasında konuşacak neyi olabilir ki
Al: bilmiyorum ki, vardır Harun amcanın bir bildiği
Şebnem ise merakla Harun beyi bekliyordu, bir süre sonra içeriye girdi, Şebnem kalktı
H: otur kızım
Diyerek yerine geçti
H: nasılsın bakalım, dönmedi mi Tekinler
Ş: yok babamlar daha dönmedi, kısa zamanda döneceklermiş
H: iyi bakalım, keyiflerine baksınlar, onlar gelsin bizde Filizle çıkıcaz. Senin eline noldu, kızarmış
Ş: sıcak su döküldü, yandı
H: doktora gidelim mi ister misin, acıyor mu
Ş: sakin ol Harun amcacım yok bir şeyim iyiyim, acımıyor şimdi, zaten bir iki saate bir şey kalmaz
Bir süre sessiz durduktan sonra
H: evet gelelim konumuza
Diyerek baktı Şebnem'e. Şebnem derin bir nefes aldı
Ş: kazamız mübarek ola, gelelim Harun amcacım
H: Kainatla Canın arasında ne var
Ş: Kainatla Canın mı, şey ya arkadaş onlar, ben Canla nasıl arkadaşsam Kainatda Canla öyle arkadaş
H: bak Şebnem seni severim bilirsin, şimdi bana doğru söyle, Kainat senden hiçbir şey saklamaz, bize anlatmaz sana anlatır, Canla aralarında ne var, bugün gördüm onları, baya samimilerdi
Ş: sağol Harun amcacım, şimdi doğrusunu söylemek gerekirse yakın zamanda sevgili oldular ama sakın kızmayın Can çok iyi bir çocuktur, içkisi yok sigarası yok, kumarı yok iyide bir işi var, Kainat desen tatlım ya, hiç kötü bir şey yapar mı, tabi benden daha iyi tanırsınız kızınızı, zaten çok buluşamıyorlar, Kainatın dersleri, Canın işleri derken haftada iki yada üç kez-
H: Şebnem, yavaş ol kızım, kızmadım ben, ilk başta onları görünce sinirlendim tabi ama bizde genç olduk anlayabiliyorum
Şebnem'in içine su serpilmişti resmen, yanına gidip arkasından sarıldı ve yanağına bir buse kondurdu, sonra yerine oturdu
Ş: ama Selim bilmiyor, ona söylemezsin dimi, biliyosun hırt kafalıdır, anlamadan dinlemeden çıkışır kıza, kapatır eve
H: söylemem söylemem, ama Kainatda benim bildiğimi bilmeyecek
Ş: tamam
Dedi ve ikiside güldüler, sonra Şebnem'in telefonu çaldı, arayan Selimdi
Ş: afedersin Harun amcacım
Diyerek açtı telefonu
Ş: efendim
S: konuştun mu babamla, ne dedi, benim hakkımda mı konuştunuz
Ş: haa işimiz gücümüz yok seni çekiştirdik, alakası yok
S: ne o zaman
Ş: Harun amcamla aramda
Diyerek Harun beye göz kırptı ve devam etti
Ş: şimdi geliyorum zaten konuşuruz bayss
Dedikten sonra kapattı telefonu. Çantasını alıp kalktı
Ş: ben gideyim artık, konuştuklarımız aramızda
H: aramızda
Harun beyin yanağına bir buse kondurdu ve çıktı. Arabaya binip eve geldi, mutluydu, resmen üstünden büyük bir yük kalkmıştı. İçeriye girip kendini koltuğa attı, bi tarafına Selim, diğer tarafına Almilla oturdu
S: ne konuştunuz
Al: ne dedi
S: kızdı mı
Al: sen niye mutlusun
Ş: ayy susun bi, ne bu canım aaa, gittim, konuştukda ama anlatamam
S: nedenmiş o
Ş: çünkü Harun babacımla aramızda
S: ne-ne dedin sen, Harun baba mı dedin
Şebnem'in bir anda ağzından baba çıkmıştı, sonra farketmişti ama artık çok geçti
Ş: hah, ne saçmalıyosun be, Harun amca dedim, kulaklarında problem mi var
S: yok, Allah'a şükür sapasağlam, net bir şekilde duyuyorum
Selim çok sevinmişti baba demesine, belki yanlışlığı ağzından kaçırmıştı ama olsun, Şebnem'in onu sevdiğine dair yeni bir umut daha yeşermişti içinde.
Al: bende duydum
Ş: yanlış duymuşsunuz o zaman, neyse, akşam bara gidicez, Sinan hocada gelcek, gelirsiniz demi
Al: geliriz
S: geliriz
Ş: sensiz olur mu zaten, nereye gitsek yanımızdasın
S: dimi
Ş: evet
Dedi ve hazırlanmak için yukarıya çıktı. İki saat sonra kafeye gittiler, Sinan hoca çoktan gelmiş Şebnemgili bekliyorumuş, selamlaşarak yanına oturdular
Si: bu ne güzellik
Ş: sağol ama her zamanki halim
Si: o da doğru
S: ee oturmaya mı geldik
Dedi, aklonda Şebnem'i dansa kaldırmak vardı ama Sinan hoca erken davramdı
Si: Şebnemcim, benimle dans eder misin
Ş: memnuniyetle
Diyerek dansa kaldırdı, ilk hareketli şarkılar çalsada sonra romantik bir parça çaldı, Sinan hoca elini Şebnem'in beline koydu, Şebnem ise Selim hocanın omzuna. Selim bu şansı kaçırdığına üzülmüştü, Sinan hocanın yerinde Selim olmalıydı. Şebnem bu durumu anlamış olacak ki Sinan hocaya yorulduğunu söyledi ve oturdular. Şebnem içkileri arka araya fondipliyordu, o sırada Can ve Kainat geldi
Ş: aa kimler gelmiş
K: yine çok içtin demi, sizde niye izin veriyosunuz, sonra hasta olucak
Al: dinlemiyo ki
Si: Şebnemcim, içmesen artık
Ş: hocaam ama siz yapmayın
Dedi, tam içiyordu ki Selim elinden aldı
Ş: napıyon be
S: yeter artık, hadi eve gidiyoruz
Ş: ya bıraksana
Aslında Şebnem her şeyin farkındaydı, çok sarhoş değildi, sarhoşmuş gibi yapıyordu
Si: bıraksana kız gelmek istemiyor
S: sanane
Si: bırak
Diyerek Şebnem'i kendine çekti, Selim tam yumruğunu kaldırdı vuracaktı ki Şebnem Selim'e sarıldı
Ş: şşt kavga yok, no şiddet, lets go ev
Selim elini indirdi, Şebnem'i de aldı ve eve geldiler. Şebnem hala numara yapmaya devam ediyordu, koltuğa oturdular Şebnem kafasını Selim'in bacağına koydu, Selim'e bakarak konuşuyordu
Ş: Almilla
S: Almilla yok
Ş: ya bu yastık neden bu kadar rahatsız ha
S: o yastık değil Şebnemcim, benim bacağım
Ş: senin bacağın mı, dur bakayım
Diyerek cimcikledi
S: aa napıyon Şebnem, acıttın
Ş: tamam tamam senin bacağınmış
S: hadi sen şöyle yat ben sana kahve yapıp geleyim, ayıl önce ne dersin
Şebnem böyle bir fırsat bulmuş hiç kaçırırmı
Ş: yaa gitmee, ben burda rahatım bak uyudum bile
Diyerek gözlerini kapattı, Selimde memnundu halinden
S: tamam hadi burdayım aç gözlerini, Şebnem, uyudun mu
Sarsıyordu ama uyanmıyordu, yine hastalandığı düşündü, kulağını burnuna yaklaştırdı, nefes alıyor mu diye bakarken Şebnem yanağına bir buse kondurdu
Ş: uyumadım ama her an uyuyabilirim
Selim ise saçma sapan sırıtıyordu, bu iki olmuştu, Şebnem'e baktı, uyumaya hazırlanıyordu, şuan dudaklarına yapışmamak için kendini zor tutuyordu, bir süre öyle boş boş baktı, sonra kendine geldi, baktı Şebnem çoktan uyumuş. Şebnemse aslında uyumamıştı, uyumuş gibi yapıyordu. Selim Şebnem'in yanağını elinin tersiyle okşamaya başladı, konuşuyordu
S: ya sen nasıl bir şeysin, beni nasıl bağladın kendine, neden senden vazgeçemiyorum? Aptallık bendeymiş ama, onca senedir arkadaşız daha yeni farkediyorum seni sevdiğimi. Ben kimseye böyle bağlanmadım, Leylaya bile, belki sen beni sevmiyorsun ama ben seni çok seviyorum Şebnem Gürsoy. Babama baba dediğinde, şimdi beni öptüğünde neler hissettim anlatamam. Şebnem, ben seni çok seviyorum, tamam illa sevgili olalım demiyorum, yanımda ol yeter diyorum.
Diyerek yanağına bir buse kondurdu, Şebnem kendini zor tuttmuştu, Selim onu öpmüştü, acaba ne yapmalıydı, seni seviyorum diyerek boynuna atlamalı mıydı, yoksa biraz daha beklemeli miydi?

Yorumlar çok az, yorumlarınızı bekliyorum :)(:

YILLAR SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin