Filmi bitirdikten sonra baktılar ki Şebnem uyumuş, Can yerine götürüp yatırdı, sonrada gittiler. Sabah ilk kalkan Şebnem oldu
Ş: emine Ablaa
E: günaydın
Ş: günaydın
Giyindikten sonra kahvaltı yapmak için masaya geçti, Tekin beyde geldi
T: bugün nasılsın bakalım aşkım
Ş: terkedilmiş
T: anlatmak ister misin
Ş: babacım kapatsak bu konuyu
T: tamam aşkım, güzel şeylerden bahsedelim, bak bugün fizik tedaviye gidicez, adım atmaya çalışacaksın ve eminim başarıcaksın
Ş: off olmicak işte niye boşuna fidip duruyoruz ki
T: sen tekrar yürüyeceksin, Şebnem bak yürümeye çalışacaksın, olmaz diyerek pes etmeyeceksin tamam mı, benim içün, en önemliside kendin için, tamam mı
Ş: tamam
T: hadi bakalım, o zaman kahvaltımızı yapalım gideriz
Kahvaltıdan sonra gittiler ve neredeyse iki saat sonra döndüler
T: benim şirkete uğramam lazım, istediğin bir şey var mı prenses
Ş: yok babacım
Tekin bey çıktıktan sonra Şebnem televizyon izlemeye başladı o sırada kapı çaldı, Emine baktı gelen Selimdi. İçeriye geçti
S: merhaba
Ş: merhaba, noldu yok mu diğerleri
S: bilmem onlara söylemedim
Ş: sen niye geldin
S: konuşmak için
Ş: ne konuşucaz acaba, konuşacak ne var
S: lütfen
Ş: Selim babamla daha yeni geldik, hadi söyle ne söyliceksen, yorgunum zaten
Gözleri dolmuştu Selimin
S: şey, içeride konuşsak, odanda
Ş: götürürsen olur
Şebnem'in odasına gittiler, Selim kapıyı kapattı, yatağa oturdu, karşısındada Şebnem vardı, ağlamaya başladı
S: özür dilerim, özür dilerim, ben-ben böyle olsun istememiştim, şuan benim yüzümden bu-
Ş: ağlama
S: her şey içün özür dilerim, hastanedeyken az buçuk konuştuk ama beni görmek istemezsen anlarım, giderim, çıkmamam karşına ama beni affettiğini söyle
Ş: Selim ağlamadan konuş
S: elimde değil, benim yüzümden oldu. Eğer istersen herkese yaptığım pislikleri anlatırım çünkü beni sadece sen ilgilendiriyorsun. Biliyorum sen beni değil onu seviyorsun ama kaldıramamıştım Şebnem, seni çok seviyordum, seviyorumda hala inkar etmiyorum. Ağzından affettim dediğini duyayım söz gidicem, karşına dahi çıkmicam, beni kötü birisi olarak hatırlamanı istemem
Ş: Selim ağlamayı kes
Diyerek bağırdı, sinirliydi ve devam etti
Ş: ben yaptımda diyip durma, o bıçağı bana saplayan sen değildin, bendim. Şimdi kendini suçlasanda bi faydası yok. Affettiğini söyle diyosun, benim için kolay mı sanıyosun, ya bana dokunmanı geçtim sen beni babamla tehdit ettin Selim. Babamın benim için ne ifade ettiğini bildiğin halde hemde.
Selim artık ağlamıyordu
S: Hayaller kurduğun insanı kaybetmek kadar ağır birşey yok, sende biliyorsun. Kirpiklerini sayacak kadar deliydi bu yürek sana. Ya sevdiğin birisini başkasıyla görünce canın o kadar çok yanıyor ki, senin ona aşkla baktığını gördükçe ben kendime gelemedim. Aslında en iyi sen anlarsın beni, Yavuz yokken demiyor muydun özledim diye
Ş: aynı şey değil-
S: tamda aynı şey, onu bir daha göremeyeceğini bilmek, eline dahi dokunamayacağını bilmek canını yakmıyor muydu, yakıyordu. O geldikten sonra seni tamamen kaybettiğimi anladım. Ya elini bir daha tutamayacak olmak, gözüne bakamayacak olmak, o dudakları bir daha öpemeyecek olmak canım yakıyordu, sizi beraber gördükçe kalbime bıçak saplıyorlardı resmen. Ben böyle olsun istememiştim, sonu böyle olsun istememiştim. O gün kafede biz otururken gelip kafanı göğsüme koymanla başladı benim hayallerim. Evlenicektik, yeni eve taşınacaktık, bir iki yıl her yeri gezicektik, eğlenicektik. Sonra, sonra hayatımıza yeni birisi daha girecekti. O küçük elleriyle ve ayaklarıyla, ağlamalarıyla, gülüşleriyle senin küçük versiyonun girecekti hayatımıza. Adını koyarken tartışacaktık belkide, sonra öpüşüp barışacaktık. Kızımız büyüyecekti, okula başlayacaktı, sen gibi alışveriş meraklısı olacaktı, sonra bir tanede erkek kardeşi olacaktı, aynı şekilde onuda büyütecektik, beraber. Biz maç izlerken siz dizimiz var diye çevirecektiniz. Siz alışveriş yaptıkça biz kızacaktık, mağazayı alın bari diyecektik, sizse birer hediye alıp bizim gönlümüzü alacaktınız. Sonra ikiside evlenecekti, biz yaşlanacaktık, torunlarımız olacacaktı-
Şebnemde sakinleşmişti
Ş: tamam, her neyse, affettim ben Selim. Bunu gerçekten içten söylüyorum, affettim. Hala arkadaşız, hödük
Diyerek kollarını açtı, sarıldılar.
S: teşekkür ederim
Diyerek gülümsedi
Ş: kusura bakmazsan eğer ben biraz dinlenmek istiyorum
S: peki, ben gidiyorum zaten
Ş: şey rica etsem yatağa şey yaparmısın
S: ha tabi
Diyerek kucağına aldı ve yatağa yatırıp üzerini örttü.
Ş: gitti
Dedi, gözleri dolmuştu Şebnem'in, Selim yatağın kenarına oturdu
S: dur ya noldu, kim gitti
Ş: Yavuz gitti, hemde bilerek ve isteyerek, yürüyemiyorum diye gitti. Bıktığı için bıraktı beni. Zaten tek tek kaçırıyorum herkesi kendimden, herkes bıktı benden. Kainat, Almilla, Özgür, sen hatta Can bile.
S: kimse senden bıkmadı, hepimizde seviyoruz seni
Ş: nereye adar ha, sizde bırakıcaksınız, yürüyemiyorum daha ne kadar buraya gelip gidebilirsiniz ki
S: onları bilmem ama ben seni bırakmicam
Ş: bırakmaz mısın gerçtekten
S: hayır tabiki. Hem yürüyeceksin sen, bak yarından itibaren başlıyoruz, sen fizik tedaviden gelince dinlenirsin, sonra ben gelicem, yardım edicem, en kısa zamanda yürüyeceksin. Ama böyle olmaz önce moralini düzeltmen lazım, ağlama bak demin bana kızıyorsun. Gardırobun için, elbiselerim, mine eteklerin, topuklu ayakkabıların için, baban için ve önemlisi de kendin için en kısa zamanda yürüyeceksin. Şimdi gidiyorum, dinlen sen yarın görüşürüz.
Diyerek çıktı, rahatlamıştı. Artık her akşam Şebnemgile geliyor, yürümesine yardımcı oluyordu,onu eğlendirmeye çalışıyordu, tamı tamına iki ay hiç bıkmadan, of bile demeden geldi Şebnemgile. Şebnem istemesede, arada kızsada pes etmedi ve iki ay sonunda yürüdü Şebnem, bir aydada toparlandı, artık eskisi gibiydi, sağlıklıydı ve yürüyordu. Hatta bugün hepsi Kainatgile gelmişti
K: bakıyorumda bizden iyisin, maşallah
Ş: eehh yani, Selim sağolsun, hödük falan ama bak yürümemde onun payı oldukça fazla, sağolsun
Ö: niyeki
K: abim bizimle bile gelmiyordu ki sana, şirkete gitmeyen adam çalışmaya başlamış, her akşam çıkıyordu, nerde çalıştığınıda söylemedi, gece de gelip hemen yatıyordu
S: neyse ya geçti bitti, bak şimdi çok şükür iyisin, hadi Kainat sen bir kahve yapta içelim
Ş: dur bi dakika ya, ne çalışması, Selim her akşam buraya geliyordu, hatta ilk adımımı attığımda yanımda Selim vardı,sağolsun iki ay of bile demeden geldi, ne kadar arada kızsamda, bağırsamda vazgeçmedi, şuan böyleysem onun sayesinde
K: her akşam iş diye çıkıp buraya mı geliyordun, neden söylemedin
S: öyle gerekti, tamam ya kapatalım artık, büyütülecek bir şey değil, hadi kalk kahve yap sen
Ö: vayy be Selim
Al: işte abi, adam gerçekten se-
Selim Almillaya baktı
Al: senden iyi dicektim ya
C: kahve
K: ayy ne kahve içesiniz varmış, tamam
Diyerek mutfağa gitti. Kahveleri yapıp geldi
K: ya sen daha ne kadar Tekin amcayla kalıcaksın, dönsene evine
Ş: bir süre daha babamla kalsam daha iyi olur. O sırada kapı çaldı, Kainat açtı
P: haa Kainatcım, nasılsın bebeğim, özlemedin mi beni
Diyerek sarıldı, Kainatta zorla sarıldı ve sahtece gülümsedi
K: senin burda ne işin var
P: aa kovuyor musun beni
K: yok canım, şaşırdım bir anda, geç içeriye
İçeriye geçtiler, hiçbiride onu gördüğüne sevinmemişti, sahtece gülümsediler, tabi Özgürle Almilla dışında, onlar tanımıyordu. Selimin çok önceki asistanıydı. Selim ile sevgiliyken Canlada sevgiliydi, bunlar kızın ikisinide idare ettiğini öğrenince şutlamışlardı. Sevildiğini düşümüyordu, Şebnemle hiç anlaşamazdı, Şebnem ondan, o da Şebnemden nefret ederdi, selam vererek oturdu.
Al: merhaba ben Almilla, buda eşim Özgür
P: memnun oldum bende Pınar
Ş: hayırdır canım, hangi rüzgar attı seni buraya
P: seni özledim
Ş: ayy kıyamam, bende diyordum keşke Pınar gelse diye
P: aa Can, evlendin mi yoksa, kim bakalım o şanslı kız
K: benim
Diyerek yüzüklü parmağını gösterdi
K: nişanlıyız
P: vayy be Selim, bak kardeşin evleniyo sende tık yok, hayırdır yok mu sevgilin falan
S: yok
P: senin gibi birisinin sevgilisi yok ha
S: ee sen napıyosun
P: bende iş güç işte, yolum İstanbula düştü, bir süre burdayım. Tekün beyi aradım, burda olabileceğinizi söyledi, adres verdi
Ş: ahh aşkım ya
Dedi sessizce.
P: pardon
Ş: haha ne güzel diyorum
P: canım ya sen etek giymeyi unutmuşsun herhalde
Ş: ayy çok komiksin, taşıyorsam demek, fizik var fizik var
Diyerek önce kendini, sonra da onu gösterdi. Pınar bozuldu ama sahtece gülümsedi.
Al: siz nerden tanışıyordunuz
S: şirkette asistanımdı
P: sadece asistanın mıydım
S: evet
P: tatlı bi hödük olmuşsun
S/Ş: hödük
Ş: şey yani hödük benim repliğim şimdi, alıntı yapmayalım
O sırada Almillanın telefonu çaldı, kısa süre konuşup kapattı
Al: Özgür ya kafeden çağırıyorlar, kafede müşteri azmış ama çok sipariş gelmiş
Ö: tamam Almilloşum, o zaman bize müsaade
Ş: eğer yardım falan gerekirse arayın
Al: tamam canım, hadi görüşürüz, tekrar memnun oldum
Dedi ve Kainat geçirip geldi.
P: kafelerimi var
K: yani pastane, pastadır, poğaçadır falan yapıyorlar
P: ha Şebnemcim sen pasta yapmalarına mı yardım ediceksin ama sen öyle hamur işi, yemek falan yapmayı bilmezsin ki
Ş: öncedendi canım önceden
P: ee o zaman benim vaktim bol, akşama kadar burdayım, bir poğaça, kurabiye yapta yiyelim, sıcak sıcak
Ş: peki
Diyerek kalktı, söylenerek mutfağa gitti, kapısında durdu ama giremedi, her şey gözünün önüne geldi, kendini yerde kanlar içinde yatarken gördü, giremedi, geri döndü, oturdu yerine
K: noldu bembeyaz olmuşsun
Ş: yok bir şey, ben sana bizdeyken yapayım, şuan oraya giremicem
P: mutfak fobin mi var
Ş: yok canım benim sana fobim var
P: yapamıyorum de işte, kıvırma
Ş: hmm, bak şöyle yapalım, yarın akşam yemeğine bize gelin, hepiniz, sana özel yemek yapıcam Pınarcım, senin tabağına özellikle sevgimi katıcam
P: sabırsızlıkla bekliyorum
Ş: bende
Bir süre sessizlik oldu, sessizliği bızan Pınardı, gebellikle Pınarla Şebnem atışıyordu, Can, Selim ve Kainat dinliyordu
P: Şebnemcim, sende yok mu sevgili
Ş: yok canım
P: hiç şaşırmadım
Ş: aa niye
P: ben seninle sevgili olan adamın zevkinden şüphe ederim
Ş: senin var mı
P: var tabiki ben gibi güzellik kaçar mı
Dedi, Şebnem seslice güldü, Pınar yüzünü ekşiterek Şebneme baktı, sonra telefondan fotoğrafını bulup Şebneme gösterdi
P: işte bu yakışıklı
Ş: bi Can yada Selim olamaz ama fena değilmiş. Ee Allah çirkin şansı versin diye boşuna dememişler dimi ama
P: çok tatlısın
Ş: biliyorum
P: bi o kadarka mütevazi, Kainatcım lavabo nerde acaba
K: üst katta, soldan ikinci kapı canım
P: sağol
Diyerek yukarıya çıktı
Ş: ahh, ya Allah'ım ben bunun kadar itici birini görmedim ya, o dip boyası gelmiş saçlarından tutucan, kafasını asfalta sürte sürte kıvılcım çıkartıcan. Şimdi o lavabo diye çıktı, odalarıda karıştırıyordur
C: ovv naptın Şebo, o kadar da kötü değil yani, asfalt kıvılcım falan
Ş: az bile ona am Şebnem Gürsoya yakışmaz
S: naptı sanada bu kadar nefret ediyosun
Ş: ayy biz bununla üniversitede aynı sınıftaydık. Benim bi sevgilim vardı, ne yaptıysa yaptı, çocuk beni bununla aldattı, hayır anlamıyorum ki bununla beni nasıl kıyasladı, Can sen bilirsin ya, Batu vardı ya, o işte. O günden beri gıcığım, hocalara yalakalık yapar notladını yükselttirirdi, kendisi yapar yapar Şebnem yaptı derdi, babam haftada iki üç kere okula gelirdi, dekan çağırırdı. Ne korkunçtu ama ne demişer intikam soğuk yenen bir yemektir, ee hazur sevgiliside var, öocuk tatlıda
S: Şebnem düşündüğüm şey olmadığını söyle
Ş: tamda düşündüğün şey
K: hayır ya saçmalama, boşver takma
Ş: ya olmaz, içimde kaldı, sadece biraz kendime çekicem
C: Şebnem
Ş: off kendinizi biraz benim yerime koyar mısınız, kapatın geldi.
O gelince Şebnem hariç hepside çaktırmadan güldü, Şebnem kahkahalarla seslice güldü
Ş: pardon ya
P: hayırdır canım neye gülüyosun
Ş: O eyeliner gözün güzel gözükmesi için kullanılır, kulağa kadar çekilip firavun olmak için değil canım
P: hahha çok tatlı olduğunu söylemiş miydim
Ş: evet. Bak ne dicem, biz akşam çocuklarla bara gidelim demiştik, istersen sende gel, erkek arkadaşınıda çağırırsın, tanışmış oluruz
P: hayhay, o zaman ben eve gideyim, malum akşama kadar anca hazırlanırım
K: ben seni geçireyim
Dedi ve Pınarı geçirip geldi.
Ş: haspam, anca hzırlanırmış, herhalde güzel olacağını falan düşünüyor, kezban gibi halka küpede takar bu
K: ya takma şu kızı demiyor muyuz, hem nerden çıkarttın şimdi bar falan
Ş: hadi ama ya mızıkçılık yok, hepimiz gidiyoruz, ben şimdi eve gidiyorum, ee çocuğu etkilemek için şık olmamız gerek demi
S: senin bi erkeği etkilemen için şık olman gerekmez ki
Diyerek mırıldandı
Ş: bir şey mi dedin
S: ha yok ya, evet dedim
Ş: bak akşam barda buluşuyoruz ona göre
C: bende eve geçeyim, duş falan alıcam, anca,ben bırakayım senide
Ş: olur, hadi öptüm bayss
Dedi ve çıktılar. Şebnem eve gitti, önce bir duş aldı, sonra gardırobun karşısına geçti, uzun bir incelemeden sonra siyah, önü kısa, öne göre arka tülü uzun, fosforlu sarı kemerli bir elbise, altına fosforlu sarı ayakkabılarını giydi (medyadaki) ve aynanın karşısına geçip hafif bir makyaj yaptı, saçını düzleştirdi, zaten akşam olmuştu, siyah çantasınıda alıp çıktı. Yolda trafipe takılmıştı. Selimgil ise bara gelmişlerdi, Pıbargilde arkalarından geldi, sevgilisi Fıratla tanıştılar
P: Şebnem nerde kaldı
K: mesaj attı, trafiğe takılmış, gelir şimdi
Derken kapıda Şebnem göründü, fosforlu kemeri, ayakkabıları ve güzelliğiyle dikkatleri ğzerins çekmişti, Pınar Fıratın koluna vurunca kendine geldi, Kainatta Selimi dürttü, Şebnem yanlarına geldi ve selam verip oturdu, bacak bacak üstüne attı
F: oha lan içeri daş düştü
Biraz sesli söylemişti, pınar tekrar dürttü, Şebnem kafasını Kainata döndürüp fısıldadı
Ş: yaa lan nedir, daş nedir, zaten buun sevgilisi mükemmel olamazdı, konuşmasa iyi
K: duyucaklar
Ş: aman banane
P: bak Şebnemcim, erkek arkadaşım Fırat
Ş: öylemi, merhaba bende Şebnem
Diyerek elini uzattı, Fırat nazikçe tuttu ve öptü
F: çok memnun oldum
Ş: mersi
Can Kainatın kulağına sessizce fısıldadı
C: kan falan çıkmaz demi
K: öyle umut ediyorum ama Şebnem Pınarı yolacakmış gibi geliyor
C: adam da dünden hazırmış, baksana nasıl bakıyor
Ş: adım geçti sanki
C: haa yok canım, yanlış anlamışsın
Fırat ayağa kalktı, Şebnem'in karşısına geçti
F: bu dansı bana lutfeder misiniz güzel bayan
Şebnem gümsedi kafasını Kainata çevirdi
Ş: bayan nedir ya, kro
Dedi Kainatın duyabileceği şekilde, sonra adama döndü
Ş: tabi
Dedi ve kalktı, Pınara bakarak sahneye geçti, dans etmeye başladılar, Pınar ellerini önde bağlamıştı
F: tanıştığıma gerçekten çok membun oldum
Ş: bende
F: ya burası fazla kalabalık, acaba başbaşa kalabileceğimiz yere gidelim mi
Ş: sapık mısın
F: bağırsana sesten anlamıyorum
Ş: öküz oldupun kadar öküzsün diyorum
F: anlamadım
Ş: iyiyiz böyle
Pınar daha fazla dayanamadı ve Selimin elini tutup biranda kaldırdı
P: hadi bizde dans edelim
S: oturuyoruz işte
P: lütfen
Selimlede Pınar dans etmeye başladı, sonrada Canla Kainat dans etmeye başladı. Pınar gitgide Şebnemgile yaklaşıyordu, iyice yaklaştı, Şebnem'in kulağına yaklaştı
P: eş değiştirelim mi, ne dersin
Ş: memnuniyetle
Dedi ve biranda yer değiştirdiler
F: noldu ya
P: değişiklik yaptık hayatım, hadi dans edelim
F: yoruldum ben
Dedi ve oturdu, arkasından da Pınar gidip oturdu. Şebnemse ellerini Selimin boynunda birleştirdi, Selimde Şebnemin beline koymuştu
Ş: nasıl kudurdu ama
S: intikam almaktan vazmıgeçtin
Ş: aman ya adamda en az onun kadar iticiymiş, maalesef karajterler objektife girmiyor, fotoğrafta böyle değildi.
S: burnundan soluyor
Ş: haketti o, asıl yarın yemekte görücek, geliyosunuz demi
S: başka seçeneğimiz var mı
Ş: tabiki yok, hem bak senin sevdiğin bol acışı çorbadan yapıcam sana
S: ya hatırlatma şunu, senin yüzünden rezil olmuştum Tekin amcaya. Doldurmuşsun acıyı, pul biberi, karabiberi basmışsın, gözlerim falan kızardı, üstüne üstük ağzımdaki çorbayla Tekin amcanın üzerine hapşurdum
Ş: evet ya, ama sende beni tekerlekli sandalyede döndürüp durmuştun, midem bulanmıştı, sonrası malum zaten
S: ıyy hatırladım
Ş: sensin ıyy, ne yapabilirdim, en zından sadece ikimizdik, kimse görmedi, Emine abla dışında
İkiside gülerek konuşup dans ediyorlardı
S: bir kerede fena azar yemiştik ama, Tekin amca ikimizide karşısına alıp kızmıştı ya, sonra senin ayakta durduğunu farketti de yatıştı, unuttu
Ş: aşkım ya, ama bi yandan da haklıydı, korkuttuk kadını, eli falan titriyordu, zor geldi kendine
S: senin fikrindi
Ş: tamam manken benim fikrimdi ama diğeride senindi, ben sadce mankeni atalım dedim
S: ama yazık kadının bir koşoşu vardı
Ş: şeyde çok kötü oldu ya, hani biz vitrinlerde duran mankenlerden birine benim kıyafetlerimi giydirip tekerlekli sandalyeye oturtup balkondan attık ya, ses çıkınca Emin abla dışarıya çıktı , yerde sandalyeyle mankeni görünce öyle bir koşuşu vardı ki, sonra bizi balkonda görünce rahatladı ama elleri titriyordu. Haha çok güzeldi ama
S: ne kadar azar yesekte evet güzeldi
Ş: sağol ya, gerçekten sen olmasan kalkamayabilirdim
S: artık sağol, teşekkür ederim gibi sözler duymak istemiyorum, birazda bizim için yaptım, çünkü öyle hiç çekilmiyordun, yüzün beş karış
Dedi gülerek, Şebnemde gülerek cevap verdi
Ş: hödüksün Selim
S: biliyorum
Şarkı bitmişti, oturdular, Kainatgilde oturdu
K: komik bir şey varsa söyleyinde bizde gülelim, deminden beri konuşup konuşup sırıtıyosunuz da
Ş: ne olsun ya, aşkımı nasıl kızdırdığımızı konuşuyoduk, kıyamam ya
P: yarın toplanıyoruz demi
Ş: tabiki, hatta Fırat yarın ki akşam yemeğine sende gelsene bize
F: olur valla, gelirim
P: ha bu arada Tekin beyle Asu hanıma da uğramayı çok isterim, nerede kaldıklarını söylersem
Ş: annemgil şuan burada değil, ben babamla kalıyorum zaten
P: Tek beyle Asu hanım ayrı mı yaşıyor, ayrıldılar mı yoksa
Ş: seni ilgilendirmez
P: öylesine sordum zaten banane
Ş: evet sanane
P: ya bir şey sorucam ama samimi cevap ver
Ş: sor
P: sen beni sevmiyorsun dimi
Ş: sevmek mi, nefret ediyorum
P: o zaman hislerimiz karşılıklıymış
Ş: Fıratcım sence ordan kötü birisi gibi mi gözüküyorum
F: asla, sizin gibi birisi nasıl kötü olabilir ki
Ş: dimi
F: Pınar neden sevmiyor anlamadım, bu hatun hiç sevilmez mi
P: ya kıza sulanmasana, benim yanımda yapma bari
F: ne varya güzdl dedik
P: istersen biz çıkalım, siz ikiniz devam edin
F: oluur
P: olur diyosun bide
Diyerek ellerini önünde birleştirdi ve Şebnemile döndü
Ş: Baaaatuuuu, Baaaatuuuu
Diyerek Pınara doğru yavaşça bağırdı
Ş: hatırladın sanırım, şuan sana aynısını yaparım, hatta bir dakika mı bile almaz ama kıyamam ben sana yaYorummmmm :)(: